ŞAHSİYETLER, OLAYLAR VE HAKİKATLER- 1
Kitap veya farklı bir yayın, paylaşım, sunum her ne ise üretilen ve sadır olan bilgi, ürün bir ağacın meyveleri gibidir ve o ağaçtan bağımsız düşünülmemeli. Bu bağlamda kitap okumaktan veya kitabını okumaktan daha farklıdır kişi okuma.
Kişi okumayı biyografik olarak sınırlandırmıyorum. Bir hayatın; tüm boyutları ve süreçleriyle, neden ve sonuçlarının şahsa olan etkisi ve ondan tezahür edenlerin çok yönlü tahlili olarak ele almak istiyorum. Bu aynı zamanda bir tarih, bir belge, bir fikir ve bir sonucun/olgunun tespit ve tesciline tekabül etsin istiyorum. Bu bağlamda herkesi ayrı ayrı değil de; daha ziyade kategorik bir çalışma/eğilim ile tanı/t/mak ve özgünlüğünü yakalamak istiyorum. Zira bilgi ve deneyim tarih gibi tekerrür edecekse; yenilenmiyor demektir. Olanı, bir sonrakini/sonraki neslin tekrar etmesi kısır bir döngüdür. Önemli olan; olandan farklı bir özgünlük yakalayarak, bir adım ileri gidebilmektir. Bunu yapabilmenin de, hedeflediğim şeyi keşfedebilmenin de imkansıza yakın olduğunun farkındayım ama yine de yola çıkmaya karar verdim bir kere.
Her çağda, o çağa damgasını vuran şahsiyetler, fikirler, olaylar olmuştur. Bu çalışmada esas dikkat çekmek istediğim hususlardan biri; geçmişle de bağ kurarak, bugünü yani bu çağda yaşananları, kişileri ve olayları nasıl/hangi yöntemlerle değerlendirmemiz gerektiğini tartışmaya açarak, bu durumun farkında olmadığımızı, henüz bocalama veya sürüklenme içinde bulunduğumuzu, zihni işlevlerimizi, yeteneklerimizi sükunetle kuşatamadığımızı ve sersemce bir belirsizlik yaşadığımızı gözler önüne sermektir.
Bu bağlamda derin/akademik/değil; yaşam/medya ağırlıklı verilerle bir durum oluşturma niyetindeyim. Medya ciddiye alınabilecek yönleriyle eleştirilen bir mecra olmakla beraber; bunun öyle olmayabileceğine dair örnekleri de bulmaya ve sunmaya çalışacağım.
Bu çalışmanın hedefi de zaten akademik bir birikim oluşturmak değil; bakış ve duruşumuzu, büyük resmin önündeki engelleri sıyırarak, daha da netleştirmeye yönelik olacaktır.
Yoğun ve hızlı akan bir yaşam şeklinde tutarlı olabilmek, tutarlı kalabilmek ve sabitlerimizi kaybetmeden kimliğimizi korumanın gerekliliği de bu tarz çalışmaları gerekli kılabilmektedir. Zira insanlar artık sabırsız ve yoğun bir veri akışına maruz kalmaktalar. Bu bağlamda, bu hıza/tarza karşı bir tutum oluşturmak da önem kazanmaktadır.
Yine hakikatin ve yalanın daha flu hale getirildiği ve önemsizleştirildiği posttruth bir akışa karşı direnmek ve bunu, uzun yazılardan kaçınan günümüz insanına sıkmadan sunabilmek de ayrı bir gereklilik olarak kendini dayatmaktadır.
Tüm bu ortam içerisinde, bir anlamda medyayı/sosyal medyayı da kapsayacak şekilde yazıya dönüştürme gibi sıkıcı olabilecek bir çalışmayı, maksimum fayda hedefleyerek sıkıcı olmaktan çıkararak sunmaya başlamak istiyoruz. Rabbim mahcup etmesin.
Selam ve dua ile…