RAMAZAN SAYIKLAMASI XII
Son gün ve son sayıklama. İkindi sonrası hatim var. İştirak etmeye niyetliyim. Ramazanın ‘Kuran ayı’ olduğunu biliyordum ama bu ayda Kuran ve meali dışında bir şey okuyamayınca daha iyi anladım bunu. Ayşe Şasa’nın Delilik Ülkesinden Notlar ve Bir Ruh Macerası dışında kitap okuyamadım. Mealin yarısından fazlasını bir daha okumak nasip oldu.
Siyasi atmosfer manevi halavete müsaade etmiyor pek. İslam’ın siyasallaşması derunilikten uzaklaştırıyor İslam’ı. Bütün milliyetçilikler ve fanatizmler gibi dini milliyetçilik ve fanatizm çok tehlikeli. Bazı zamanlar ölümcül seviyede. Topluluk iç aleminde, kendi halinde dini yaşamaya izin vermiyor. İlla kendi rutin ve resmi korosuna dahil etmek istiyor seni. Mukavemet gösterince şüpheli ve tehditkar bir nazarla bakıyor sana.
Aslında bir açıdan İslam’ı siyasetten tefrik etmek mümkün değil. İbadetlerin yapılış şekli kısmen siyasete göre belirleniyor. Namazda safların sıklaştırılması, imamın komutuna riayet gibi şeyler cihat için bir ön talim, bir ön hazırlık gibi. Ama pandemi günlerinde bunu yapmak tehlikeli. Buna karar veren yine siyaset. İslam demek taraf olmak demektir. Müslümanların birliğine, dirliğine, menfaatine, maslahatına taraf olmak. Yani yerini ve siperini belirlemek. Darü’l Harp Fıkhı’nda uzun uzun anlatılır bunlar. Ama tarihsellikler değiştiği için bütün bunlar havada kalıyor günümüzde. Ümmet kavramı başlı başına siyasi bir kavram. Siyaset (otorite) olmadan varlığını sürdüremeyecek tek din İslam belki de. Ahkam denilen şeyler siyaset olmadan anlaşılmaz.
Dini olan ile tarihi olanı ayırmak gerektiğini söyler bazı düşünürler. Hac, zekat, kurban, cihat, miras gibi ahkamın dinilik ve tarihilik yönünü birbirinden nasıl ayıracağız? Tarihi olanı dini olandan kesin bir şekilde ayırdığın zaman ortada din diye bir şey kalmaz. Ahkam-ı İslamiyye dediğimiz hükümler siyaset olmadan icra edilemez. Selefilerin tasavvufa hücum etmelerinin gerçek nedeni bu.
İslam asr-ı saadet dışında tarihin hiçbir yerinde ve hiçbir devrinde kamil manada yaşanmadı. Hz. Peygamber vefat eder etmez iktidar kavgaları başladı. Cemel, Sıffın ve nihayet Kerbela. Sonra bin yıldan fazla süren ısırıcı saltanat. Ve modernlikle birlikte İslam dünyasının günümüzdeki hal-i pür melali. Yakıcı soru şu: İslam hayata uygun mu değil yoksa İslam’ın kamil manada yaşanmasına izin mi verilmiyor?