CAMİLERE SAYGI

  Muhterem Kardeşlerim… Büyüklerimiz Kâbe için ‘Allah’ın Evi’, Camiler için de ‘Allah’ın Mescidledi’ derler… Onun içindir ki, mukaddes makamlara saygı göstermek şarttır. Camide riayet edilmesi gereken hususlar vardır. Biraz bahsederek hatırlatmalarda bulunalım… Efendim; Camide riayet edilmesi gereken hususların bazıları şunlardır: 1- Camiye girenin orada namazı bekleyenlere selam vermesi iyi olur. Fakat camide sünneti kılıp, farzı beklerken, dışarıdan gelenin selamını almak, sünnet ile farz arasında bir şey okumak, konuşmak ve nafile namaz kılmak sünnetin sevabını yok eder. Vakit az ise, tefekkür veya kalben zikretmeli, vakit fazla ise, kaza namazı kılmalı! Eğer Kur’an-ı Kerim okunuyorsa, dinlemek çok sevaptır. Sabahın sünnetini evinde kılıp gelen kimse de, camiye gelince, konuşmaz, sesli olarak bir şey okumaz. 2- Camiye girince ön safa durmalı, yaşlılar var diye geride durmamalı! Birinci safta yer varken, ikinci safta durmak mekruhtur. Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki: “İmamın arkasında durana 100, onun sağındakilere 75, solundakilere 50 ve diğer saflardakilere de 25 sevab verilir.” [Şir’a] “Mescide inen rahmet, önce imama, sonra sağ taraftakilere, sonra da diğer saflara gider.” [Deylemi] “Allahü Teâlâ, ilk saftakilere rahmet eder, melekler de ilk saftakilere dua ve istiğfar eder.” [Ebu Davud, Nesai, İ. Ahmed] “En hayırlı saf, ilk saftır. Sevabı en az olan da geri saflardır.” [Müslim] “İlk safın fazileti bilinseydi, oraya geçmek için kur’a çekilirdi.” [Müslim] “Namaz kılarken [cemaat içinde] daha faziletli olanlara ilk safta, ötekilere de, son safta bulunmak nasip olur.” [Müslim] Cennete girmek için ne yapacağını soran bir zata, Peygamber efendimiz, “Müezzin veya imam ol” buyurdu. O da, “Yapamam” dedi. “O hâlde namazını ilk safta kıl!” buyurdu. (Buhari) Ön safa geçerken kimseyi rahatsız etmemeli. Rahatsız etmemek niyetiyle arka saflarda kılmak daha sevabdır. Bir Hadis-i Şerif meali şöyledir: “Halkı incitmemek için ön safa geçmeyen, iki misli sevaba kavuşur.” [Taberani] 3- İmamın arkasında durmak daha sevabdır. Daha sonra sağ taraf gelir. Caminin sağ tarafında durmak sola göre daha sevab olduğu için, sağı tercih etmeli. Eğer sağı tercih eden çok olup sol boş kalırsa, o zaman solu tercih etmek daha çok sevab olur. Peygamber efendimiz, mescidin sağ tarafında bulunmanın daha sevap olduğunu söyleyince, Eshab-ı kiram, mescidin sağ tarafını doldurmaya başladı. Sol tarafta açıklık kaldı. Bunu gören Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Mescidin solundaki açıklığı dolduran, iki misli sevab kazanır.” [Taberani] Demek ki, önce sağ tarafa durmak sol tarafa durmaktan daha sevabdır. Solda boşluk kalırsa burayı doldurmak, sağ tarafta durmaktan daha sevabdır. 4- Büyük camide cemaat bir saf da olsa, yine sık durmak gerekir. Safların sık olması, rahmetin gelmesine sebep olur. Saflar sıklaştırılıp omuzlar birbirine sıkıca değmelidir! Eshab-ı kiram safta çok sık durduğundan elbiselerinin omuzları eskirdi. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Namazda omuz omuza sık durun! Açıklıkları kapatın ki, şeytan girmesin!” [Hakim] “Hak Teâlâ safı sıklaştırana rahmet eder, safta boşluk bırakana gazap eder.” [Nesai] “Saftaki boşluğu dolduranın günahları affolur.” [Bezzar] 5- Büyük camide ayaklar ile secde yeri arasından, küçük camide, ayakları ile kıble duvarı arasından geçen günaha girer. