GÜNDEM OLUNCA AYÇİÇEK YAĞI BİR ÇOK KİŞİ OLUVERDİ BAYAĞI!
Rasûlüm! De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, kazandığınız mallar, iyi iken durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticâret ve hoşunuza giden meskenler size Allah’tan, Rasûlü’nden ve O’nun yolunda cihattan daha sevimli ise o zaman Allah’ın azap emri gelinceye kadar bekleyin! Çünkü Allah, böyle yoldan çıkmış fâsıklar gürûhunu doğru yola erdirmez.” (Tevbe suresi, 24 Ömer Çelik meâlinden)
Yokluk günleri hala gelip çatmamışken, Türkiye nin birçok yerinde, insanların yağ ile imtihan manzaraları utanç verici oldu. Müslüman olan bir memlekete hiç mi hiç yakışmadı. Allah muhafaza, kıtlık gibi bir durum söz konusu olursa; bu insanlar herhalde evlere çullanır, marketleri soyar belki de bir çoğu insanların canına kıymaktan zerre kadar geri durmayacaklardır.
Bakınız Savaşın olduğu ülke Ukrayna'da, insanlarından hiç birinin marketlere hücum edip yağmaladıklarına şahit olundu mu? Bu nasıl bir açlık korkusu böyle? Aziz ve Celil olan Rabbimizin, Kur'ani kerimin 99 yerinde; herkesin rızkına kefili olduğunu beyan buyurmasına rağmen, insanlar Şeytanın bir kere fakirlik korkusu ve kıtlık vesvesesine kulak kabartıp yoldan çıkıyorlar.
Kenar mahallerin ara sokaklarında dahi, arabalardan park edilecek yer bulunmazken, toplumun geneli iki üç katlı evlere sahipken, tarım işçisi olarak bilinen birçok kimse bir milyonluk düğünler yaparken, sıradan işçi olanların çoğu beş bin liralık telefon taşırken, çeşidi bol sofralarda yemek yiyenler bu kadar çokken, (garip gureba zaten şükür ehli insanlardır. Onlar şekva etmiyorlar) en pahallı ve kaliteli ayakkabılar giyenlerden geçilmezken, duvar büyüklüğünde televizyonlara binlerce lira verenler varken, lüks yaşamlara garkolan ve daha nice varlık içerisinde yüzen insanlar bu kadar çokken; ufak tefek bir kaç kısıtlamadan dolayı, hemen bir kaşık suda fırtına koparmaya çalışıyor olmaları, insanların manevi anlamda ne kadar irtifa kaybettiklerinin bir göstergesidir.
Söz konusu kimseler, Allah muhafaza olası bir savaşta; ülkenin canına okurlar. İlk önce bunlar marketleri yağmalar, en önce bunlar kaçıp kurtulmaya çalışırlar, en önce bu tipsizler kendi insanını arkadan vurup ve kaybolmaya çalışırlar. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bir ayçiçek yağı meselesi gündem oldu, Allah'tan korkmaz stokçular keyif çatarken, aç gözlü olanlarda; Hz. Yusuf zamanındaki kıtlık kapıya dayanmışçasına marketlere, bakkallara hücum ettiler. Allah gözlerini doyursun, istifçileri de ıslah eylesin. Islah olmayacaklarsa, Rabbim onları Kahhar ismiyle kahru perişan eylesin.
Bu nasıl bir müptezellik böyle, anlamakta zorlanıyor insan! Stok belasını sadece, marketlere mal etmekte doğru bir hareket değildir. Bakınız sıradan olan insanlardan öyle vicdansızlar var ki, bunlar yaz mevsiminden beri; arpa, saman, buğday ve birçoğu da temel gıda maddelerini depolayıp saklamışlar ki pahalılık gelince fahiş fiyatta satsınlar. Şimdi söz konusu olan kimseler kimlerdir derseniz? İnanın bir çoğu, cemaatle namaz kılmayı hiç kaçırmayanlardır. Bir kısmı, el emeğiyle çalışan sıradan işçilerdir. Bunlar bulup buluşturdukları üç beş kuruşu bir araya getirip eşya/temel gıda maddeleri alıp stok yapan vicdan ve merhamet fakirleridir...
Bunlar Avrupa'dan, Amerika dan, Rusya dan gelip bu işi yapan kimseler değil ha! Bunların bir çoğu, isim ve soyisimleri çok uzun olan ve toplumda kanaat (!) önderleri olarak bilinen söz sahibi kimselerdir. Eh Şimdi tüm bu olup bitenler varken, olumsuz bir şey olduğunda, kalkıp hemen suç topunu birilerine atmak ne kadar doğru olabilir ki? Acizane şahsi kanaatim şudur: memlekette gıda kıtlığı diye bir şey asla söz konusu bile değildir.
Her şey vardır, lakin eksik olan; birlerinin kanaatı, vicdanı ve yitirlmiş olan inancıdır. Merhamet duygusunu kaybetmiş olan bir toplumda, kıtlıkta, depremde, tsunami de, sel felaketi de savaş da olur. Çünkü Aziz ve Celil olan Allah, kim neye layıksa onlara onu verir. Allah adili mutlaktır. Hiç kimseye zulmetmez haşa, ama insanlar kendi kendilerine zulmederler.
Başta vermiş olduğumuz Tevbe suresi 24 ncü ayet; bir uyarı ve ültimatom niteliğindedir... Allah ve Resulü' nden, dünyevi metâların sevimli olduğu bir memlekete, Aziz ve Celil olan Allah'ın birçok bela ve musibet göndereceğini beyan etmektedir. Allah yolunda Cihad ibadetinin terk edilip/unutulup, tüm uğraşlarını dünyaya hasredildiği toplumlara, Allah'ın azabının geleceği haber verilmektedir... Bu pahalılık süreci de, bizim için bir imtihandır. Asrı saadetin Mekke döneminde, Müslümanlara uygulanan üç yıllık boykot ambargonun uygulandığı yılları hatırlayınca; şahsım adına kendimden utanıp iğreniyorum desem yeridir.
Onlar ne bedeller ödediler, yine de davalarından zerre kadar taviz vermediler, vaz geçmediler, geri durmadılar. Keza Onlarda Müslüman idiler, bizde Müslümanız!!! Aman Allah'ım, ufak bir yağ sıkıntısı algısından dolayı; kimin kaç ayar insan, kaç ayar Müslüman olduğunu ortaya çıkardı. Tabi istisnalar daima, söz konusu tarifin dışında olmakla birlikte; ülkemizde toplumun genel fotoğrafı böylece yansıtılmış oldu... Allah'ım! Kulluk imtihanımızı, dünyevi şeyler yüzünden kaybetmekten sana sığınırız. Bizi bize bırakma Allah'ım!...