VATANIN DOĞU YAKASINDA İKİ GÜN (I)
Vira bismillah dedik, istikamet Iğdır.
17 Şubat 2022 Perşembe sabahı, saat 04 00 de; Kardeşim Ali Bulut ve oğulları Mikail ile Enesle yol koyulduk. Yol güzergahını, ve konaklayacağımız yerlerin listesini yaptıktan sonra; yola revan olduk. Fakir, daha önce o yollardan çok gidip geldiği için; onu yol emiri tayin ettiler.
Diyarbakır ı geçtikten sonra, hava aydınlandı ve hemen bir dinlenme tesisinin mescidinde Mikail'in arkasında cemaatle sabah namazımızı eda ettik. Namaz vazifesi bittikten sonra, yol koyulduk. Yollar duble ve açık. Diyarbakır dan sonra, dağların karla kaplı beyaz uçları görünmeye başladı.
Rakım yükseldikçe, hava ılımlılığını soğuk olan arkadaşına teslim ediyordu. Silvan'dan sonra Üveysel Karani beldesinde kısa bir ziyaret molası verdik. Hazreti Üveysin kabrine fatiha okuyup dua ettikten sonra, yola devam ettik. Bitlise 20 km. Kala, buzlupınar dinlenme tesislerinde; sabah çorbasını içip yola devam ettik. Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz derken van gölünün o güzelim ve mavimsi manzarasını seyr ede ede ilerledik.
Tabi bu arada, Ahlat ilçesini on km. Geçtikten sonra, arabamız ufak bir arıza verdi ve durmak zorunda kaldık. Yolun karşı tarafında polis çevirme noktasının olması, işimizin yaver gitmesine vesile oldu. Polis memurunun yanına vardım ve selam verdikten sonra, arabamızın arıza yaptığını; varsa bize bir çekici ayarlaması veya telefonununu vermesini rica ettik.
Polis memuru iyi niyetli bir insandı. Ne demek dedi ve hemen telefonunu çıkarıp numarasını verdi. Aradım çekiciydi, adamın adı Nurullah idi. Biraz gecikmeli de olsa sağ olsun gelip işimizi gördü. Arabayı yükledik ve geri Ahlata döndük. Dondurucu bir soğuk var ki o biçim. Neyse ki yol kısa olduğu için, servise yetişip Arabayı indirdik. Usta ilk kontrolde, devirdaimin dağılmış olduğunu söyledi. Yapacak bir şey yoktu, hemen yapmasını ve yolumuzun uzun olduğunu soyledik. Neyse biz içeriye geçtik, içerisi soba yandığı için sıcacıktı.
Iki saat zaman kaybından sonra, arabamız yapıldı ve yola devam ettik... Evet, Ali kardeşimle arabayı sırasıyla kullandığımız için, sıkıntı çekmiyoruz. Erciş/Van'a doğru yola devam... Tabi, zamanımız kısıtlı olduğu için, adeta saatlerle yarışıyoruz. Çünkü Ali kardeşimin oğlu, Mikail'in imamlık ataması, Igdırın Aralık ilçesinin Erdoğan köyüne yapıldığı için; bir an önce mesai bitmeden Iğdır il müftülüğüne yetişip evrakları teslim etmemiz gerekmektedir. Yoksa işimiz ertesi güne kalır ki, bu hiç te iyi olmazdı.
Erciş, Muradiye, Çaldıran, Doğubayazıt derken Iğdıra yetişiyoruz. Iğdır ili, İran ve Ermenistan sınırlarında yer alan Doğuanadolu'muzun, düzlük bir alanda yer alan sıcak ikliminin hakim olduğu güzel bir şehrimizdir. Bereket versin, mesai saati bitmeden yetiştik Iğdıra. Ali kardeşim ve oğlu Mikail direkt Müftülüğe evrakları teslim etmeye gittiler. Ben ve Enes, arabayı ara bir sokakta park edip ve hemen karşımızda bulunan müftülük camiinde ikindi namazımızı ede ettik.
Yarım saat sonra işleri biten Ali kardeş ve Mikail'de geldiler. Onlarda namazlarını eda ettikten sonra, sıra Aralık ilçesinin Erdoğan köyüne gitmeye geldi. Tabi niyetimiz hem köyü hemde camii ve imam lojmanını yerinde görüp geri dönmekti. Yönümüzü önce güneye sonra Güney batıya doğru verip yola devam ettik. Bu arada, Ağrı dağı tüm güzellik ve ihtişamıyla karşımızda vakurane haliyle dimdik bizi selamlarcasına duruyordu öylece....
Gün batımından yarım saat önce köye vardık. Köyün Muhtarı Mehmet bey, bizi karşıladı ve hemen karanlık çökmeden camii ve lojmanı görmek istediğimizi ifade ettik. Muhtar sağ olsun, iyi niyetli ve candan bir insandı. Anahtarları getirip bize eşlik ederek camii ve lojmanı gösterdikten sonra; bizi evine buyur etti. İçeri girip akşam namazımızı cemaatle eda ettikten sonra, akşam yemeği için sofra serildi. Yemek, çay ve birazda sohbet derken; saatin kadranı ve yelkovanı dokuza doğru yol aldığını gördük. Devam edecek...