BEDDUA ETMEK

Muhterem Kardeşlerim… Bu haftaki yazımızda yine kaynak göstererek beddua etme konusunda bilgiler vermeye gayret edeceğiz. Efendim; Peygamber efendimiz, diğer bazı Peygamberler gibi kavimlerine genel bir beddua etmemiş ama muayyen günahları işleyenleri lanetlemiştir. Mesela birkaçı şöyledir: “Lutilere Allah lanet etsin!” [Beyheki] “Paraya tapana lanet olsun!” [Tirmizi] “Bid’at çıkarana lanet olsun.” [Dare Kutni] “Eshabıma sövene lanet olsun.” [Hakim] “Doğruyu bildiği halde susana lanet olsun” [Deylemi] Ayrıca isim söyleyerek beddua ettikleri de vardır. Bir tanesi şöyledir: Ebu Leheb’in oğlu Uteybe, Tebbet suresi gelince, Resulullah efendimize hakaret etti. Resulullah çok üzülüp, “Ya Rabbi, buna bir canavar musallat et” dedi. Ebu Leheb’in oğlu Uteybe Şam’a giderken, bir gece, bir aslan gelip uyuyan arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe’ye gelince onu parçaladı. (Mirat-i kâinat) Taberani’de rivayet ediliyor ki: İki kişi, Hazret-i Hamza hakkında aşağılayıcı bir şiir okuduklarından Cehenneme gitmeleri için Resulullah beddua ediyor. Peygamber efendimiz beddua etmezdi sanarak hadis kitaplarındaki beddua bildiren böyle bir hadis-i şerife şüphe ile bakmak din düşmanlarını sevindirmek olur. O zaman imam-ı Taberani’ye de itimat kalmaz. Zaten din düşmanlarının bütün derdi de bu. “Âlimleri ve hadisleri yıkarsak Kur’an’ı yıkmak daha kolay olur” diyorlar. O iki kişi hicri 8. yılda Müslüman olmuştu. Hazret-i Hamza ise bundan 4 yıl önce şehit oldu. Yani o zaman o iki kişi Müslüman değildi. O dua, Müslümanlara yaptıkları zararlardan ve sevgili amcası Hazret-i Hamza’ya dil uzattıklarından dolayı yapılmıştı. Mekke’nin fethinde, Resulullah efendimiz herkesi affetti. Yalnız on kişinin isimlerini söyleyip, “Bunları görünce hemen öldürün” buyurdu. Bu on kişiden biri olan Vahşi bin Harb, Mekke’den uzaklara kaçtı. Daha sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip, “Ya Resulallah, bir kimse Allah’a ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup iman etse, bunun cezası nedir?” dedi. Resulullah efendimiz, “Pişman olup iman eden affolur, bizim kardeşimiz olur” buyurdu. “Ya Resulallah, iman ettim, pişman oldum. Ben Vahşi’yim” dedi. Peygamber efendimiz, Vahşi adını işitince, sevgili amcası Hazret-i Hamza’nın parçalanmış hâli gözü önüne geldi. Ağlamaya başlayıp, “Git, seni gözüm görmesin” buyurdu. Vahşi, öldürüleceğini anlayıp dışarı çıkarken Cebrail aleyhisselam gelip, “Ey Habibim, bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşi’yi niçin affetmiyorsun? O pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet” mealindeki ilahi emri bildirdi. Herkes, öldürün emrini bekliyordu. Resulullah efendimiz, “Kardeşinizi çağırınız” buyurdu. Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Resulullah efendimiz, affolduğu müjdesini verip, “Fakat seni görünce dayanamıyor, üzülüyorum. Bana görünme” buyurdu. Hazret-i Vahşi, Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. (Kurtubi, Süyuti, Taberi) Sorgusuz sualsiz öldürülmesi gereken bir kâfir, Müslüman olunca, onun hakkındaki nefret, merhamete dönüşüyor, sahabilik şerefine kavuşuyor. Günahları sevaba çevriliyor. Birine beddua için, “Seni Allah'a havale ediyorum” demek, söyleyen şahsa ve niyetine göre değişir. İbni Mesud hazretleri anlatır: Ebu Cehil ve arkadaşları, Resulullah Kâbe’nin yanında namazda secdede iken, üstüne deve işkembesi attılar. Resulullah, namazını tamamlayınca, yüksek sesle, “Allahım, Ebu Cehil’i, Ukbe bin Rebia’yı, Şeybe bin Rebia’yı, Velid bin Utbe’yi, Ümeyye bin Halef’i, Ukbe bin Muayt’ı sana havale ediyorum” buyurdu. Bedir savaşında, Resulullah’ın ismen zikrettiği bu kimselerin, hepsinin yere serilmiş cesetlerini gördüm. (Buhari, Müslim, Nesai) Bir de, sanki hâşâ Allahü Teâlâ’nın haberi yokmuş da, Ona haber veriyorum, gereğini yapsın, mazlumun hakkını zalimde bırakmasın gibi, bir anlamda söylenirse, hiç uygun olmaz. Allahü Teâlâ, hiç kimsenin yaptığından gâfil değildir. Kul, yanlış bir şey yapmışsa, elbette onu hesaba çeker ve cezasını verir. Allaha havale ediyorum sözü, senin yaptığın bu kötülüğe karşı sabrediyorum, buna karşılık vermiyorum, yaptığının cezası ne ise, Allahü Teâlâ versin anlamında söylenirse, mahzuru olmaz.