Eğitimde temel sorunlar
Dün çeşitli derece ve kademelerdeki milyonlarca öğrencimizkarnelerini alarak birinci yarıyıl tatiline girdiler. Hepsine iyi tatillerdiliyorum.
Geçen yazımda, müfredat taslağının derdimize dermanolmayacağı yönünde bir girişte bulunmuş ve sonraki yazılarımızın birindeeğitimle ilgili yaklaşımlarımız ve bakış açımızda köklü değişikliklere ihtiyaçolduğu ile ilgili konulara değineceğimizden bahsetmiştik.
İşte bu yazıda, bu konuları, eğitime yaklaşımımızın nasılolması gerektiği ve eğitimle ilgili sorunlarımızı giderme konusuna neleryapılabileceğimizi masaya yatırmaya çalışacağız.
Temel olarak sıralamak gerekirse, eğitim sitemimizin esasayaklarının hemen hepsinin de sorunlarla dolu olduğu, çözümün köklü bir bakışaçısı değişikliğinden geçtiği açıktır. Bu bakış açısından dolayı, eğitimin tümbileşenleri, ya yanlış seçim ya da uyumsuzluk açısından işlevsizleşmekte,meşrulaşamamaktadır.
Buradan bakılınca; okullar, müfredat, öğretmen, metotlar,sistem, bürokratik süreç ve kurumlar, yasal altyapı ve dayanaklar ilesüre-süreç de dahil olmak üzere tüm bileşenler sorun vermekte.
Yine, amaç ve hedefler de yanlışlık/eksiklik barındırmakta,bu da yanlış sonuçlara götürmekte.
Devlet, eğitimi, kitleleri kontrol altında tutmak ve tektip/ itaatkar insan modeli yetiştirme aracı olarak görüyor. En büyük temelsorun budur.
Eğitimin hedef, kapsam, tarz ve müfredat da dahil tüm aşamave mekanizmalarında,devletin aşırı bir müdahale ve yönlendirmesi mevcutken;katkı sunma,şartlar hazırlama konusunda aynı çabayı göstermemekte,esassorumluluğunu yerine getirmemektedir.
Çocuklarımızı bugünkü okullara göndermeme seçeneğimizolmalı.
Okulların, çocuğumuzu tek tip insan olarak yetiştirmedayatması dışında seçeneğimiz olmalı. Böyle bir imkanımız ve bu yönde bir tercihimizolabilmeli. Bu konuda girişimleri olanlar desteklenmelidir.
İstihdam konusunda liyakat veya ehliyet gibi şartlarbelirlenirken, devletin eğitim sisteminden geçmiş olma/ resmi diplomalara sahipolma gibi şartlar dayatılmamalıdır.
Zorunlu eğitim sisteminin çarklarından geçen nesillerin,sağlıklı eğitilemediği, toplumda problem olan tipler ürettiğine-çok azımüstesna, tanıklık ettik. Şahsen kendim, böyle düşünenlere daha yakınım.
Kişiyi şekillendiren eğitici uyaranlar ve verilerin, tekveya en önemli kaynağı, artık okul olmamalı. İletişim araçlarının gelişmesi,bilginin tek kaynaklı olma durumunu değiştirmiştir. Ayrıca toplum, aile, çevre,öğretiler ve diğer değerler ve veriler de bu bağlamda eğitici kaynaklar içerir.
Zaten insanın tüm açılardan sağlıklı gelişimi veşekillenişinde, okulun en üst ve vazgeçilmez bir sırada oluşunun akla ziyan biryaklaşım olduğu gün gibi ortadadır. Batı tarzı eğitimin/okulların, ülkemiz gibiMüslüman/doğu toplumlarında sağlıklı sonuçlar vermemesi bunun en önemligöstergesidir.
Harf devrimi denen faciadan sonra ikinci bir yıkım da,Tevhid-i tedrisat kanunu ile geleneksel eğitimin ortadan kaldırılması olmuştur.
Zorunlu eğitim denen sürecin, Liseyi de kapsaması,hem yanlışhem de büyük bir yanılgıdır. Seçeneksizlik üniversite ve diğer üst eğitimleri,dil öğrenimini de adeta zorunlu hale getirmiş, buna rağmen de, sürecitamamlayanlara iş garantisi veya kolayca iş bulabileceği bir imkansağlanmamaktadır. Bu zorlu ve zorunlu süreci tamamlayanların iş olanaklarıbulamaması veya atanamaması gibi sorunların temelinde de plansızlık yatmaktadırdenebilir. Eğer bugün, bir taraftan işsizler yığını ve iş bulamayanlar; diğertaraftan nitelikli işgücü ve kalifiye eleman bulamayan işverenler mevcut ise,bunun nedenlerinin başında bu plansızlık gelmektedir.
Geleceğe dair umutlarını kaybeden ya da hayata geç başlayanfertlerin kitleleşmesi ve sonrasında toplumda gerilmiş bir kemiyetin oluşmasınaneden olmakta, bu da şiddet, cinayet veya daha farklı şekillerde sonuçlardoğurmaktadır.
Yine insanların işe alınmasında uygulanan yöntem veesasların, yeterlilik, adil ve ahlaki ilkelere dayandığı, bu süreçlerdengeçenlerin de bu yönlerini sağlıklı bir şekilde olgunlaştırdıkları söylenemezçünkü sitemin bu yönde bir hedefi ve eğitim programı/ politikası mevcutdeğildir.
Devlet kendi tasarladığı bir formatta insan yetiştirmeyerine, insanların yetişmesi, eğitilmesi için olanaklar sağlamaya yönelik birçaba içinde olmalıdır.
Eğitimin ilk ve vazgeçilmez hedefi, erdemli bir toplumunoluşması için, erdemli bir birey yetiştirmek olmalıdır. Bu kapsamda tüm"zorunlu" luklar, müdahaleler aileye müdahaledir ve haksızcadır.
Belli bir eğitim sürecinden geçmiş, ortalama bir meslekidonanım elde etmiş insanların, geleceğe yönelik bir kaygı taşımamasısağlanmalıdır. Bu bağlamda, sosyoekonomik tedbirler alınmalıdır. Eğitimsüreçlerinden geçmiş ya da geçmemiş olsun, uygun yeterlilikler kazanmamışbireylerin, kendilerini tamamlamasını, eksiklerini gidermesini sağlayacak aramekanizma ve uygulamalara tabi tutulması imkanları sağlanmalıdır.
Eğitim, ilim, bilim, yetenekleri geliştirici kişi vemetotların hepsi, idare ve toplum olarak desteklenmelidir.
Toplumumuzu, sağlıklı bir yola götürmenin eğitim dışında biryolu yoktur.