YEMEK YEDİRME VE İHSANDA BULUNMA
Muhterem Kardeşlerim…
Yazılarımızın geneli Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmam-ı Rabbani Hazretlerinin Mektubat ve bazı sahih kitaplardan faydalanılarak hazırlanıp sizlere ulaştırılmaktadır ve hepsinde de kaynak belirtilmiş ve kendi kafamızdan bir şeyler yazılmamıştır.
Bu yazımızda da sizlere “Yemek yedirme ve ihsanda bulunma”, yapılan iyiliklere karşılık bire yediyüz hatta daha fazla sevab kazanma konusunda kısa öz bilgiler vereceğiz.
Efendim;
Hükümdar, elinden geldiği kadar bol yemek yedirmelidir. Peygamber Efendimiz, “Allah’ın kullarına bol bol yemek yedirmek, saltanat ve idarenin ömrünü uzatır” ve “En iyiniz, yemek yedireninizdir” buyuruyor. İnsan, ihsanın kuludur.
Firavun her gün 4.000 koyun, 400 sığır, 200 deve kestirir, bu oranda helva, tatlı, salata hazırlatır, bütün Mısır halkı ve ordu bu sofrada her gün yemek yerdi. Firavun, böyle sofra sayesinde 400 yıl yaşadı.
Hazreti Musa "Ya Rabbi, Firavunu helak et" diye dua etti. Hak Teâlâ, Hazreti Musa’ya "Suda helak edip onun bütün malını ve zenginliğini senin kavminin ve askerinin rızkı yapacağım" buyurdu.
Hazreti Musa, Allahü Teâlânın vaadinin gerçekleşmesini beklemeye başladı. Fakat aradan birkaç yıl geçmesine rağmen, Firavun hep ayakta duruyor, o sapıklıkla zaman geçiriyordu.
Hazreti Musa, 40 gün oruç tuttuktan sonra Tur-i Sinaya gitti; Allahü Teâlâ’ya şöyle yalvardı:
-Ya Rabbi, Firavun ilahlık davasını bırakmıyor; o ne zaman helak olacak?
Allahü Teâlâ buyurdu ki:
- Ya Musa, senin için onu hemen helak etmem gerekiyor. Bir milyon insan için, helak etmemem gerekiyor. Herkes her gün onun nimetini yiyor; üstelik asayiş yerindedir. İzzet ve celalim üzerine yemin ederim ki, benim kullarıma ekmeği ve nimeti bol olduğu müddetçe, ben onu helak etmem.
- Ya Rabbi vaadin ne zaman tahakkuk edecektir?
- Ya Musa, Firavun yemek ve nimeti halktan çektikçe, yemek vermeyi azalttıkça, ben de ömrünü azaltırım. Böylece çöküşü yakınlaşır.
Firavun, Haman’a dedi ki:
- Musa, İsrailoğullarını kendi etrafında topladı, bizi rahatsız ediyor. Onunla işimizin, nereye varacağını bilmem. Şimdi, hazineyi ve zahire depolarını dolu tutmamız gerekiyor; çünkü, hiçbir vakit hazırlıksız olmayalım. Bu sebeple, mutfak tahsisatını ve sofrayı her gün azaltmak gerekir ki, rahat olalım. O malın yarısını zahire temini maksadıyla bir tarafa koymak, yarısını azaltmak gerekiyor. Böylece, her gün yavaş yavaş azaltırız.
Bunları öğrenen Hazreti Musa, böylece Allahü Teâlâ’nın vaadinin gerçekleşmesinin yakın olduğunu anladı. Çünkü aşırı tasarruf, mülkün çökmesine alamettir. Firavun suda boğulduğu gün, mutfağında iki cılız koyun kesilmişti. Nereden nereye gelindi.
Allahü Teâlâ, Hazreti İbrahim’i, yemek vermesinden ve misafir severliğinden dolayı övdü.
Hatim-i Tai de cömertliği ve misafir severliği yüzünden övülmüş, dillere destan olmuştur. Dünya durdukça, onun cömertliğinden bahsedilir.
Hazreti Ali, parası olmadığı halde, birçok cömertlikler yaptı. Allahü Teâlâ onu Kur'an-ı Kerim’de övdü. Kıyamete kadar onun cömertliğinden, mertliğinden, cesurluğundan, söz edilecektir.
Dünyada hiçbir iş, cömertlikten ve yemek vermekten daha iyi değildir.
Hadis-i Şeriflerde, “Allahü Teâlâ, cömerde cömert davranır”, “Cömerdin imanı kuvvetlidir” ve “En kıymetli amel, bir mümini yemek yedirmek veya başka bir ihtiyacını görmek suretiyle sevindirmektir” buyurulmuştur.
Bir kimsenin nimeti varsa ve sultan olmasa da, halk ona saygı duyar. Her gün yemek vermekte kusur etmemek gerekir. Dünyada ad kazanmış ve kazanmakta olan herkes, bu şöhreti ekmek vermekten elde etmişlerdir.
Nankör ve hasis insanların kötülüğü iki cihanda söylenir.
Hadis-i Şerifte, “Hasis ve nankör olan Cennete girmez” buyuruluyor. Her devirde, her yerde yemek vermek çok iyidir.
Bire yediyüz almak
Allah rızası için yapılan iyiliklerin, sadakanın, zekatın karşılığı verenin ihlas derecesine göre, bire ondan bire yediyüze kadar hatta daha fazla olur.
Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli, yedi başak bitiren ve her başağında yüz tane bulunan bir tohuma benzer. Allah dilediğine daha fazla da verir. O Vâsi ve Âlimdir.” [Bekara 260]
[Vâsi, takat ve kudret sahibidir, ihsan ettiği şeyler Ona darlık vermez. Âlim, her şeyi, hâliyle, hakikat ve özüyle bilicidir. İnfak edenin niyetini, ihlaslı olup olmadığını ve infak kudretini bilir. İnfak, ihtiyaç karşılama.]
Şeytan, malı ya israf ettirerek boşa gitmesini sağlar veya cimrilik ettirerek, hayra harcamaktan alıkoyarak "yoksul olursun, elin daralır" diye korkutur. Allah yolunda harcamaktan korkmamalıdır! Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Şeytan, malınızı hayra sarf ettirmemek için sizi yoksullukla korkutup cimri olmanızı emreder. Allah ise, [sadaka ve zekat verirseniz] mağfiret, lütuf, bolluk vaad eder.” [Bekara 268]
Allah yolunda harcayanlara müjde çoktur. Allahü Teâlâ buyuruyor ki:
“Gece-gündüz, gizli-açık, Allah yolunda mallarını infak edenlerin Rableri katında mükafatları vardır. Bunlar için korku ve üzüntü yoktur.” [Bekara 274]
Allahü Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)