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Bir kimse, namaz kılanın önünden geçmenin, ne kadar çok günah olduğunu bilseydi, geçmeyip, yüz yıl beklemeyi tercih ederdi.” [İbni Mace] Herkesin gelip geçeceği yere durana da günah olur. Ancak ön safta boş yer var iken, boşluğu doldurmak için namaz kılanın önünden geçmek günah olmaz. Çünkü bu kimse, kendisine olan hürmeti kaldırmış demektir. Namaz kılanın önünden, insan veya hayvan geçmekle namaz bozulmuş olmaz. Namazı bir sütre, yani direk gibi bir şeyin arkasında kılmak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Namaza dururken sütre koyun! Geçmek isteyene mani olun!” [İbni Mace] [Geçene işaretle, yüksek sesle okumakla mani olmak caiz ise de, bunları yapmamak daha iyidir.] 6- Camide konuşmak, gülmek, şakalaşmak sevapları yok eder. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: “Mescitte dünya kelamı söyleyenin ağzından kötü bir koku çıkar. Melekler, ‘Ya Rabbi, bu kulun mescitte söylediği kelamdan dolayı, ağzından çıkan fena koku bizleri rahatsız ediyor’ derler. Hak Teâlâ da buyurur ki: ‘İzzim celalim hakkı için, onlara büyük bela veririm.’ ” [Ey Oğul İlm.] Camiye girince, önce iki rekat Tehıyyet-ül-Mescid Namazı kılıp veya başka ibadet yapıp, itikâfa niyet ettikten sonra, yüksek sesle olmamak şartı ile konuşmak caizdir. İhtiyaç olmadan mescitte konuşulmaz. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: “Ahir zamanda bazı kimseler, mescidlerde dünyadan konuşacaklar, dünya kelamı söyleyecekler. Onlarla beraber olmayın! Allahü Teâlâ’nın böyle kimselerle işi yoktur.” [İbni Hibban] Mescide girince, farz veya başka namaz kılınınca, Tehıyyet-ül-Mescid Namazı da kılınmış olursa da, sünnete veya farza başlarken, “Vaktin sünnetine ve Tehıyyet-ül-Mescid Namazına” diye niyet edilirse, niyetinin de sevabını alır. 7- Sünnet ile farz arasında dua, sure veya üç İhlas okumamalı. Hele bunu âdet haline getirmek bid’attir. İbadetlere ilave yapmak dini değiştirmek olur. Hadis-i Şerifte, “İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir” buyuruluyor. Peygamber efendimiz nasıl ibadet etmişse, mezhebimiz bunu nasıl bildirmişse, o şekilde ibadet edilir. “Şunu da yapalım, ötekini de ilave edelim” demek, dinde reform olur. Asla caiz olmaz. Sünnet ile farz arasında bir şey okumanın sünneti iskat [iptal] edeceği Bahr-ür-Raık’ta da yazılıdır. 8- Cemaatle namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruhtur. Sabah sünnetini kılmamış olan, sünneti kılarsa, cemaat ile namazda oturmayı da kaçıracağını anlarsa, sünneti kılmaz, hemen imama uyar. Cemaat ile ikinci rekatta oturabileceğini anlarsa, sünneti caminin dışında, sofada [holde] çabuk kılar. Hol yoksa, içerde direk arkasında kılar. Böyle yer yoksa sünneti kılmaz. Çünkü, cemaat ile kılınırken, nafile kılmak mekruhtur. Mekruh işlememek için sünnet terk edilir. Cuma günü imam minbere çıkınca sünnete başlamak da mekruhtur. 9- Camide farzı yalnız kılmış olan, öğle ve yatsı namazlarında, yanında cemaatle namaz kılınmaya başlanırsa, ya cemaate uyup nafile olarak kılar veya camiden çıkar. Diğer üç namazı yalnız kılmış olanın, cemaat ile kılınırken bile, cemaate uyup nafile olarak kılamayacağı için, camiden çıkması vacip olur. Çünkü, orada bulunup da cemaate uymamak günahtır. 10- Soğan, sarmısak gibi pis kokulu şey yiyerek, camiye gelmek de doğru değildir. