ÖZGÜRLÜK MÜ, SAPKINLIK MI?
“…Bazıları hâlâ bunu ‘kadın-erkek eşitliği’ meselesi sanıyor, ‘kadına şiddet’ meselesi sanıyor, ‘kadının güçlendirilmesi’ meselesi sanıyor. Yalancının mumu 500 senedir yanmaya devam ediyor. Bu konuda yetkililer topluma doğru bilgi vermiyor. Dünyanın en saçma teorisi koca devleti peşine takmış sürüklüyor. Kafası çalışan bazı dostlarımız meseleye ilgi göstermiyor. Bazı dostlarımız ise, meselenin politik amaçlarından habersiz, kendi kişisel tecrübelerine dayanarak “Ama kadına şiddet yok mu? Geleneklerimiz yanlış değil mi?” filan gibi itirazlar getiriyor; konuyu yeterince incelemiyor.”Mücahit GÜLTEKİN
“Açık söylüyorum: ETCEP projesi başarıya ulaştığı gün çocuklarınızı tanıyamayacaksınız. Beğenmediğiniz o gelenekleri bile yana yakıla arayacaksınız. Aynen şimdi 70’lerdeki, 80’lerdeki mahallenizi aradığınız gibi. Ama bulamayacaksınız. İş işten geçmiş olacak. Pişman olacaksınız, belki de pişman bile olamayacaksınız. Sonra çaresiz kendinizi olup biten her şeye alıştıracaksınız…”Mücahit GÜLTEKİN
‘Yakın vadede yaşanabilecek en büyük tehlikeler nelerdir?’ diye bana bir soru sorulsa; şöyle cevap veririm.
Biri; Yüzyılın Anlaşması adıyla, küresel Emperyalistlerin, İslam coğrafyasında sürdürdükleri ve Haçlı Savaşlarını da aşan özellikler taşıyan politikalar ve savaşlar,
diğeri ise; belki de bu savaşın da bir parçası olan/olabilecek, cinsiyet ve aile formları, yeni insan tipi, yeni cinsel roller ve kimlikler, yeni ilişki tarzları ve tanımları kapsayan, insan fıtratına yönelik ciddi bir tehdit niteliği taşıyan ve bilimsel ve doğal kılıflara büründürülerek, yasal teminatlarla tahkim edilen proje ve politikalar, derim.
Türkiye, İslam kimliğinden uzaklaşma sürecinde yeni bir evreye girdi. AB süreciyle girilen yeni evre, İstanbul Sözleşmesiyle farklı bir mecraya girdi. LGBT hareketleri alenileşti ve Türkiye, Kadına yönelik şiddet ve kız çocuklarının cinsiyetlerinden dolayı ayrım görmemesi gibi kılıflar altında sunulmaya çalışılan mızrak, çuvalı parçalamıştır.
Mevcut resimden anlaşılan; Batı’nın, Türkiye’ye, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında verdiği sözleri uygulaması yönünde ciddi dayatmalarda bulunduğudur.
Bu projelerin en büyük tehlikesi, uzun ve masum görünen taleplerine serpiştirilmiş, olağan üstü sapkınlıkların normalize edilişidir. Örneğin; İstanbul Sözleşmesinde geçen “farklı aile formları” ibaresinin, eşcinsel evlilik anlamına gelmesi gibi…
Batının, bizim gibi toplumları dönüştürmekte en etkili kullandığı araçlardan biri medya olsa da; diğeri; bir kitle imha veya kitle dönüştürme aracı olan eğitimdir. Nitekim bu konuda, medya ayağında bir sorun yok, işler tıkırında gidiyor! Eğitim ayağı ve çocukların, temiz dimağlarında sıra.
Abdurrahman Dilipak,Yeniakit gazetesindeki 9 Ocak tarikli yazısında konuya değinmiş:” Bir de başımızın belası “İstanbul Sözleşmesi” var. 11.5.2011’de İstanbul’da imzalanmış. Meclis 14.3.2012’de kabul etmiş aslında. 1 Ağustos 2014’de yürürlüğe girmiş. Şimdi bu sözleşme hükümleri iç hukuka yansıtılmaya çalışılıyor. Bugünkü tartışma aslında geç kalmış, ertelenmiş bir tartışma. Öte yandan da son kavşaktayız.
Tabii şu “Toplumsal cinsiyet eşitliği” tartışması da, bu tartışmanın bir parçası olarak gündemde. Proje MEB’de ETCEP olarak birkaç yıldan beri uygulanıyordu ve zaten sona gelinmişti. Bizim “Yeşil Laikler” işi bitirmişlerdi. Bu bizim Yeşil Kemalistler, laikler, artık ADD ve ÇYDD’ye gerek bırakmadılar. FETÖ’ye de BÇG’ye de gerek kalmayacak bu gidişle. “Bizimkiler”(!) bu işi daha iyi yapacaklar sanki!”
