"BİR ÇÜRÜK İPLİĞE HÜLYA DİZMİŞİZ"
Mustafa İslamoğlu’nu dinliyorum. Karar'da Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sorularını cevaplıyor. Hemen belirteyim, sanılanın aksine benim Mustafa İslamoğlu takıntım ve fobim yok, ona karşı herhangi kategorik bir karşıtlığım ve düşmanlığım da yok. Her defasında hakkını teslim etmekten çekinmedim. Bunu “Mustafa İslamoğlu Eleştirisi” isimli kitabımızı okuyanlar iyi bilirler.
Her şeyi hulasa eden Rıza Tevfik'ten iktibas ettiği şu mısra: "Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz." Halimiz bundan güzel anlatılamazdı. Niyetini Allah bilir ama bu programda söylediklerinin kahir ekseriyetine tereddütsüz katılıyorum. Ve aynı zamanda İslamoğlu’nda garip bir çırpınma görüyorum. Bu garip çırpınmayı çok iyi anlıyorum. Zihnen din olgusunun yapısına ilişkin bazı hayati şeylerin farkına varmış ama ‘indirilmiş din’ ve ‘uydurulmuş din’ gibi yapay bir sığınağa yapışması hem makul değil, hem gerçekçi değil. Çünkü uydurulmuş dine yönelttiği bütün eleştiriler pekala indirilmiş dine de yöneltilebilir.
Kaldı ki 'indirilmiş din' ve 'uydurulmuş din' şeklindeki bir tasnif çok öznel ve spesifik bir tasnif. Kime göre indirilmiş, kime göre uydurulmuş? İslamcılığı kıyasıya eleştiriyor ve vakti zamanında İslamcı olmaktan büyük pişmanlık duyduğunu söylüyor. Halbuki İslamcılık aslında yüzde doksan oranında İslam’dan başka bir şey değil. Dolayısıyla İslamcılığa yöneltilmiş bütün eleştiriler zımnen İslam’a yöneltilmiş eleştirilerdir. Bunun farkında mı, bilmiyorum. Asıl bunların açık yüreklilikle söylenmesi ve cevaplanması gerekir. Kendimizi kandırmaya hiç lüzum yok. Hasılı, bu kadar makul, yerinde, güzel eleştiri ve tespitlerin 'indirilmiş din‘ ve 'uydurulmuş din’ temelinde yapılması isabetli değil.
Şöyle diyor Mustafa İslamoğlu: “Eğitim oranı arttıkça dinden uzaklaşmalr artıyor. Bu çok olumlu bir gelişme. Hiç korkmaya ve üzülmeye gerek yok. Çünkü okuyan insanlar uydurulmuş din'den uzaklaşıyor…” Halbuki doğrusu ve acı olanı şu: Dinden uzaklaşan okuyan insanların kahir ekseriyeti uydurulmuş din'den dolayı falan değil, bizzat dinin ana kaynaklarını okuduktan sonra dinden uzaklaşıyorlar. Hakikat maalesef bu. Dolayısıyla retorik yapmaya gerek yok.