ÖLÜMLÜ DÜNYADA ÖLÜM YOKMUŞ GİBİ YAŞAMAK?
“De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmaksize asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek azfaydalandırılırsınız.” (Ahzab/16) Öyleyse bu kaçış nereye? Ey insan! Ölümün gerçekliğini,ebedi bir hayatın var olduğunu unuttuğun takdirde, bu dünya da; ölüm yokmuşgibi yaşaman, senin ebedi felakettin ve ebedi hüsranın olacaktır haber varmıdır? Unutma ki Cennetin olduğu ebedi bir âlemde, Cehennem de vardır. Ona göreyaşamalısın
İnsan’ın, dünyaya gönderilişinin bir gayesi, bir maksadıvardır elbette. Dünyayı imar etmek dahi, ahiret hayatının saadeti içinolmalıdır… Gayesi dünya olanların, ahiret diye bir dertleri, bir sıkıntılarıyoktur. Özellikle yaşadığımız yirmi birinci yüz yılda, iletişim ve ulaşımaraçlarının hayatı kısalttıkları şu zaman dilimlerinde; nimetlerin çoğalmasınınhakkını vermek yerine, nimeti tepip yoldan çıkan toplumların akıbetine hepbirlikte şehadet etmekteyiz şu sıralar.
Evet, insanoğlu öyle bir süreçten geçiyor ki; dünyaya belbağlamasının vermiş olduğu rehavet, atalet, durgunluk, sefahat ve şehvet gibisaptırıcı etkenlerin cenderesinde can çekişmektedir adete!.Ölümlü olan şudünyada, hiç ölmeyecekmiş gibi hareket etmek; beraberinde bir sürü felaketigetirdiği malumdur. Zaten bir şey, maksadından ve gayesinden uzaklaştırıldığızaman; onun ardından da sorunlar ve problemler baş gösterir… Onun için, bize emanet olarak verilmiş olanömür sermayemizi; ALLAH ve Resulü ’nün emir ve yasakları doğrultusundadeğerlendirmemiz lazımdır. Yoksa, şeytanın telkin ve dürtüleriyle hareketedenlerin yaptıklarına imrenir ve gıpta edersek; ALLAH muhafaza ebedihayatımızdan oluruz ki, bu ebedi kaybımız olur. Maazallah!
Efendimiz (s.a.v): ölüm hakkında ümmetini şöyleuyarmaktadır: “Cabir bin. Abdüllah (r.a), Resulullah (s.a.v)’ın şöylebuyurduğunu bildiriyor: “Âdemoğlu yaratılış gayesinden gafildir. Yüce ALLAH onuyaratmak istediği zaman, Meleğe <<rızkını yaz, kaderini yaz, ecelini yaz,mutlu veya bedbaht olduğunu yaz>> der. Sonra o melek gider. Yüce ALLAHonu buluğ çağına kadar koruyacak bir melek gönderir. Sonra o melek gider.İyiliklerini ve kötülüklerini yazacak iki melek tayin eder. Ölüm anı gelince oiki melek gider, canını almak için ölüm meleği gelir. Kabrine girince ruhunucesedine iade eder. Kabir melekleri gelir onu imtihan ederler sonra giderler.Kıyamet koptuğunda, iyilik ve kötülük melekleri inerler. Boynuna bağlanmış birkitap (amel defteri) bırakırlar. Sonra onunla biri Saik, diğeri Şehid adındaiki melek bulunur. Sonra Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Önünüzde büyük birmesele (ölüm) vardır; onu geri püskürtmeye gücünüz yetmez. Yüce ALLAH’TANyardım dileyiniz.”(Suyuti/İbn-i ebi Dünya. Hadislerle Ölüm)
Evet, en büyük meselenin Ölüm olduğunu beyan buyuruyorEfendimiz (s.a.v) Peki, ölümlü bir dünyada, hiç ölüm yokmuş gibi yaşamak; buncailahi nimet ve ikramlarına karşın, Müslümanım diyen kimselere yakışır mı?Yakışmaz. Akıllı; ölümden sonrası için çalışan ve dünyadaki tüm meşruolanakları yerli yerince kullanan kimsedir… Her gece başımızı uyku için yastığakoyup uyuduğumuzda, her uykunun aslında bir ölüm olduğundan haberimiz var mıdıracaba?
Evet, her uyku bir ölümdür! Her sabah uykudan uyandığımızda,yepyeni bir dirilişe uyandığımıza dair, yüce Mevla’mıza şükür etmemiz lazımdır.Hakikat bu iken, modern dünyada, modern insanların beşeri ideolojileri kulluksınavımızın önünetakoz gibi koydukları ve milyonlarca esfel barikatın olduğu şuzor zamanlarda, meşru çerçeve ve zeminlerde yaşamaktan başka çıkış kapımızınolmadığını bilmeliyiz!.. Ölüm deyip geçmemek gerek. Ölüm ki, kişiyidostlarından, ahbab ve yarenlerinden ayırır. Firaktır ölüm, ayrılıktır vefenadan bekaya irtihaldir. Hesap ve kitabın önüne çıkacağı çetin bir maratonunadıdır ölüm!
Ölüm, öyle birilerinin zannettikleri gibi, sadece dünyanınelem ve kederlerinden kurtuluş değildir. Aslında o, çok daha mühim olaylarlakarşılaşılacağı gündür. Ölümlü olduğuna inandığımız şu kısa hayata; milyonlarca“Tul-i emeli” sığdırmaya çalışmamızın temelinde; ölümsüzlük isteği ve ölümdengafil yaşamanın olduğundan haberimiz var mı? Kadı Ebu Yusuf der ki:“Akranlarımın ölümü beni yıktığı gibi hiçbir şey yıkmadı.” Ne kadar manidar, nekadar da düşündürmektedir insanı bu kelam!
“Hayat kısa olduğu halde kendini emniyette zannetmene hayretediyorum diyor şair!... Bir başkası: “Sen ne zamana kadar bu aldatıcı hayatınmetaıyla aldanırsan aldan ecel şerbetini içeceksin. “ Her an ölüm ve ötesi birhayatın, sorumluluk bilinciyle yaşamamız temennisiyle.