YOLLARA PARK ETME EZİYETİ

İslam uygarlığının sosyal hayata dair getirdiği önemli kurallardan biri “yola eziyet vermekten kaçınmak, yoldan eziyeti kaldırmak”tır. Peygamber (ASV) bu konunun önemini “yoldan eziyeti kaldırmak imandandır” (Müslim, İman, 58) hadisiyle ifade buyurmuştur. Hayatta en büyük hakikat imandır, ahirette kurtuluşun yegâne aracı imandır. Yoldan eziyeti kaldırmanın öyle sıradan önemsiz bir ayrıntı değil, işte bu kurtarıcı olan imandan bir cüz olduğuna dikkat çekmiştir. Yine Rasulullah (ASV): "(Vaktiyle) bir kimse yolda yürürken, yolu üstünde bir diken dalı buldu. Onu yoldan dışarıya attı. Allah onun bu amelini kabul etti ve onun günahlarını mağfiret etti." (Buhari, Ezan, 32) hadisiyle de küçük bir eziyetin bile görüldüğünde yoldan kaldırılmasını teşvik etmiş, bir diken dalının dahi kaldırılmasının günahların affına vesile olan ne büyük kurtarıcı olduğunu bildirmiştir. Yoldan eziyeti kaldırmak imandan olduğuna göre, yola eziyet vermek de imanda bir sorun bulunmasından kaynaklandığı hadisin mefhum-u muhalifinden anlaşılmaktadır. Asırlar önceki yolların yerini günümüzdeki modern ve temiz yollar, eski bineklerin yerini arabalar almıştır. Şehir ve köylerin sokaklarına da arabalarla gidilmektedir. Bu nedenle araç trafiğine açık olan tüm yol ve sokakların mutlaka açık tutulması, gelişigüzel park edilmemesi gerekmektedir. Eskiye göre şartlar tamamen değiştiğinden yola eziyet vermenin mahiyeti ve şekli değişmiştir. Günümüzde yola eziyet vermenin başında arabaların uygunsuz şekilde park edilmeleri gelmektedir. Söz gelimi geçişi zora sokacak şekilde uygunsuz park etmek, başkasının arabası çıkamayacak şekilde arkasını kapatmak, her zaman geçişe açık olması gereken binaların araç giriş kapılarının önünde park etmek gibi örnekler sayılabilir. Yol ve sokaklardaki park eziyeti nedeniyle çıkan yangına müdahale etmeye çalışan itfaiyenin çoğu kez geçemediği, acil hastaya çağrılan ambulansın hasta mahalline ulaşamadığı çokça şahit olduğumuz ve duyduğumuz gerçeklerdir. İtfaiye veya ambulansın gecikmesinin can ve mal kayıplarına neden olması itibariyle söz konusu bu park eziyetinin vebali büyüktür. Şanlıurfa’da garajları veya otoparkları bulunan evlerin sayısı maalesef yok denecek kadar azdır. Bu nedenle sokaklar sağlı-sollu araçlarla dolmaktadır. Geçişi engelleyecek biçimde uygunsuz park edenler de az değildir. Köyde de şehirde de insanlar kadar arabalar var, artık arabalar şehirlere sığmaz olmuştur. Öyle eski-püskü de değil, çoğunluğunu pahalı ve yeni model arabaların oluşturduğu gözlerden kaçmıyor. Ekonomik yönden zenginleşmiş ama ruhen fakir oldukları için kendilerini muhtaç olarak gösterenleri, fakirlik edebiyatı yapanları, sürekli halkı fakir gösterenleri, bu şehirlere sığmayan pahalı arabalar yalanlamaktadır. Elli yıl öncesiyle karşılaştırdığımız zaman bugün toplum genelinin ekonomik düzeyinin hayli yükseldiği açıkça görülmektedir. İnsanların hayat konforu artmış, gelir düzeyi yükselmiş, eğlenceden taviz vermeyenler çoğalmış ama eziyet verici tavır ve davranışlardan kaçınma konusunda istenen olgunluk ne yazık ki kazanılamamıştır. Bina veya sitelerin giriş kapılarında büyük puntolarla “Kapının önünde park yasaktır” yazısı bulunduğu halde orada park etmenin önüne geçilemiyor. Halk arasında yaygın olan “Yasaklar çiğnemek içindir” deyimi espri için söyleniyor ama uygulamada ciddi olduğu görülüyor. Kapılara park eden düşüncesiz insanlar yüzünden acil durumlarda çeşitli zorluklar yaşanmaktadır. Sosyal hayatın huzuru, ortak kullanım alanlarını hakkaniyete riayet ederek yaşamakla mümkündür. Bu itibarla yalnız kendini değil başkalarını da düşünmek, herkesin hakkına saygılı olmak, eziyet verici tutum ve davranışlardan kaçınmak gerekir. En önemli ortak kullanım alanı olması itibariyle yoldan eziyeti kaldırmak dinin emridir. Bu konuda azami dikkat göstermek Müslümanlığın gereğidir. Unutulmamalıdır ki toplumumuzda dinin kurallarına bağlılık azaldıkça sıkıntılarımız ve huzursuzluklarımız artacaktır.