SORUN VE TALEP DİNLEYİCİLERİ
—Yeni yetme,
—Eskiden kalma,
—Sonradan olma,
—Sonradan görme,
—Kazara olan,
—Totodan tutan,
—Başka bir işe yaramıyor diye öne sürülen,
—Kolay kumanda edilir diye aday edilen,
—“O aşiretten de bir tane bulunsun” diye listeye eklenen,
—Para bağışladı diye girebilen,
—Falanca iş adamının elinden tutmasıyla olan,
—“Beraber taahhüt işi alırız veya şurayı imara açarız” denilerek aday edilen…
Yukarıda sıralayabildiğim ve bir o kadar da sıralayamadığım çeşitte “Halkın sorun ve taleplerini dinleyenimiz” mevcut.
Bunların parti farkı, siyasi görüş farkı veya yaşam tarzı farkı yok.
Hangi parti iktidar ise bunların yeri orası. Hasbelkader orada yer bulamazlarsa ver elini diğer partiler.
Farklı farklı nedenlerle aday edilmişlerdir, seçilmişlerdir. Aday olup da seçilemeyenleri de irili ufaklı koltuklara atanmışlardır. En dip tortusu da parti yönetiminde “uzun cümlelerle kurulu bir unvan” verilerek sakinleştirilmiştir.
Aksi taktirde karşıya geçip, bu tarafı yerden yere vurmakta bir an bile tereddüt etmeyecekleri bilinmektedir.
Bunların bir çoğunun ortak noktası;
—Derin üzüntü duyarak baş sağlığı dilemek, taziye ziyaretlerinde bulunmak,
—Retweet etmesi gerekenlerin retweetiyle meşgul olmak,
—En “saygı duyduğu” kişinin yerine atanmak ya da aday edilmek için hazır kıta beklemek,
—Havaalanında karşılama, uğurlama yapmak,
—Görevden gidenin arkasından atıp tutmak,
—Göreve geleni öve öve göklere çıkarmak,
—Görevde olan valiyi hayal bile edemeyeceği düzeyde övmek ve arada ziyaret edip çeşitli işlerini yaptırmak,(adamı siyaset yapmak için çabalar hale getirmek)
—İşçi alımlarında kendi çapında bir kontenjana sahip olmak(iktidar muhalif fark etmez)
—Düğünlere katılmak, nikah şahidi kısmında imzası olmamasına rağmen kendini şahit gibi göstermek için sahneye çıkmak, koro şeklinde fotoğraf çektirmek,
—Kendisi veya eşi biriyle konuşurken “Halkın sorun ve taleplerin dinledi” diye haber yaptırmak,
—“Belki bir harçlık alırım diye” etrafında dolaşan dalkavuklarla yüksek sesle dalga geçmek,
—Tarikat ve cemaatleri sık sık ziyaret etmek, başta olanın elini öpmek, onların doğru yolda olduğunu söylemek,
—Tarikat düşmanı cemaatleri de ziyaret edip onların da başlarında duran kişinin elini öpmek, onların da doğru yolda olduğunu söylemek,
—Çeşitli taleplerde bulunan gariban için, yanındakilere dönüp “insanoğlunun gözü hiç doymuyor” demek,
—“Değnek sahibi” diye tanımladığı her kişiye ve zümreye sonsuz hürmet etmek. Kalender insanlarla işi olmamak…
Bu ortak özellikleri, bu köşeye sığmayacak kadar artırabiliriz. Ancak okuyucuyu fazla yormamak gerek.
Hele bir de çevrede bu kadar göz yoran, ruh yoran pardon “halkın sorun ve taleplerini dinleyen” varken. Bir de biz yormuş olmayalım.