8 Mart Dünya Kadınlar Günü...
Bir sohbet meclisindesöz dönüp dolaştı ve kadın haklarına geldi. Zira 8 Mart Dünya Kadınlar günüdolayısıyla yapılacak etkinlikler konuşuluyordu. Kadına uygulanan şiddeti tabiki kimse tasvip etmiyordu. Lakin sorunun çözümüne yönelik çok çeşitli fikirlerkonuşulmaya başlanmıştı. Bazı arkadaşlar şiddeti uygulayanın asılmasıgerektiğini, bazıları iğdiş edilmesi gerektiği gibi fikirleri söylediler. Meclistenbir arkadaşımız da bütün sorumluluğun din adamlarında olduğunu, zira konununasla İslamiyet açısından ele alınmadığını, bu konuda hutbelerin okunmasıgerektiğini dolayısıyla da bu iş ile alakalı kurum ve kuruluşların bu konunun tekmüsebbibi olarak durduğunu söyleyince dayanamadım ve sordum:
“Anızyakma konusunda ne düşünüyorsunuz.”
Oradakiler bir an benim konuyudeğiştirmeye çalıştığımı sandılar. Hatta ufak yollu gülüşmelerden sonra, kadınaşiddet konusunda din adamlarının yetersizliğinden şikayet eden arkadaşım:
“Hocamanız ile bunun ne alakası var?” diye bir tepki gösterdi. Bunun üzerine
“Bakınnasıl bir alakası olduğunu size basit bir misal ile anlatayım. Her yıl mevsimigeldiğinde camilerde vaizlerin anız yakmanın zararlarını, günah yönünü anlatmalarınahepimiz şahit olmuşuzdur. Hutbelerde de en az bir veya iki defa hocaların ‘Buhaftaki hutbemizin konusu Anız yakmanın zararları hakkında olacaktır’ dediktensonra izahında anız yakma ile binlerce hatta milyonlarca canlının haşereninböceğin, tavşan, köstebek, yılan, kertenkele vb. hayvanatın diri diri yakılmaksuretiyle yok edildiğini ve toprağın kavrulduğunu anlattığını da duymuşuzdur.Ayrıca Televizyonlarda konu ile alakalı her kurumun kamu spotu, bilgilendirmeafişleri gibi faaliyetlerin içinde olduğunu görmüş ve duymuşuz. Buna rağmeninsanlar arpa buğday mercimek gibi hububatını tahsil ettikten sonra birazmasraf ile yakmadan toplayabildikleri saman ve sap malzemeyi ucuza getirmekiçin üstelik milyonlarca canlının, haşerenin, böceğin, tavşan, köstebek, yılan,kertenkele vb. hayvanatın diri diri yakılmak suretiyle yok edilmesinisağladığının bilinci içinde bu işlemi yapmaktadır. Anız yakan kişiler muhtemelencamide her yıl okunan “anız yakmanın sakıncaları” konulu hutbeyi dinlediktensonra yakma işlemini gerçekleştirirler. Aynı kişiler, kuraklık tehlikesi başgösterdiğinde ise yağmur için yaptıkları duada ise “ Allahım, biz kendimizdenziyade börtü böcek, hayvanlar için yağmur istiyoruz” diye dua etmekteolduklarını görüyoruz. Kendi menfaatleri neyi gerektiriyorsa öyle davranmaktangeri durmuyorlar. Daha açık bir dille söylemek gerekirse, anız yakarken börtüböceği düşünmez, yağmur yağması için ise utanmadan börtü böceğin arkasınasaklanır.
Kadın hakları ve kadınauygulanan şiddet konusunda da herkes pekâlâ bildiği halde amiyane bir tabir ileişine geldiği gibi hareket eder. En basit örneği ile kadınların miras hakkıkonusunda Kur’an-ı kerim’in hükümlerini ve İslami uygulamayı bilmeyen olmadığıhalde mütedeyyin insanların da belki de ekseriyetini oluşturduğu toplum kadınayönelik miras hakkını asla dile dahi getirmemektedir. Şu halde kadına yapılabilecek en büyükhaksızlık kadınların miras haklarını vermemektir.
Kadınlarayapılabilecek en büyük hakaret, kadınların miras haklar gibi en kutsal ve entabii haklarını dile dahi getirmeden onlara birer karanfil vererek günlerinikutlamak olacaktır. Bu davranış hangi vicdan ve hangi iman ile yapılacağı isehiç önemli değildir.
Ahzab Suresinin 72.Ayetinde Cenab-ı Allah “doğrusu o(insan), çok zâlim, çok câhildir.” Şeklindebuyurmasının nedenlerinden biri de insanın bu gibi konularda bile bile bencildavranmasıdır.” Dedim.
Mecliste oturanlarınönemli bir bölümü özellikle de “Anız” ve “Kadına miras” gibi konular geçincehiçbir tepki vermeden konuyu değiştirmeye çalışmaları azınlık konumda kalanbirkaç arkadaşın dikkatinden kaçmamıştı. Bunun üzerine gülüşmeler oldu ve konugeçiştirildi.
Sadece kendi hayatınıdüşünüp kendi çıkarları doğrultusunda hiçbir tereddüt göstermeden anız yakma,kadınlara miras hakkı vermeme gibi iğrenç faaliyetlerde her şeyi mübahgörenlerin bediüzzaman hazretlerinin şu tesbitine kulak vermeleri faydalarınaolacaktır.
"Bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir. Ancak Cenâb-ıHakkın ebedî ve sermedîolan Dârüsselâm menzilinedâvetlisi olan mahlûkatın içtimaları için bir hanve bir bekleme salonudur. Bu dünya menzilindegörünen leziz şeyler, lezzet ve zevk için değildir. Çünkü visallerininlezzeti, firaklarının eleminemukabil gelmez.”
Tüm kadınların günükutlu olsun.
Afiyette kalın
samburek@gmail.com