CAMİDE OYUN OYNATMAK
Muhterem Kardeşlerim…
Bazı camilerde tenis oynatıldığı gibi Karagöz ve Hacivat oyunu da gösterilmiş, çeşitli resimler de konmuştur. İyi niyetle de yapılsa hiç uygun değildir.
İki Hadis-i Şerif:
“Cebrail aleyhisselam, “Biz, köpek ve resim olan yere girmeyiz” dedi.) [Buhari, Taberani]
“Resim, cünüp ve köpek olan yere melek girmez.) [Ebu Davud, Nesaî]
Camide dünya kelâmı konuşmak bile caiz değildir. Dünya kelâmı konuşmak, gülmek, şakalaşmak sevapları yok eder. Nerde kaldı ki, tenis veya başka oyunlar oynansın!
İki Hadis-i Şerif:
“Mescitte dünya kelamı söyleyenin ağzından kötü bir koku çıkar. Melekler, -Ya Rabbi, bu kulun mescitte söylediği kelamdan dolayı, ağzından çıkan fena koku bizleri rahatsız ediyor- derler. Hak Teâlâ da buyurur ki: -İzzim celalim hakkı için, onlara büyük bela veririm.-” [Ey Oğul İlm.]
“Âhir zamanda bazı kimseler, Mescidlerde dünyadan konuşacaklar, dünya kelamı söyleyecekler. Onlarla beraber olmayın! Allahü Teâlâ’nın böyle kimselerle işi yoktur.” [İbni Hibban]
Camiyi yol haline getirip, her zaman oradan geçmek, camide bir şey yemek, uyumak da mekruhtur. Alışveriş yapmak da mekruhtur. (Redd-ül-muhtar)
Alışveriş yapmak, içinden geçmeyi âdet hâline getirmek, dünya kelamı konuşmak bile caiz olmayınca, tenis ve başka oyunları oynamak hiç caiz olur mu? Cami oyun eğlence yeri değildir. Çocukları alıştırmak için mubah olan şeyler yaptırılabilirse de, bunları başka yerde yapmalıdır.
Camilerdeki yarasa ve güvercinleri kovmak ve yuvalarını dışarı atmak caizdir. Çünkü, camileri kirletirler. Camilerin temiz olması için bunlar çıkarılır. Fetâvâ-i kâri-ül-Hidâyede ve Cevâhir-ül-fetâvâda deniyor ki:
“Camileri kirleten kuşları çıkarmak mümkün olmazsa, öldürmek caizdir. Eziyet veren hayvanlar her yerde öldürülebilir.”
Cami dışındaki kuş yuvalarını bozmak, caiz değildir.
Cami içinde bir şey yemek, içmek, uyumak mekruhtur. Misafir olan müstesnadır. Misafir, camiye girerken İtikâfa niyet etmeli, önce tehıyyet-ül-mescid olarak, namaz kılmalıdır. Sonra, yiyebilir ve dünya kelâmı konuşabilir. İtikâf eden yiyebilir, yatabilir. İtikâf sünnet-i müekkededir. İtikâfı terk etmek, beş vakit namazın sünnetlerini özürsüz kılmamak gibi olduğu Berîkada yazılıdır.
Cami içinde, alışveriş olan her akit, sözleşme mekruhtur. Ancak nikâh akdi yapmak ise müstehabtır.
İbadet etmeyip, camide dünya kelamı ile meşgul olmak tahrimen mekruhtur. Ateş odunu yiyip bitirdiği gibi, camide dünya kelamı konuşmak da, insanın sevaplarını giderir. İbadetten sonra, mubah olan şeyleri, hafif sesle konuşmak caizdir. İslâmiyet’in beğenmediği şeyleri konuşmak, her zaman caiz değildir. Camide alışveriş etmek, yüksek sesle konuşmak, kan aldırmak mekruhtur. Fakat bunlar, cami dışında mekruh değildir. Hatta dışarıda alışveriş ibadettir. Kan aldırmak da, mekruh değil, sünnettir.
Camilerde, sarkıntılık ederek dilenmek haramdır. Camide, sarkıntılık eden dilenciye sadaka vermek de haramdır. Kaybolan şeyleri, camide araştırmak ise mekruhtur.
Cami veya mescitlerde, oturup, sohbet etmek, dünya kelamı söylemek, konuşmak konusunda Süleymân bin Cezâ hazretleri, Eyyühel Veled kitabında buyuruyor ki:
“Camiye girince, dünya kelamı söyleme! Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: -Camide dünya kelamı söyleyen kimsenin ağzından fena, kötü bir koku çıkar. Melekler derler ki, ya Rabbi, bu kulun camide dünya kelamı söylemesinden dolayı, ağzından çıkan koku bizleri rahatsız ediyor. Hak Teâlâ buyurur ki: İzzim, celâlim hakkı için, onlara yakında büyük bir bela veririm.-”
Necaset bulaştıracak çocukları camiye götürmek konusunda da İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Necaset bulaştıracak olan deliyi ve küçük çocukları camiye sokmak haramdır. Necaset tehlikesi olmazsa, mekruhtur.”
