HAKTAN FAZLASI HAKSIZLIKTIR

YüceAllah, her şeyi hak ile yaratmış, Esma-i Hüsna’sında isimlerinden birini de“Hak” olarak edinmiş ve insandan da hakkın gerçekleştirilmesini istemiştir.Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmuştur: “Biz, gökleri, yeri ve her ikisiarasında bulunanları ancak hak ile yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir.Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et.” (Hicr, 85) Ayetteifadesi bulunan her şeyin hak ile yaratılması, kâinatta akılları hayretedüşüren bir ölçü ve dengenin kurulduğuna, yaratılan her şeyin tümihtiyaçlarının gerektiği şekilde tasarlanıp deruhte edildiğine, en küçük birgereksizliğe ve dengeyi bozacak en küçük bir şeye yer verilmediğine işaretetmektedir. Nitekim “Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. Ölçüde taşkınlık edipdengeyi bozmayın. Tartıyı adaletle yapın; terazidebir şey eksiltmeyin.”(Rahman, 7-9)ayetleriyle yaratılışta konulan bu ölçü ve dengeye dikkat çekerek, insanlardanbunu bozmamalarını istemektedir. Buölçü ve tartı ifadesinden sadece bakkal terazisini, ya da tahıl ve kumaşölçümünü anlamamak gerekir. Hayatın her alanında, ilgili olabileceğimiz herkonuda ölçü ve dengeye titizlikle riayet etmek lazımdır. Yeme-içme ve giyamp-img width='1.33' height='1' layout='responsive'ibi insanın kişisel ihtiyaçlarından tutun, doğa denilen hava, su, bitki vehayvanları ilgilendiren konulara kadar her yaklaşımda, konulmuş fıtri ölçüyeuygun davranmak insana yüklenmiş bir görevdir. Kâinat, insanın hizmetineverildiği için insan, kâinattan sorumlu kılınmıştır. Her şeyi yerli yerindekullanmak durumundadır. Kendi haklarını ihmal etmemesi gerektiği gibi, diğerinsanlara, hatta diğer varlıklara da haksızlık etmekten kaçınmalıdır. Peygamber(ASV), “Zulmetmeyin, zulme de uğramayın” buyurmuştur. Diğeryandan, her şeyin hak ile yaratılmış olması, bizzat yaratıcı tarafındankâinattaki her varlığa, konumuna ve ihtiyacına göre haklar tanındığı anlamındadır.Bu hakların çiğnenmesine “zulüm” denir. Hak sahibine hakkından eksik vermekzulüm olduğu gibi, hakkından fazlasını vermek de zulümdür. Çünkü fazla verilenkısım mutlaka başkalarının hakkından kısılmıştır. Ayrıca ihtiyaçtan fazlası,amacına aykırı olarak tahribata sebep olur ki bu da iyilik değil, kötülüktür. Susuzluktankuruma tehlikesine maruz kalmış ekinlere ihtiyaçtan fazla su vermek, kurumayıönlemez. Su ile hayat bulayım derken su ile can verirler. İnsanözgür kılınmıştır ama canlı-cansız hiç bir yaratığa karşı istediği gibidavranmak şeklinde kendisine sınırsız bir özgürlük tanınmamıştır. Bu nedenleherkesin özgürlüğü başkasının hakkına girmemekle kısıtlanmıştır. Hak,gerektiği kadarla sınırlıdır; ihtiyaç ölçüsündedir. Bu ihtiyaç sınırını aşmakisraftır, israf dahi bir zulümdür. Kullarına nimetleri hesapsız vermek Allah’ınişidir. Kulların birbirlerine karşı gerektiği miktarı aşarak hesapsız iyiliktebulunmaya hakları yoktur. Kur’an-ı Kerim bu konuda da şu uyarıyı yapmaktadır: “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver,fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytanise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.”(İsra, 26-27) Ayet, haktan fazlasını verenlerin “şeytanların kardeşleri”olduğunu bildirmekle, şeytan gibi çıkar düşkünü kimseler tarafından etrafınınsarılacağına işaret etmektedir. Çünkü ideali yalnızca çıkarı olan kimseler,hayır niyetiyle iyilik dağıtan kimsenin etrafında çöreklenir ve onu sömürmeyebaşlarlar. Yani bu tür sömürücüler şeytanlara benzetilmiştir. Şeytanınnankörlüğüne dikkat çekilmesi, savurganlık yapılarak kendisine hakkından fazlaverilen çıkarcı kimsenin de nankörlük edeceğine işarettir. Demek, haktanfazlasını vermek, nankörlükle karşılık bulur. “Fazla mal göz çıkarmaz”derler, oysa fazla mal göz çıkarabilir. Aynı surenin 29. Ayeti de bu konuda dikkat çekicidir: “Eli sıkıolma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.” İyilikveya hak vermedeki ölçü ve dengeyi gözetmeyenlerin iyilik ettikleri kimselerdenövgü değil, kınama görecekleri; sonunda çaresizlik içine düşeceklerivurgulanmıştır. Bu ayetlerden ilham alan Hz. Ali de “İyilikettiğin kişinin şerrinden sakın!” şeklindeki veciz sözüyle uyarıdabulunmuştur. Elbette ki en büyük iyilik, haklıyahakkını vermektir, haktan fazlası ise, kötülüktür ve başkasının hakkındankısıldığı için de haksızlık ve zülümdür. İyiliğin kriterlerinden birinin de“ihtiyaç miktarında olması, ihtiyaçtan fazla olmaması, iyilik edilen kimseninde bu iyiliğin farkında olması ve kıymetini bilmesi gerekmektedir. Yoksayapılan iyilik ya boşa gider ya da kötülük olarak geri döner. Çünkü hak,ölçülüdür, ölçüsüzlük haksızlıktır. İyiliksever her insanın mutlaka aşırıya kaçan iyiliklerinden ötürünankörlük ve kınanma gördüğü bir hikâyesi, başına gelen olumsuz bir hatırasıvardır.