Bir hukukçu olan Sibel Ersalan da Star Gazetesindeki 9 Ocak tarihli yazısını bu konuya ayırmış:” ‘Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’ (ETCEP), sivil toplum grupları tarafından tepkiyle karşılanıyor. 2000 yılında Pekin’de düzenlenen Dünya Kadın Zirvesi’nin düşünsel kavram olarak ortaya attığı ve yıllar içerisinde normatif düzenlemelerle güçlendirilen ‘toplumsal cinsiyet’ (gender) kavramı, aslında kadınların dünya çapında yaşadığı dezavantajlara çare aramak gibi masum bir temenniyi çağrıştırıyordu. Özellikle Afganistan, Orta Doğu ve Afrika’da, savaşların, işgallerin, kıtlık, susuzluk ve yoksullukların kadınları ve kız çocukları çok kötü şeklide mağdur ediyor oluşu gibi gayet masum ve toplumsal sorumluluk bilinci izlenimi veriyordu.
Lakin bu ilk olumlu izlenimlerden sonra, Pekin çatısı altında çalışan sivil toplum örgütleri ve bazı akademi çevreleri, dünyadaki kötülüğün ‘erkek’ cinsinden kaynaklandığı fikrine hızlı ve radikal bir geçiş yaptılar. Veya eskiden beri böyle düşünüyorlardı da Pekin Konferansındaki büyük kadın buluşmasının ışıltılı görkemi altında bizler bunu fark edemedik. Türkiye’de yoğun bir şekilde maruz kaldığımız başörtüsü yasakları ve kamusal alandan yasaklı oluşumuz da bizleri feminist çevrelere cidden yakınlaştırıyordu o dönemlerde. Eşitlik kadar insan ruhuna güç ve onur bahşeden bir başka fikir var mıdır bilemem. Ama ‘gender’ idealinin sadece yüzeysel bir eşitlik coşkusundan ibaret olmadığını kısa sürede anlayacaktık.”
Hayrettin Karaman ise 4 Ocak tarihli Yeni Şafak gazetesindeki yazısında bazı önerilerde bulunuyor, Bu proje ile ilgili bol bol Batıyı eleştiren Karaman’ın yazısından bir kesit: “Bu konuda çok şey söylenebilir, ama son günlerde birçok aklı eren ve değerlerimize bağlı olan dostların imdat çığlığı atarcasına uyardıkları iki konu var; ETCEP (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi) ve İstanbul Sözleşmesinin ihtiva ettiği kabul edilemez maddeler.
Dinimize de aykırı olarak gelenekte bazı yanlışlar yerleşmiş ve bu yanlışlar yüzünden kadınımız zulme maruz kalmıştır. İç ve dış etkilerle de olsa eğitimcilerimiz, âlimlerimiz, düşünürlerimiz nihayet bu yanlışların farkına varmış, bunların ortadan kaldırılması ve kadın-erkek arası âdil dengenin keşfi konusuna eğilmişlerdir. “Her bakımdan eşitlik değil, yaratılış amacına uygun farklılık içinde adalet/denge” kuralı içinde mutedil ıslahat yapılırken buna iki taraf itiraz etmiştir:
1. Dini kullanan ve yanlış da olsa geleneği terk etmeye yanaşmayan kesim,
2. Feminizmin etkisi altında kantarın topuzunu kaçıran ve ilâhî dengeye başkaldıran kesim.
Feminizm bir Batı ârızasıdır, AB mevzuat ve müktesebâtına uyum mecburiyetinin başımıza getirdikleri arasında feminizmin uzantısı olan yukarıdaki sözleşme ve projeler devreye girmiştir.
Konuya emek vermiş bir bilim adamı Mücahit Gültekin’in okunası bir yazısından iki paragraf ile yazımı bitirirken yöneticilerimizin konuya eğilmelerini diliyorum:
“…Bazıları hâlâ bunu ‘kadın-erkek eşitliği’ meselesi sanıyor, ‘kadına şiddet’ meselesi sanıyor, ‘kadının güçlendirilmesi’ meselesi sanıyor. Yalancının mumu 500 senedir yanmaya devam ediyor. Bu konuda yetkililer topluma doğru bilgi vermiyor. Dünyanın en saçma teorisi koca devleti peşine takmış sürüklüyor. Kafası çalışan bazı dostlarımız meseleye ilgi göstermiyor. Bazı dostlarımız ise, meselenin politik amaçlarından habersiz, kendi kişisel tecrübelerine dayanarak “Ama kadına şiddet yok mu? Geleneklerimiz yanlış değil mi?” filan gibi itirazlar getiriyor; konuyu yeterince incelemiyor.”
