DİL YARASI

İyileşir hançer yarası, ama iyileşmez dil yarası sözü; dil ile insanları rahatsız etmek, yaralayıcı sözlerle kalplerini kırmak vs. insan dilinin başta gelen felaketlerinden olduğuna işaret edilmektedir. Dil yarası, el yarasından daha yaralayıcı ve tahrip edicidir. Efendimiz (s.a.v)'in: "Müslüman, diğer Müslümanların onun dilinden ve elinden Emin olduğu kimsedir, nebevi buyruğunda; dilin elden önce zikredilmesindeki tertip, böyle bir hakikati önümüze koymaktadır. Evet, Müslüman; diğer Müslümanların onun dilinden ve elinden Emin olduğu kimsedir, muhacir de Allah'ın yasakladığı şeyleri terk edendir. (Buhari) Hadisi şerifte, üç prensip sıralanmış ve her bir prensipte bizim için çok önemli dersler sunulmaktadır. Hadisi Şerif'te, önce dil, sonra el ve ardında da haramları terk etmenin tertip halinde zikredilmesi; erdemli her Müslümanın yaşantısına katacağı nice güzellikler vardır. Menfi veya müspet manada olsun dil, kullanmasını iyi bilenler için; isabetli bir silahtır. Hakikat için dilini kullanmasını bilenler, marufta, davet ve tebliğde, Allah'ın ayetleri ve Resulullahın hadisleriyle insanları en güzel şekilde İrşad edebilirler. Aksini yapanlar için ise, dil yaralayıcı, dışlayıcı, rencide edici, kırıcı, hakaret gibi insanlara zarar verecek kadar etkin bir silah olarak çıkmaktadır. İslam öncesi dönemde, Mekke de her yıl kurulan ukaz panayırlarında, o günün meşhur şair ve hatiplerinin; karşılıklı düelloya yani atışmalarına sahne olduğu bilinmektedir. Dilini en iyi şekilde kullanan, şair ve hatipler; Mekke'nin uluları tarafından pahalı hediyelerle ödüllendirilirlerdi. İslam geldikten sonra da, Müslüman şair sahabeler başta Abdullah ibni Revaha olmak üzere, Ka'b ibni Malik ve Hassan ibn-i sabit (r.anhüm) gibi nadide insanlar, dillerini İslam ve hakikat için güzel sözlerle süslemekle; Efendimizin (s.a.v) sevgi ve iltifatına mazhar olmuşlardı. Derviş Yunus, dili ne kadar güzel tarif eder: "söz ola kestire başı, söz ola kese savaşı demekle; dil denilen insan uzvunun, ne kadar etkili bir silah olduğuna işaret etmektedir. Dil; hakkı, güzeli, hayrı, faydalı olan her söz için kullanılabileceği gibi; gıybet, dedikodu, fitne ve fesat, koğuculuk, nemime, daha birçok kötü alanlarda da kullanılabilir bir uzuvdur. Bu manada, iyileşir hançerin yarası, iyileşmez dilin yarası diye bir inceliği işaret edilmiştir. Günümüzde medya denilen, yazılı ve görsel basın; teknolojinin sağlamış olduğu kolaylıklar sebebiyle, anında dünyanın her yerine haber ulaştırma imkanına sahiptir. Tabi bu sahip olma meydanında, en etkili ve aktif rol oynayanı ise hiç şüphesiz dil denilen insanın uzuvdur. Çünkü her bir haber, karşı tarafa; haber yapanın tavır, mizaç, niyet ve gayesini yansıtır. Sağlam kaynaktan iletilen haberler, dil sahibi ve karşı taraf için bir nimet olurken; yalan mı doğru mu olduğuna bakılmaksızın yapılan veya iletilen haberler ise her iki taraf için de felaketten başka bir değildir... Dil ile ilgili birçok deyim ve atasözleri de vardır. Biz birkaç tanesini buradan sizinle paylaşmak isteriz. Bıçak yarası geçer, Dil yarası geçmez. Bülbülün çektiği, dili belasıdır. Bana benden olur, her ne olursa, başım rahat bulur, dilim durursa. El yarası onar, Dil yarası onmaz. Eli dar olanın, dili kısa olur. Para insana dil, elbise insana yol gösterir. Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır. vs. Kısacası, dil yarası deyip geçmemek lazım. Dilini Allah için kullanan bahtiyarlara ne mutlu.