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: “Sarmısak yiyen, kokusu gitmeden mescidimize yaklaşmasın, insanın rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsız olur.” [Taberani] Yağlı, kirli ve pis kokan iş elbisesiyle, kirli ayakla camiye gelip halkı rahatsız etmemelidir! Bazıları sigara kokusundan da rahatsız olur. Onun için ağzında ve elbisesinde sigara kokanlar da temizleyip, kokuyu giderdikten sonra camiye gelmelidir. Çıplak ayakla namaz kılmak Hanefi’de mekruhtur. Çorabı kirli olan ve temiz çorap da bulamayan kimse, halkı rahatsız etmemek, yani haram işlememek için çorapsız namaz kılabilirse de, mekruh işlememek için daha önceden tedbir alıp, eski de olsa, temiz çorapla camiye gelmelidir. Müslümanların vücutları, elbiseleri, çamaşırları, yemekleri temiz olur. Temiz olunca da mikrop ve hastalık bulunmaz. Kur’an-ı kerimde, “Temiz olanları severim” buyuruluyor. (Bekara 222) Hadis-i Şerifte de buyuruldu ki: “Müslümanlık temizlik dinidir. Temiz olun! Cennete ancak temiz olanlar girer.” [Deylemi] 11- İtikâfa niyet edenler hariç, camide bir şey yiyip içmek mekruhtur. Onun için camiye girerken itikâfa niyet etmelidir. Ondan sonra ihtiyaç olursa yiyip içmek mekruh olmaz. 12- Camide oturmak sevaptır. Hadis-i şerifte, “Beş şey ibadettir: Az yemek, camide oturmak, Kâbe’ye, Mushafa ve âlimin yüzüne bakmak” buyuruldu. (Deylemi) Camiye kötü niyetle, mesela ayakkabı çalmak için giren, günah işlemiş olur. Caminin Allahü teâlânın sevdiği yer olduğunu düşünen kimse, burayı ziyarete de niyet ederse sevabı daha çok olur. Namaz kılmayı beklemek için, camide itikâf edip ahireti düşünmek için, vaaz dinlemek için de niyet ederse, her niyeti için ayrı sevaba kavuşur. 13- Çok kimse, sandalyeye, koltuğa oturmaya alıştığı için camide diz üstü oturamıyorlar. Ya bağdaş kuruyorlar veya ayaklarını dikerek oturuyorlar. Mecbur kalmadıkça, böyle oturmak edebe uygun değildir. Kur’an-ı Kerim okumak Allahü Teâlâ ile konuşmak demektir. Kur’an-ı Kerim okunurken yaylanıp oturmak çirkin olur. Tesbih çekerken, zikrederken de mümkün mertebe diz üstü oturmaya gayret etmelidir. Müslümanların yanında da edepli oturmak gerekir. Peygamber efendimiz, kızının yanında bile bir defa olsun, ayağını uzatıp oturmamıştır. Evliyadan bir zat, diz üstü oturmakla yorulmuş, biraz da bağdaş kurayım demiş. Bağdaş kurup otururken, “Köle efendisinin yanında böyle mi oturur?” diye bir ses gelir. O da artık ömür boyu hep diz üstü oturur. Kul olan da zaruret olmadıkça, Rabbinin huzurunda edepli oturmaya çalışmalıdır. 14- Müezzinlik yapanların bazı hususları bilmesi gerekir. Mesela yürüyerek ikamet okunmaz. İkamet okurken el bağlanmaz. Üç istiğfar, namazların sonunda okunur. Sabah ve ikindinin farzından selam verip Allahümme entesselamü... dedikten sonra, öğle, akşam ve yatsıda ise son sünnetten sonra okunur. Müezzin, cemaatle namaz kılınırken arkada bir yerde durmaz, cemaatle beraber safa girer. Cemaatten arkada müezzin yeri denilen yerde yalnız başına durması mekruhtur. 15- Evde, camide veya minarede ezan kıbleye karşı okunur. Hayyealessalah derken sadece yüzü sağa, hayyealelfelah derken yüzü sola döndürmek sünnettir. Vücut döndürülmez. Minarede ise dönerek okurken de, göğüs kıbleden başka yöne döndürülmez. Ezan okunurken, Resulullah efendimizin ismini işiten, iki elin baş parmaklarını, gözlerinin üstüne koyarak, “İki gözümün nurusun sen ya Resulallah” der. Hazreti Ebu Bekr-i Sıddık, ezan okunurken, Resulullahın ismini işitince, iki baş parmağının tırnağını öpüp gözlerine sürdü. Peygamber Efendimiz, sebebini sorunca, “Ya Resulallah, senin mübarek isminle bereketlenmek için” dedi. Peygamber efendimiz, “Güzel yaptın. Böyle yapan göz ağrısı çekmez” buyurdu. 16- Atalarımız, camileri loş yapmışlardır. Fazla aydınlıkta kılmak, huşua engel olur. Bu bakımdan camilerde fazla ışık yakmak hem huşua mani olmak, hem de israf yönünden mahzurludur. Mübarek gecelerde, camide fazla ışık yakmak ise bid’attir. Kitap okurken, Kur’an-ı Kerim çalışırken veya başka bir ihtiyaç halinde, ihtiyaç miktarı fazla ışık yakmakta mahzur olmaz. 