“Açık söylüyorum: ETCEP projesi başarıya ulaştığı gün çocuklarınızı tanıyamayacaksınız. Beğenmediğiniz o gelenekleri bile yana yakıla arayacaksınız. Aynen şimdi 70’lerdeki, 80’lerdeki mahallenizi aradığınız gibi. Ama bulamayacaksınız. İş işten geçmiş olacak. Pişman olacaksınız, belki de pişman bile olamayacaksınız. Sonra çaresiz kendinizi olup biten her şeye alıştıracaksınız…””
“TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL CİNSİYET ve LGBT ÇALIŞMALARINI FONLAYAN KURUMLAR
KAOS GL Derneği Türkiye'de LGBT örgütlere fon sağlayan kurumları listeyen bir "Fon Rehberi" yayınlamıştır. Yayının önsözünde, "Rehberde coğrafi önceliklerinde Türkiye bulunan, LGBTİ alanına ilgili kurumlar alfabetik olarak listelenmiştir." denilmektedir. Rehber LGBT örgütlere destek veren kurumları esas almakla birlikte, bu kurumlar içinde "toplumsal cinsiyet" çalışmalarını destekleyenlere de yer verilmektedir. Çok büyük bir kısmı yurt dışı kurumlar olmakla birlikte toplamda 79 kurum (Rehberin sonunda alternatif kurumlar da verilmiştir) Türkiye'deki LGBT örgütlere fon sağlamaktadır. Bunların içinden 21 tanesi "toplumsal cinsiyet" alanında çalışan kurumlara da fon desteği sunmaktadır. Aşağıda "toplumsal cinsiyet" alanını fonlayan kurumlar yer almaktadır. Fotoğraflarda ise fon veren kuruluşların tamamıyla birlikte, Açık Toplum Vakfı ve Rockefeller Filantropi'nin (Hayırseverlik) yer aldığı sayfalar görülmektedir. Listenin sonunda verilen linkten Fon Rehberi'nin tamamını inceleyebilirsiniz.
1. Almanya Büyükelçiliği
2. ABD Büyükelçiliği
3. Avrupa Birliği
4. Beşiktaş Belediyesi
5. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
6. BM Kadın Birimi Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ve Kadının Güçlendirilmesi Örgütü
7. Chrest Vakfı (ABD)
8. COC – Federation Of Dutch Associations For The Integration of Homosexuality (Hollanda)
9. Danimarka Büyükelçiliği
10. Equal Rights Trust (İngiltere)
11. FARE Network (İngiltere)
12. Ford Vakfı (ABD)
13. Fransa Büyükelçiliği
14. Front Line International Foundation for the Protection of Human Rights Defenders (İrlanda)
15. Global Fund for Women (ABD)
16. Kadıköy Belediyesi
17. Norveç Büyükelçiliği
18. İsviçre Büyükelçiliği
19. Tie-Netherlands (Hollanda)
20. Toplum Gönüllüleri Vakfı
21. Transgender Europe (Almanya)
1. Fon Rehberi'ne şu linkten ulaşabilirsiniz: http://panel.stgm.org.tr/ …/files/k/a/kaos_gl_rehber_web_ver…
2. Verdiğimiz fon rehberinde bulunan kurumlar dışında başka kurum ve kuruluşlarda Türkiye'de sivil örgütlere fon desteği sunmaktadır. Örneğin, TASCO'nun yayınladığı fon rehberi için bkz. http://panel.stgm.org.tr/ …/turkiye_deki_stk_lar_icin_fon_re…”Mücahit Gültekin, https://www.facebook.com/profile.php?id=100009909484275&fref=nf&__tn__=%2Cdm-R-R&eid=ARACPK3gENybDf8El4xpItWWg7z3inNkWo57acV_D4SteJJeRI2w0sBY1qUi3RQbRU5OZMaylYuFR5Wj
Konunun önemine binaen, Aile Akademisi Derneğinin yaptığı basın açıklamasına bir göz atalım.
“ETCEP HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI:TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ POLİTİKALARINA TAMAMEN SON VERİLMELİDİR
Milli Eğitim Bakanlığı 6 Ocak 2019 günü saat 16.30'da resmi web sitesinden aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
"Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi" hakkında medyada yer alan haberlere ilişkin aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur.
"Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi" Orta Öğretim Genel Müdürlüğü tarafından 2014 – 2016 yılları arasında yürütülmüş ve tamamlanmıştır. Söz konusu projenin pilot uygulamaları da geçtiğimiz eğitim-öğretim yılı itibariyle tamamlanmıştır. Basından gelen talepler üzerine, Sayın Bakanımız yapılan pilot uygulamaların çıktılarını değerlendirmiştir.
