BİR NESLİN AĞABEYİ; FETHİ GEMUHLUOĞLU
Bir tohum gerek, diyoruz. İnsanın içine düşmeli.
Orada yeşermeli. Orada göğermeli.
Orada başak tutmalı...
Başak tutmalı; hiçliklere, kayıplara, karanlıklara karşı.
Gurbetlere, kahırlara, çaresizliklere, kimsesizliklere (karşı)…
Hasılı merhaba olsa. Sıcak, sımsıcak bir merhaba olsa.
İçimizi sarsa. Yorgunluğumuzu alsa.
Bizi yusa, yıkasa. Arı ve pak kılsa...
Sonra, her şeye yeniden başlayabilsek.
Çocuklara, aşka, duaya, niyaza, teslimiyete, sabra, şekvâya, imana...
Dönüp dönüp Hakk'a gelmeye….
(Fethi Gemuhluoğlu; ArapgirPostasi)
“Efendim, Evveli, âhiri, zâhiri, bâtını selamlarım. El-Evvelü Allah, el-Ahiru Allah, ez-Zâhirü Allah, el Bâtinü Allah. Sâhib'i selamlarım. Sâhib'iHâkîkî'yi selamlarım. Sağımı, solumu, önümü, ardımı selamlarım. Levlâke sırrının mazharı"nı selamlarım. Vâlidesini, HadîceVâlidemi, Fâtıma Vâlidemi selamlarım. Çihâr-ı YârıGüzîn'i selamlarım. Erkân-ı Erbaa'yı: Selmân'ı, Mikdâd'ıAmmâr'ı, Ebû-Zer'i selamlarım. İmâmeyn-i Muhteremeyn'i selamlarım… Önce selam, sonra kelam…”
Bir gönül adamı olan Fethi Gemuhluoğlu’nuyeniden okuyorum. Yazıya da O’nun, o meşhur “Dostluk Üzerine” adıyla irticalen yapmış olduğu konuşmasının baş kısmındaki insanı ısıtan selamı ile başlayalım istedik. Evet, bugün köşemize Fethi Gemuhluoğlu’nu misafir ediyoruz. Kimden bahsediyoruz; bir gönül adamından bahsediyoruz, bir hal ehlinden bahsediyoruz, bir vefa adamından bahsediyoruz, bir hareket adamından bahsediyoruz. Bu kadar mı, elbette değil, bir fikir adamından bahsediyoruz. Bir dava adamından bahsediyoruz. Ancak bütün bu özelliklerin dışında, hepsinin üstünde ve hepsinden daha çok hak ettiği bir özelliği ile bir neslin ağabeyinden bahsediyoruz…
Hayatında dostluğu, vefayı, yol arkadaşlığını önemseyen bir gönül adamıdır Fethi Gemuhluoğlu; “İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe ama entegre bir bütün içinde tüm dostluklar söylenmeye mecburdur, bütün dostluklar söylenmelidir.” Öyle bir aşk adamıdır ki O; Petrol Vakfında burs almaya gelenlere; “hiç âşık oldunuz mu” diye soracaktır. Büyük rüyalar görecektir, hayalleri vardır, medeniyetin yeniden inşası gibi bir derdi vardır; “Hayalleriniz, düşleriniz büyük olsun. Büyük rüyalar görün. Osmanlı bir rüyanın eseridir. Medeniyet insanlığın büyük rüyasıdır.”
“Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla atılacak yurt dışına. Sanatla kalkacağız ayağa.” Evet, böyle diyerek kurtuluşu sanatın güzelliğine yeniden dönüşte gören bir sanatkârdır, Fethi Ağabey. Aile medeniyetinden bahseder; tanımak istediği kimseye evvela aile hayatı nasıldır. Evinde eşinden rahat mıdır, diye soracaktır. “Cebinizde kalan son parayla simit alıp da karnınızı doyurmayın, gidin onunla bir film yahut bir tiyatro seyredin” diyen bir kültür adamıdır. Kalbi-selim, aklı-selim, ruhu-selim bir derviştir Gemuhluoğlu, Müslüman adama bunalımı yakıştıramaz; “Batı adamınındır bunalım, doğu adamının gerçek mümin ve muvahhit kişinin bunalımı olmaz” der...
