USANDIRAN TEKRAR
İnsansürekli değişim halindedir. Vücudun hücreleri, organları sürekli yenilenir, heran bir tazelenme programına tabidir. Bedensel olarak gerçekleşen bu değişimmanevi yapısında da uygulanmaktadır. Bunun için insan ömrü çocukluk, gençlik,olgunluk ve yaşlılık gibi devrelere ayrılmıştır. Yani insan aklen, ruhen vezihnen de değişim içindedir.
Bunedenle insan çocukken ayrı, gençken ayrı bir ruh taşır. Yaşlılıkta dahabaşkadır. Bir kimse çocuklukta masumdurama gençlikte cani olabilir. Bütün suçlular çocukken masumdurlar. Yaşlılarıngençlik hallerini sorun, bambaşka bir varlık olduklarını görürsünüz.
Kendisiasla değişmeyen ama değiştiren Yüce Yaratıcı, tüm mahlûkatına “değişimkanunu”nu uygulamaktadır. Kendisi değişmiyor ama her şeyi değiştiriyor. Zatenkendi değişen değiştiremez, değişmeyen değiştirir.
İnsansürekli değimle programlandığı için yeniliklere meyillidir, yenileri sever.Eskileri dahi yenilik formatıyla sever, eskide kalmak ya da eskiye gitmekistemez. Örneğin evininin duvarına eskiye ait heybe, koyun postu, çuvalasanlar, evin vitrinlerine eski eşyalar sergileyenler onların kullanıldıklarıeski dönemde yaşamak istemezler. Son model arabasına eskiyi hatırlatan mini birbakır kazan asarlar ama o kazanın kullanıldığı eski dönemde yaşamak istemezler.
İnsan,maddi ve manevi bir değişim içinde olduğundan dolayı yenilikçidir. Yenilikbeklentisine cevap vermeyen aynı durumun devamı usanç verir. Bu nedenle insan, tekrarlardanusanır, yeniliklerden lezzet alır. Daha önce okuduğu bir kitabı tekrar okumakistemez, bildiği bir hikâyeyi dinlemek kendisine zor gelir. Ancak ihtiyaçhissedilenlerin tekrarı usanç değil, lezzet verir. Her gün belli öğünlerdeyemeğin tekrarı, defalarca su içilmesi ihtiyaçtan doğan tekrarlar olduğu içinusanç vermez. Namazın da bir ihtiyaç olduğuna inanan müminler her gün beş defanamaz kılmaktan usanmaz, aksine ruhun gıdası ve hayat suyu olduğunu fark edereklezzet alırlar.
Usanç,soğumaya ve ilgisizliğe neden olur. Tekrarı gereken bir şeyin usanç vermemesiiçin, ona olan ihtiyacın da tekrar ettiğine kalbi inandırmak yahut yeni birkılıf giydirerek yenileştirmek lazımdır. Öğütlerin etkili olamamasında tekrarınönemli bir rolü vardır.
Eğitimdesürekli aynı nasihat yapılırsa, usandırıcı olur ve etkili olmaz. Hattaöğrenciler kendi aralarında alay ve taklit konusu yaparlar. Büyüklerinininanarak ve samimiyetle yaptığı nasihati öğrenciler taklit ederek mizah aracıdurumuna getirirler. Nasihati yapanlar bundan haberdar olunca da kırılıyorlarve “nesil çok bozulmuş, nasihat dinlemiyor” şeklinde veryansınediyorlar. Oysa öğütleri yenileştirmek ve usandırıcı tekrardan sakınmakgerekir. Öğüt verenler insanın bu psikolojik yönünü bilmek ve ona göre davranmakdurumundadırlar.
Hadis-iŞerif’in bildirdiğine göre, “Allah, bu ümmete her yüz yılın başındadinini yenileyecek bir müceddid gönderecektir." (Ebu Davud,Melahim, 1, Hadis no: 4291) “Yenileyici” anlamına gelen “Müceddid” yeni bir dingetirmez ama çeşitli nedenlerle toplum gündeminden düşmüş dini yenidengündeminde önemli sıraya getirmek için, değişen toplum şartlarına ve bilgidüzeyine göre yenilikler yapar. Aslıkorumak üzere, tebliğ şeklini yeniler, ihtiyaçları karşılayan yeni ictihadlarortaya koyar, yaşanabilirliğini gösterir. İslam’ı asrın anlamasını ve nedenlivazgeçilmez ihtiyaç olduğunu sağlar. Mehmed Akif’in:
“Doğrudandoğruya Kur'an'dan alıp ilhamı,
Asrınidrakine söyletmeliyiz İslam'ı“
Dizelerindebelirttiği tarzda bir yenilik gerçekleştirir.
Değişimsiztekrar usandırır, o da muhatabın ya itirazına ya da itiraz edemiyorsa oortamdan kaçmasına sebep olur. Usandırıldıkları halde ortamdan kaçamayan,İtiraz da edemeyenler, yapmacık ve sahte tavırlara girerler. Dinler gibi yaparama dinlemezler; etkilenmiş gibi yapar ama etkilenmezler.