Bakanlığımızın gündeminde bu alanda devam etmekte olan bir proje yoktur.
Açıklama hakkında aşağıdaki iki noktayı kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz:
1. Bu açıklama olumlu bir adımdır. Halkımızın konuya olan duyarlılığının MEB tarafından da dikkate alındığı göstermektedir. Çünkü, hatırlanacağı gibi, 29 Aralık 2018 tarihinde Akşam Gazetesi'nde yayınlanan haberde "toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı okul" projesinin geliştirildiği ve pilot çalışmanın 162 okulda başlatıldığı belirtildikten sonra Bakan'ın şu açıklamalarına yer veriliyordu:
"Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Etkinlik Kitabı hazırlandı. Kitap kapsamında 9. ve 10. sınıf seviyesinde derslerde ünitelere uygun, etkinlikler yaptık. Uzmanlar tarafından hazırlanan taslak etkinliklerin incelenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla branş ve rehberlik öğretmenlerinin katılımıyla bir çalıştay gerçekleştirildi.
Çalışmalar neticesinde, Taslak Değerlendirme ve İyi Uygulama Örnekleri Raporu hazırlandı ve revize süreci başlatıldı."
Bu haber üzerine halkın pek çok kesiminden gelen tepkiler sonucunda, Bakanlığın ilk olarak Milli Eğitim Müdürlüklerine bir mesaj gönderdiğini biliyoruz. Sonrasında bir gazetede konuyla ilgili yukarıdaki açıklamaya benzer bir yazı kaleme alındı. 2 Ocak Salı günü açık olan ETCEP sitesi, yayından kaldırıldı. Ne var ki bu açıklama ve adımların kamuoyunda yeterli bulunmadığını belirtmeliyiz. Nitekim Bakanlık dün resmi sitesinde yukarıdaki açıklamayı yaptı. Bu açıklamayı halkımızın konuya olan duyarlılığının bir sonucu olarak görüyoruz.
2. Yine de bu açıklama yeterli bir açıklama değildir. Çünkü açıklamada "devam etmekte olan bir proje yoktur" denilmektedir. Projenin rafa kaldırıldığı, projenin uygulamasına son verildiği ya da projenin uygulanmasının söz konusu olmadığı söylenmemektedir. Nitekim, toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları, yaptığımız araştırmalarda da belirttiğimiz gibi, "ana akım politika" olarak uygulanmaktadır. Yapılması gereken, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarına tamamen son vermektir. Kamuoyunun beklentisi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın AB projelerinden tümüyle bağımsız olarak kendi inanç ve değerlerimize dayalı aile, öğrenci ve öğretmen eğitim programları ve modelleri hazırlamasıdır.
Özetle, Bakanlığın bu açıklamasının ve ETCEP'in ileride gündeme alınıp alınmayacağının takipçisi olacağımızı belirtiyor, kamuoyuna saygılarımızı sunuyoruz.
Aile Akademisi Derneği”
Evet, şimdilik burada bırakalım ve tepkiler geldikçe geri adım atmış gibi görünen yetkililer, bu proje ile ilgili yakın vadede, benzer politikalar uygulamaya çalışacaklar gibi.
Cinsiyeti ve aileyi reddeden ve bu anlayışı dayatan küresel bir irade ve küresel bir projeden bahsediyoruz.
Türkiye’de, bu projeyi destekleyen STK’lar, okullar var.
Türkiye yönetimlerinin de, bazı imzalarla, yakasını kaptırdığı bu projeden, kurtulmanın yollarını aramakta gecikme lüksümüz yoktur.
Bu konu ile ilgili bazı adresler:
http://ahmethakancakici.blogspot.com/
https://www.facebook.com/profile.php?id=100009909484275&__tn__=%2CdC-R-R&eid=ARCg3uXVjsE5YcvlK38VVSqs6Agat4q5wdA68_80vM86d5hhTvas716Sh_q5mxiXUNsdq2cLBtD7QIea&hc_ref=ARTL-MjHmrbuaODYsdnQqoW6_pDZxyj2F-NthnaIeP96zPAjQ8avdFqZvz_BD9lh7fk&fref=nf
https://www.facebook.com/profile.php?id=100009909484275&fref=nf&__tn__=%2Cdm-R-R&eid=ARCPCBljSekuOOrLGQnlRBJtHnOPGkEHQd7DjPgZG8B0pBgKYSgxH016xdLu2uDmpAKnUsG_6420Ben_
Rabbim, mazlum coğrafyaları, her türlü zilletten ve sapkınlıktan korusun, selam ve dua ile.