İZMLER VE İNSANLAR

İzmler idrakimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşelerinden geliyor. Hepsi Avrupalı. (Cemil Meriç) Bir toplum düşünün, kendi putunu kendi yapar ve kendi tapar. Bu öyle veya böyle bir tapma şekli değil tabi; tam bir ilkellik hâl-i yâni! Sanayii devrimiymiş, medeni muasır seviyesine çıkmakmış, çağ atlatmakmış; her biri toplumları uyutmak ve peşlerinde koşuşturmanın birer tiyatronun senaryolarıdır... İdeologlar, oryantalistler, feministler, liberalistler; komünistler, kapitalistler, sosyalistler, kamalistler, modernistler ve daha yüzlerce belki binlerce ideoloji ve izmi kendi tezgâhlarında adeta üretip ve toplumlara işte kurtuluş (!) Yolları bunlardır deyip uyutan her ideolog, modern birer Şamanist ve çağdaş birer sihirbazıdırlar. İnsanlar, izmler ve ideolojiler uğrunda birbirleriyle kıran kırana, mücadele ederlerken; işin mucitleri ise, dünyayı bir taraftan savaşlarla kan gölüne çevirirken, diğer taraftan ise onların yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürüp semirmektedirler!... Mesela Demokratlar ve icatları Demokrasi, kimin kafasında kimin fesi beli değildir? Hak hukuk ses getire, şu asırlık kandırmaca masalı bir an önce kim bitire. Kimine göre idare şeklinin en ideali (!), kimine göre kötünün iyisi, kimine göre de modern çağın olmazsa olmazı!... Herkesin ideoloğu ve ideolojisi, kendine göre tek hakikat (!)... Son bir asırdan bu yana, İslam coğrafyasında hilafetin ilga edilmesinden sonra; Demokrasiye geçiş yapan halkı Müslüman olan ülkelerin hiçbirinin tam olarak bağımsız olduğunu hangi akıl sahibi iddia edebilir ki? Hemen hemen hepsi, dışa bağımlı birer uydu. Yok, ortaklıkmış, yok müttefiklikmiş, falan filân... Ne demişti atalarımız: itten post, gâvurdan dost olmaz diye. İsterseniz şöyle bir analiz yapın, hiçbirinin ne tam bağımsız, ne de istedikleri her şeyi yapabilme salahiyetine haiz olmadıklarını göreceksiniz... Peki, neden? Nedeni şu: özellikle İslam âlemi olarak Müslümanlar, kendi medeniyetlerine, ilim ve bilim hazinelerine, ilim ve bilim adamlarına, kitaplarına ve Peygamberlerinin sırret ve sünnetine sırt çevirdiklerinden dolayı; hem ilerleme kaydeden modern çağın teknolojinin, hem de fen ve bilimdeki terakkinin gerisinde kaldılar. Üretme yerine tüketmeye alıştılar/alıştırıldılar... Önce fişlediler, sonra da şişlediler!... Ve en-nihayet, kendi hesapları doğrultusunda meta gibi işlediler (!) Çok komik geliyor değil mi? Son yüz yıldan bu yana, İslam âleminin içinde bulunduğu hale bakın. Her biri, bir izmin veya ideolojinin müdavimi veya kurbanı desek daha mantıklı. Hal söz konusu mecrada akıp giderken, artık insan/toplum bağlamında çoğunluk âdeta morfin atağına tutulup bayıldı! Sonra da, Sapık ideologların hurafe dolu fikirlerine kandılar, akademik ortamlara girince, her şeye madde gözlüğüyle bakınca, tabi maneviyatı unutup maddenin esiri olmaya mahkûm hale geldiler. Uyandılar mı hâlâ? Çoğu kış uykusundalar! Bazı şeyleri iyi ezberlemişlerdi/ ezberletmişlerdi aslında. Neydi? Düzen değişmeli nakaratları günlük ödevleri olunca, kimlerdi sırtlarına binen ve inen? Kimlerdi onları sömürüp, kendilerini zengin eden, kimlerdi onları aç bırakıp kendileri semiren? Veya kimlerdi, onların inanç ve düşünce hürriyetlerine kota uygulayıp, yalnızca kendi fikir ve düşünlerini savunmak için, papağan gibi ötüren? Bunu hiç mi hiç düşünmez oldular. Ah bahtı kara, coğrafyam; neler geldi başına neler? On dokuzuncu asırda, İslam coğrafyasında başlayan batılılaşma hastalığıyla birlikte; Müslümanlar Ümmet ruhunu kaybedip, farklı farklı ideolojilerin ardına düştüler. Bu kadim coğrafyada ekilen ırkçılık ve benzeri batıl fikirler; zamanla filizlenip dal budak vermeye başlayınca, yeni yetişen Z kuşağı bilmem ne kuşağı; tam anlamıyla geçmişine yabancılaştı. Sözün hulasası, izmler ve ideolojiler; insanlığa giydirilmiş birer felaket elbisesidir. Bu elbiseyi giyen fert ve toplumların iki yakası bir araya gelmediği gibi; huzur ve sükûnetin yüzünü de görmediler. İnsan idrakine enjekte edilen izmler, inanç başta olmak üzere; insanın fıtratıyla savaşmasına sebep olan felaket saçan bir virüstür. Müslümanlar olarak, Müslüman isminin dışında herhangi bir isim kabul etmemekle yükümlüyüz. Hiçbir ideoloji ve izm'i de kabul etmiyoruz. Çünkü İslam dışı tüm fikir ve düşünce akımları, insanları sırat-ı müstakimden saptırma amacı gütmektedir. Kalın sağlıcakla efendim.