İDARECİLERİN KIRICI DİL KULLANMAKTAN KAÇINMALARI
Devletyönetiminde, idareci olanlar için, asıl olan; ikame-i Adalet ve tesis-ivahdettir… Devletin tebaası olan insanların; din, dil, ırk, renk, etnik köken,mezhep veya başka her hangi farklı olan taraflarına bakmaksızın; Hukuk önündeaynı muameleye tabi olmaları, öncelikle insan olarak onların en tabi ve doğalhaklardır… Devlet idaresini ele alan kimselerin, sıradan olan diğer insanlargibi; kaba saba konuşmamaları, kırıcı söz söylememeleri ve idare ettikleriinsanlarla,devlet mekanizması arasında güvenin tesisi için tüm imkanlarınıkullanmak zorundadırlar!...
Çünküonlar sıradan insanlar gibi değiller, devlet ve millet yükünü yüklemiş sorumluinsanlardır… Onun için onların, diğer insanlara karşı şiddet içeren söz vedavranışlardan kaçınmaları çok elzemdir!İdare ettikleri insanlara karşı dahaşefkatli, daha merhametli ve kavl-i leyyine (yumuşak söz) ileonlara yaklaşımsergilemelidirler. İdareci olan yetki sahibi olan herkesin; her inanç, renk veırktan insanlara yönetici olduklarını ve dolayısıyla onların; kendilerine tevdiettikleri idarecilik emanetini zayi etmeden, herkese hak ettiği nispette veadaleti elden bırakmadan yaklaşmak zorunda olduklarını hiçbir zamanunutmamaları lazımdır…
Evet,idareci olanlar; tebaasına karşı yumuşak ve şefkatli olup, aralarında ayrıgayrı hareket etmedikleri müddetçe, aynı tutum vekarşılığı kendi tebaasındangörecekleri muhakkaktır… ” Yüce Rabbimizin: “Hz. Musa (a.s) ve kardeşi Hz.Harun (a.s)’ı; İlahlık taslayacak kadar yoldan çıkan Firavun’a gönderirkenbile, “Firavun’a gidiniz, çünkü o,azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin, belki o öğüt alır yahut korkup ürper!”(Taha/43,44) diye beyan buyruğundan:“insanların idaresini ele alan yöneticilerin;idaresi altındaki tebaasıyla nasıl davranmaları gerekeceğini anlamış olmalarılazımdır her halde!...
Tıpkı Şeyh Edebali hazretlerinin, damadıOsman Gazi’ye nasihat ettiği gibi: “Ey oğul, artık Beysin! Bundan sonra öfkebize, uysallık sana. Güceniklik bize gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmaksana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.Haksızlık bize, bağışlamak sana. Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önceçiçek açmaz. Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işinağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. ALLAH Yardımcın olsun.”
İştetüm idarecilerin örnek almaları gereken bir nasihat ve öğüt… Siyaset ile meşgulolan Müslümanların, Şeyh Edebali Hazretlerinin bu öğüdünü iyice bellemeleri vekulak vermeleri çok önemli bir husustur. Evet, idare olunan insanlarınarasında; her fikirden, her dinden, her ırktan, her mezhep ve meşrepten, herrenk ve mizaçtan insanların olması kaçınılmazdır… Onun için, idarecinin yükügerçekten ağır gücü kıla bağlıdır… Çok dikkatli ve hassas davranmadıklarıyerde, devletle birlikte birçok değeri de kaybetmeleri an meselesi olabilir.
Şimdi,ülkemizde yapılacak olan seçime sayılı günler kalmışken; seçilmek içinkollarını sıvamış olanların, makam ve mevki sevdasına tutulmadan, kendilerinerakip olan insanların kulluk haklarına, dil uzatmamaları, kırıcı ve ayrıştırıcıolmamaları, bir gün yüz yüze bakarız düşüncesiyle arada perde bırakmaları; heminsanlara örnek olmaları hem de insanların güvenlerini kaybetmemeleri açısındançok önemlidir! Velev ki talip oldukları şu idareci olma işinde seçilmezlersedahi, belki başka bir zaman muvaffak olurlar, işi zaman bırakmak ve kararlıolmaktan asla vaz geçmemek… Mesela insanların gönül dünyasını parayla pullasatın alacağının zannına kapılanlar kaybederler. Ama insanların gönüllerinisevgi, muhabbet ve adaletle kazanmak her zaman ve zeminde mümkündür…
Hz. Ali (k.v) Efendimizin: “Öyle dürüst vesamimi olunuz ki, öldüğünüz zaman; düşmanlarınız dahi sizin ölümünüze ağlasın.”Sözü, özellikle siyasetçi ve yönetici konumundaki insanlar için; kulaklarınaküpe, boyunlarında gerdanlık olarak taşınması gereken bir ahlak numunesidir! Evet,düşmanlarına karşı bile, adaleti elden bırakmayan insanlara ne kadar da hasretkaldı insanlar!?Hakikat şudur ki, ahlak, erdemlik, kemal, güven, örneklik veönderlik konusunda başarılı olmayı başaramayanlar; devlet yönetimine gelselerdahi, memlekette istibdat, zulüm, korku ve güvensizlik hiçbir zamanbitmeyecektir… Onun için, bu dünyanın bir de yarını vardır şuur ve bilinciniyitirmemişolan Siyasetçilerin; kırıcı ve yaralayıcı dil üslubundan kaçınmaları,hemdevletin bekası, hem de asayişin berkemal olması açısından çok ama çok önem arzetmektedir! Ama ve lakin, güzelim memleketimin seçim meydanlarında;anlattığımız ve hayal ettiğimiz güzel tabloları ne yazık ki göremiyoruz.
Politikacılarınseçim meydanlarında, birbirlerine etmedik hakaretler, söylemedikleri sözbırakmadıklarını görünce; üzülmemek elden değil. “Evet, şairin dediği gibi: “Hafife alma Müslüman kalmayı/ Düşünmesaraylarda mermer olmayı. Gönül kırmayı meslek edinmiş olanı bırak insandansaymayı/ Şayet istiyorsan hakka varmayı; bir an önce meslek edin gönül almayı.”(M.Çelik. Mutluluk tomurcukları. Sh:72) Selam ve dua ile.