Camilere necaset sokmak mekruhtur. Üzerinde necaset bulunan kimse, camiye giremez.
Fetâvâ-i fıkhiyyede diyor ki:
“Mescitte necaset gören kimsenin, bunu hemen temizlemesi lazımdır. Temizlemeyi özürsüz geciktirirse, günah olur. Namaz kılanın üzerinde, secde yerinde necaset görenin, bunu ona bildirmesi lazımdır. Bunu haber vermek ve namazı geçecek olanı uyandırmak vacip değil, sünnettir.”
Cami içinde konuşmak, alışveriş yapmak, çocuklar için oyun yerleri yapmak, caminin içinden geçmenin dinimizce uygun olup olmadığı konusu ile alakalı olarak İbni Âbidînde buyruluyor ki:
“Camiden bazen geçmek caizdir. Yol hâline getirmek mekruhtur. Özür olursa, mekruh olmaz.
Camide pazar kurmak, yüksek sesle konuşmak, nutuk söylemek, kavga etmek, silah çekmek, ceza vermek tahrimen mekruhtur.
Müminin hiciv, aşk, ahlaksızlık gibi haram şeyler bulunan şiiri okuması tahrimen mekruhtur. Camilerde ilahi ve mevlidleri namaz kılanlara mâni olmamak şartı ile, ara sıra okumak caizdir. Her zaman okuyup, âdet hâline getirmek caiz değildir.
Camide bir şey yemek, uyumak mekruhtur. Misafir olan müstesnadır. Misafir, camiye girerken itikâfa niyet etmeli, önce Tehıyyet-ül-Mescid olarak, namaz kılmalıdır. Sonra, yiyebilir ve dünya kelamı konuşabilir. İtikâf eden de yiyebilir, yatabilir. İtikâf Sünnet-i Müekkededir. İtikâfı terk etmek, beş vakit namazın sünnetlerini özürsüz kılmamak gibi olduğu Berîka da yazılıdır.
İbadet etmeyip, camide dünya kelamı ile meşgul olmak tahrimen mekruhtur. Ateş odunu yiyip bitirdiği gibi, camide dünya kelamı konuşmak da, insanın sevaplarını giderir. İbadetten sonra, mübah olan şeyleri, hafif sesle konuşmak caizdir. İslâmiyet’in beğenmediği şeyleri konuşmak, her zaman caiz değildir.
Camide namaz kılmak için kendine muayyen, belli bir yer ayırmak mekruhtur. Fakat, dışarı çıkarken, kimse oturmasın diye, yerine ceketini bırakırsa, gelince oraya tekrar oturabilir. Umumi yerlerde, Mina’da, Arafat’ta, vapurda, otobüslerde de böyledir. Yani oturmayı âdet ettiği yere başkası oturmuş ise, kaldıramaz. Kendine, ihtiyacından fazla yer ayırırsa, fazlasını başkası alabilir. Bu yerin fazlasını, iki kişi isterse, hangisine verirse, o oturur. İkisi de istemeden, bu fazla yere biri oturursa, bundan alıp ikincisine veremez. Fakat, burayı, onun emri ile, onun için ayırdım, kendim için ayırmadım diye yemin ederse, kaldırabilir. Satıcıların pazar yerinde yerleştikleri yer de böyle olup, önce geleni sonra gelen yerinden kaldıramaz. Bütün bu umumi yerlerde, ilk oturan, herkese zararlı olmuş ise, kaldırılabilir.
Vaaz, nasihat, hikmet, Allahü Teâlâ’nın nimetleri bulunan, müminleri öven şiirleri yani ilahi ve mevlidi teganni etmeden okumak sevap ve tarihi şiirleri ara sıra okumak mubah ise de, şiirle meşgul olmak makbul değildir. Camilerde ilahi ve mevlidleri [namaz kılanlara mani olmamak şartı ile], ara sıra okumak caizdir. Her zaman okuyup, âdet haline getirmek caiz değildir. (Redd-ül Muhtar)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İlahi, kaside ve Kur'an-ı Kerimi teganni ile okumak ve dinlemek, bizim yolumuzda yasaktır. (1/266 ve 3/7)
Şiir, vezinli söze denir. Nağme bulunmayan güzel sesi dinlemek mubahtır. Sıkıntı gidermek için, nağme ile, kendi kendine okumak caiz diyenler vardır. Fakat, başkalarını eğlendirmek veya para kazanmak için okumak haramdır. (Ahlak-ı Alai)
Namaz sonrası ilahi okuyan imamın ilahi okumayı âdet haline getirmesi uygun olmaz.
Allahu Teâlâ cümlemizi yanlışlardan, haramlardan sakınan Salih kullarından eylesin. (Amin)