Onun için kimler konuşmamıştır ki. Necip Fazıl, “fikir sakası”, Hilmi Yavuz “söz ile sema yapan bir sohbet adamı”, Cahit Zarifoğlu “tek başına bir okul” olarak tanımlar O’nu. Sadık Yalsızuçanlar’a göre hakikat nidacısıdır, Nazif Gürdoğan’a göre “dost zengini bir Anadolu bilgesi.” İsmet Özel, “Kendi kuşağı içinden en sağlam çizgiyi aktarabilenlerden biriydi” der onun için. Nuri Pakdil; “büyük anısına, bitimsiz saygıyla” diyerek “Bağlanma” kitabını onun için yazmıştır. Fethi Gemuhluoğlu, “İnsanın elinden tutuyor, adeta çağa çıkartarak yürüyüşe alıştırıyordu. İnsan; arttığını, çoğaldığını duyumsuyordu O'nun yanında...”
Kelamın en zarifini, edebin en kâmilini, siyasetin en ferasetlisini, edebiyatın en muhtevalısını onun aziz varlığında erimiş bulurduk. Böyle diyordu, Akif İnan onun için ve devam ediyordu. “Hepimizin binlerce mümin gencin önünde o durdu dağlar gibi, yol gösterdi erzak taşıdı. Hepimizin kursağında ekmeği vardır. Hepimizin içinde kök saldırdığı bir ışık ağacı vardır.” Rasim Özdenören’den dinleyelim; “Bir gönül adamıydı. Unutulmaz bir sohbet adamıydı. Onun sohbetlerinde, hem fikirlerle donanır, hem bir ermiş adam halini yaşar, hem dava bilincinizin keskinleştiğini hissedersiniz… Bir dervişti Fethi Ağabey, yaşadığı ruh hali, hemen sohbet ettiği topluluğa sirayet ederdi.”
Çağın en önemli sorunu güvensizliğinde. Kimse kimseye güvenmek istemiyor. İnsanı, insanın kurdu olarak tanımlayan modern çağın; sevgisiz, duygusuz, vefasız ve çıkarcı yaklaşımı, insanı insanın umudu kılacak, dostu kılacak yapıya geçemiyor. “Dostluk, karşılıklı birbirine bakmak değil, aynı yöne birlikte bakmaktır.” Aynı yöne birlikte yürüyebileceğimiz kaç kişi var şu hayatta. Herkesin her şeyi bildiği bir zaman diliminde, “nasihat” insanın ihtiyacı olmayan bir unsur haline geldi. Güçlü olmak zorunda ya insan! Her şeyin üstesinden gelebilir ya! Kimsenin yanında zayıf durmaması gerekiyor ya! O yüzden “ağabey” diyerek dizinin dibinde derdini anlatacağı, nasihatini dinleyebileceği, yol arkadaşlığı yapacağı kimselerin sayısı yok denilecek kadar azaldı. O yüzden bugün tereddütsüz ardından yürüyebileceğimiz, hesapsızca hiçbir şey beklemeden ve hiçbir şey beklenilmeden, yüzümüzü hep ağartan vefayı, dostluğu, kadirşinaslığı, muhabbeti önceleyen ağabey sayısı azalıyor.
Fethi Gemuhluoğlu tam da böyle biri, bu yüzdendir ki; Erdem Bayazıt sonraları kendisi için de ifade edildiği şekliyle onun için “bir neslin ağabeyi” diyordu. Evet, ne çok ihtiyacımız var, böyle ağabey adamlara. Sahi sizin var mı böyle bir ağabeyiniz? Fethi Gemuhluoğlu’nu anlatmaya çalıştık. Daha fazlası için; kendisi hakkında yazılanlar, o meşhur sohbeti ve mektupları için, Sadık Yalsızuçanlar’ın yayına hazırladığı; “Dostluk Üzerine –Önce Selâm Sonra Kelâm” kitabını tavsiye ederek sözü bitirelim.