17- Hiç zarar vermese de, camiye küçük çocuk getirmek mekruhtur. Zarar verir, kirletirse haram olur. Hadis-i Şerifte “Camiye çocuk ve deli koymayın” buyuruluyor. (İbni Mace) Namaza alıştırmak için yedi yaşından büyük çocukları, zarar vermiyorsa getirmek iyi olur. 18- Cemaate yetişilemeyecek bile olsa, yine camiye giderken koşmamalı. Peygamber Efendimiz, “Namaza giderken koşmayın” buyurdu. Cemaate yetişebilmek için koşmak mekruhtur. 19- Yolda konuşmayacaksa, sabahın sünnetini evde kılmalı. Hadis-i Şerifte buyuruluyor ki: Sabahın sünnetini evde kılmak, rızkın bereketine, ev halkı ile iyi geçime ve imanla ölmeye sebep olur.” [İmad-ül-islam] 20- İmamın, son sünneti, farzı kıldığı yerde kılması mekruhtur. Cemaatin aynı yerde kılması caizdir. Yer değiştirmek için birini çekip ona sıkıntı vermemelidir. 21- Camide hikmet, güzel ahlak, nasihat bildiren şiir ve ilahileri ara sıra okumak günah değildir. Devamlı böyle vakit geçirmek mekruhtur. 22- Camilerde birinci cemaatin imamı mihrapta kıldırmazsa, mekruh olur. İmamı ve cemaati belli kimseler olan her camide, vakit namazları, imam mihrapta olarak, cemaat ile kılındıktan sonra, tekrar cemaatler yapılabilir. Ancak sonraki cemaatler, mihraptan başka yerde kılmalı! “Eğer sonraki cemaatin imamı mihrapta bulunur, ezan ve ikamet okunmazsa, mekruh olmaz” diyen âlimler de vardır. İhtiyaten sonraki cemaatler mihrapta kılmamalıdır! Yol kenarlarındaki belli bir imamı olmayan mescidlerde, ezan ve ikamet okunarak, mihrapta veya mescidin başka yerinde cemaatler yapılabilir. (Halebi) 23- İmam efendi, namazı uzatıp cemaati rahatsız etmemelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: “İmam olunca namazı hafif kıldırın! Cemaatin içinde, küçük, yaşlı, hasta ve ihtiyaç sahibi olabilir. Yalnız kılarken uzatabilirsiniz.” [Buhari] “İmam olan, Allah’tan korksun, imamlık ettiklerinin sorumluluğunu yüklendiğini bilsin! Eğer imam namazı eksiksiz kıldırırsa, cemaatin sevabı kadar da imama sevap verilir. Eğer eksik kıldırırsa, günahı yalnız imama olur.” [Taberani] 24- Yalnız namaz kılan, selam verirken hafaza meleklerine niyet eder. Cemaatle kılan, meleklerle birlikte sağındaki, solundaki cemaate de niyet eder. 25- Camiye giren kimse, ikamet okunup farza başlandığını görünce, hemen imama uymalıdır. Çünkü cemaatle namaz kılınırken sünnet kılmak mekruhtur. Sabah namazının farzı kılınırken camiye gelen, cemaatten ayrı bir yerde sünneti kılıp, sonra imama uyar. Eğer sünneti kılınca cemaate yetişemeyeceğini zannederse, hemen imama uyar. Artık farz kılındıktan sonra da bu sünneti kılamaz. Çünkü sabah namazının farzı kılındıktan sonra sünnet kılınmaz. Öğleyin camiye gelen, ikamet okunmuş veya farza durulmuşsa, o da hemen imama uyar. Farzı kıldıktan sonra kılamadığı ilk sünneti kılar. Sonra da son sünneti kılar. Yatsı namazının farzı kılınırken camiye gelen kimse ise, öğle namazında anlatılan gibi hareket eder. (Halebi) İkindi namazının farzı kılınırken camiye gelen kimse, hemen imama uyar. Farzdan sonra da artık sünneti kılmaz. Çünkü ikindinin farzından sonra nafile kılmak mekruhtur. Fakat kaza namazı kılmak caizdir. Akşama kırk dakika kalıncaya kadar kaza namazı kılınabilir. Camiye girip, cemaat başlamadan ikindinin sünnetini iki rekat olsun kılma imkanı varsa, iki kılmalıdır. Peygamber Efendimizin, ikindinin sünnetini iki rekat kıldığı zamanlar da olmuştur. Eshab-ı Kiramdan, “Resulullah, ikindinin farzından önce, iki rekat namaz kılardı” rivayetleri de vardır. Allahu Teâlâ ümmeti Muhammed’i dinimizin kurallarını yerine getiren, uyan, uygulayan Salih kullarından eylesin. (Amin)