DÜNYANIZI GENİŞLETİNİZ

Dünyayısırtından indirince daha hızlı koşarsın. Bakkuşlara. (MehmetDeveci; Yürüyelim Mi Biraz?) İnsanâleme sığmıyor. Dünya milyarlarca insanı içine almışken, insan bir dünya ileyetinmiyor, yetinemiyor. Hep daha fazlasını istiyor; hep daha fazla şeye sahipolmak, hep daha fazla harcamak, hep daha fazla tüketmek istiyor. Hep daha büyükolmak… Çoklukduygusu, çoğaltma çılgınlığı; insanı dünyadan siliyor, insanı tüketiyor, insanıyoruyor, dünyasını karartıyor insanın.Ama yine de vazgeçemiyor insan; daha güçlü, daha çok, daha fazla olmak içingirdiği yarışın içinde ölüyor insan. Peki,çoğaltma duygusu, çokluk duygusu çoğaltabiliyor mu insanı, insan girdabınagirdiği çoğaltma duygusu ile azalıyor mu çoğalıyor mu, büyüyor mu küçülüyor mu,oluyor mu ölüyor mu? Soru bizim dünya karşısındaki yaklaşımımızı, daha doğrususoruya vereceğimiz cevap dünya karşısındaki bizi ortaya koyacak. İnsandünyadaki çoğaltma duygusu ile azaltıyor insan yanını. Kendini tüketiyor,kendini küçültüyor kendini bitiriyor. Hepsinden öte, her gün biraz daha ölüyorçokluk duygusuyla. Oysa her insan bir âlem olmalıydı, her insan bir dünya.Nedir, her insan bir dünya değil artık, zira her insan bir dünyaya ait bugün.Dünyaya sahip olma güdüsü insanı dünyanın kölesi haline getiriyor. O yüzdendaralıyor yüreği, o yüzden sıkılıyor, o yüzden mutsuz, o yüzden huzursuzdurmodern insan. Yaşam o yüzden hayat sunmuyor insana. Hayat bulamıyor insanyaşamın içinde. Büyümeliinsan, dünyanın içinde büyütmeli kendini, yaşadıkları hayat sunmalı, çoğaltmalıinsanı. Nasıl her an bir şen üzere ise hayat, tıpkı onun gibi her an birdiriliş yaşamalı insan. Dünyasını genişletmeli, dünyayı çoğaltmalı, iyiliği,güzelliği, ahlakı, erdemi çoğaltmalı. Hayatıniçinde hayat bulmalı insan. Dünyayıdeğiştirecek olanlar, dünya karşısında değişmeyenlerdir. Dünyanınbaşkalaştıramadıkları ancak dünyayı sahih manada çoğaltacaklardır. Değilse,dünya karşısında sağa sola savrulanların “hayy”a dair, hayata bir duruşlarıolamayacaktır. Yabancılaşıyoruz;ruhumuza yabancılaşıyoruz, kendimize yabancılaşıyoruz, insana yabancılaşıyoruz,âleme yabancılaşıyoruz. Çünkü tüm bunlara karşı yaklaşımımızı sahihkılamıyoruz. Hikmetli bir bakışla bakamıyoruz meselelere. Böyle olduğu için dedünyamızı azaltıyoruz, hayatı azaltıyoruz, kendimizi azaltıyoruz. İçeriğiboşaltılmış bir dünya kalıyor ellerimizde. Yabancılaşıyoruz. Dirilişeihtiyacımız var, her alanda bir diriliş duygusu ile yeniden başlayabiliriz.Yeniden hayata dönebilmemiz hayata dair yaklaşımımızı gözden geçirmemize bağlı.Çoğaltma duygusunun dünyamızı daralttığı zamanlarda dünyamızı genişletmeninyollarını aramalıyız. Evet, sözü tam da bunoktada, yazımıza ilham olan Sezai Karakoç’un ifadeleri ile sonlandıralım. “Dünyanızıgenişletiniz... Beden yani fiziğimizle ilgili duygularımız bizi hep dar birdünyaya hapsetmek ister.Dünyalar içinde dünyalar, dünyalar dışında dünyalar,dünyalar ötesinde dünyalar vardır oysa. Bu dünyaların anahtarları ise ruhumuzdagizli. 'Ben bir gizli hazineydim bilinmek istedim insanı yarattım' diyen kutlusöz, insan ruhundan başlayarak mutlak âleme giden bu sonsuz dünyalara işaret ediyor...Ruhun dünyası sonsuzca geniştir. Yeter ki, insan o dünyalara varmasını bilsin...”