BİD’AT İSİMLER
Bilindiği gibi çocuğunu güzel bir isim vermek, anne ve babanın en öncelikli görevidir. “Güzellik” göreceli olmakla beraber, her konuda rehberimiz olan peygamberimiz (ASV) güzel isim konusunda da rehberimizdir. O’nun verdiği ya da onayladığı, mübarek diliyle telaffuz edip seslendiği isimler en güzel isimlerdir. Kur’an, hoşumuza giden birçok şeyin aslında kötü olabileceğine (Bakara, 216.) dikkat çekerek, ilahi prensiplere bağlı olarak hareket etmemiz konusunda uyarmaktadır.
Çocuklara verilecek isim lafız yönünden güzel olup hoşa gitse de, anlam bakımından uygun olmayabilir. Peygamber (ASV) bu türden bazı isimleri değiştirmiştir. Örneğin: Harb (savaş) yerine Silm (barış), Hazn (sert yer) yerine Sehl (kolaylık), “isyankâr kadın” anlamındaki Asiye yerine “güzel kadın” anlamındaki Cemile adlarını vermiştir. Allah’ın ismi olan Aziz’i Abdulaziz şeklinde, “mülklerin sahibi” anlamındaki “Melikü’l-emlak” ismini de “Allah’tan başka Malik yoktur” şeklinde açıklayarak değiştirmiştir. (Buhari, Edeb, 114; Müslim, Âdâb 21; Ebu Davud, Edeb,70.)
Peygamber (ASV)’ın uygun görmeyerek değiştirdiği isimlerden bir kısmı anlamca çirkin olan, bir kısmı şirk kokan ve tevhid inancına aykırı düşen, diğer bir kısmı da anlamca güzel olduğu halde kibir gibi olumsuzluklara yol açabilecek isimlerdir. Örneğin, “İyi insan, kusursuz kimse” anlamına gelen “Berre” ismini “Sizden kimin iyi olduğunu ancak Allah bilir” gerekçesiyle “Zeyneb” olarak değiştirmiştir.
Şirk inancını tamamen yok edip Tevhid’i yerleştirme amacını güden peygamberimiz (ASV), Cahiliyye döneminde çok yaygın olan Abdüluzza, Abduşşems, Abdullmenat gibi putperest isimlerini ve “abd: kul” isnadı olmadan Allah’ın isimlerini vermeyi yasaklamış, Abdullah, Abdurrahman, Abdulaziz gibi Allah’ın isimlerine “abd (kul)” izafesiyle isimlerin verilmesini teşvik etmiştir. "Allah'ın en fazla sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır” buyurmuştur. (Müslim, Âdâb, 2, Hadis no: 2132) Yine "Peygamberlerin isimleriyle isimlenin" buyurarak güzel ismiler konusunda müminlere ışık tutmuştur. (Ebu Davud, Edeb 69, Hadis no: 4950) Peygamberlerin isimlerini bizzat Allah verdiği için güzel olmasında şüphe yoktur. Kur’an’da örnek olarak zikredilen bazı peygamberlerin Allah tarafından isimlendirildikleri ayetlerden anlaşılmaktadır.
Güzel isimler konusunda Peygamber (ASV)’ın emir ve tavsiyeleri ümmet içinde bir kültür haline gelmiş ve günümüze kadar bu İslam kültürüne uygun olarak çocuklara isim verilmiştir. Etnik kökeni, dili, milliyeti ne olursa olsun bütün Müslümanlar çocuklarına bu İslami isimleri vermişlerdir. İsim kişinin bir samp-img width='1.33'
height='1' layout='responsive'esi, bir bayrağı durumundaydı. Bir kimsenin hangi dine mensup olduğu isminden anlaşılıyordu.
Ancak günümüzde cahillik nedeniyle İslami hassasiyetin sönmesi, İslam kardeşliğinin zayıflaması ve buna bağlı olarak milli duyguların etnik husumetleri körüklemesi sonucu etnik isimlere daha fazla ilgi gösterilmeye başlanmıştır. “Bid’at isimler” diye nitelediğimiz isimler yaygınlaştı. Dini hassasiyetin yerini etnik kaygılar aldı. Resulullah (ASV)’ın verdiği isimler Müslümanlardan birçoğunun ilgi alanından ne yazık ki çıkmıştır.
Bid’at isimlerin üç tür olarak yayıldığını görüyoruz: Birisi, etnik isimlerdir ki her milletin isimleri farklı farklıdır.
İkincisi: İslami duyarlılıkla beraber, asırlardır İslam kültürüne mal olmuş isimleri eskimiş ve ilkel görmeye başlayarak, yenilik hevesinden kaynaklanan isimlerdir. Allah’a ve O’nun sıfatlarına mahsus kutsi isimler bu türdendir. Allah’ın isimlerini kullara vermek uygun olmadığı gibi, Kur’an ve Kur’an’a has isimlerin de kullara verilmesi uygun değildir. Yine İslami hassasiyetten ötürü “Muhammed” ismi de günümüzde yaygınlaşmıştır. Oysa günümüzden çok daha fazla bilgili ve takva sahibi büyüklerimiz, hem peygamberimizi hatırlatsın hem de “Muhammed” ismine saygısızlık olmasın diye “Mehmet, Memet, Mıheme, Mhemed” şeklinde değiştirerek vermişlerdir. Bu saygıyı gözardı eden günümüz insanları, çocuklarını “Muhammed” ismine layık bir tarzda yetiştirmedikleri halde bu ismi veriyorlar.
Üçüncüsü de: Siyasi ve ideolojik düşüncelerle verilen bid’at isimlerdir. Çocuğuna bu tür isimleri veren baba, sempati duyduğu siyasi ya da ideolojik hareketi sonraki zamanlarda tasvib etmemeye başlayınca bu isimden pişmanlık duyacağı muhakkaktır. Ayrıca yok olmuş bir ideolojinin ismini taşımakla çocuğun ileriki yaşlarda sıkıntı yaşamasına ve toplumdan dışlanmasına yol açabileceği unutulmamalıdır.
İsmin İslami olması gerektiği gibi, telaffuzu kolay olması, ileriki yaşlarda karışıklığa meydan vermemesi, kendisini utandıracak ideolojik mahiyette olmaması gerekir.