RAMAZAN-I ŞERİF
Kur’an’ınnüzulüne ev sahipliği yaptığı için hadis-i şeriflerde “Kur’an ayı” olaraknitelenen Ramazan ayına inşallah bu akşam gireceğiz. Yaklaştıkça insanlarıniçine bir tedirginlik, bir hüzün düşürmekle beraber dillerde “rahmet, bereket,sevinç gibi kavramlarla tanıtılmaktadır. Bazı istisnaları hariç olmak üzereinsanların geneli Ramazana karşı ikiyüzlüdür. Söylemler Ramazana karşı bir neviyağcılık yapılırcasına sevgi doludur ama içlerde “eyvah, bu uzun yaz günleriçok zor olacak nasıl tutacağız?” düşüncesi hâkim olmaktadır.
Elbette ki yazRamazanları zordur, sıkıntılıdır. Ama asıl güzel olan tarafı bu zorluklaraAllah’ın emriyle katlanmaktır. Çünkü Allah’ın emrini yerine getirmek güzeldir,insana mutluluk verir. Mesela çok sevdiğiniz bir büyüğünüzün takdirini kazanmaümidi, yerine getirilen emirlerin zorluk ve sıkıntılarının fazlalığı oranındaartar. O halde emirlerin yerine getirilmesi, gözüne girmek ve takdir kazanmakamaçlıdır. Allah’ın takdirini kazanmak ise İslami literatürde “rızasınıkazanmak” şeklinde ifade edilir.
Ramazan, buaçıdan insana güzel duygular kazandırmaktadır. Irkları, renkleri, düşüncelerifarklı olsa da tüm İslam âlemi birlik olur; aynı zatın emriyle belli saatler süresinceaç ve susuz kalır; her imsak vaktinde Allah’ın “yemeyi, içmeyi bırak!” emriniduyar gibi oruca başlar; akşam iftar vaktinde de “yeme-içmeye başla!” emriylebeklemeden orucu açar. Allah’ı görürcesine ve her an onunla birlikte olduğunuhissederek bir ay süreyle bu yaşantının tekrar etmesi, büyük manevi lezzetlerveren duyguların kazanılmasını sağlıyor.
İnsanın Rabbindenbaşkası, ona aç ve susuz kalmayı emredemez. Allah’tan başka hiçbir güç insanıaç ve susuz kalma emrine itaat ettiremez. Allah’ı görmedikleri halde gabya imaneden müminler, hiçbir baskı olmaksızın kendi isteğiyle Allah’ın emrine itaatediyor. Bütün bunlar, insana cennet tadında duygular kazandırır.
Allah, Ramazana büyük bir değer vermiştir. Bu nedenlePeygamberimiz (ASV) Ramazan yaklaşırken heyecan içinde hazırlıklar yapmış,Recep ve Şaban aylarını bu açıdan değerlendirmiş ve “Ya Rab, bizi Ramazan’akavuştur!” diye dua etmiştir. Ramazana güçlü ve istekli bir şekildebaşlamak ve diğer oruçlardan farkını hissetmek için, bir rivayete göre Şabanayının yarısından itibaren, diğer bir rivayete göre de Ramazandan önce nafileoruç tutmayı yasaklamıştır. Ancak belli günlerde oruç tutmayı adet edinmişkimselerin o günlerde oruç tutabileceğine dair izin vermiştir. Ebu Hüreyre’dengelen rivayette "Şâbanın ikinci yarısında oruç tutmayınız." buyurmuştur.(Tirmizi, Savm,37.) İbn-i Abbas’ın rivayetinde de: “Ramazandan önce oruçtutmayınız. Hilal’in görülmesiyle Ramazan orucunu tutun ve hilalin görülmesiyleiftar edin (bayram yapın) ancak bulut görmeye engel olursa otuz günetamamlayın” (Tirmizi, Savm,5.) buyurmuştur.
Ramazan’da her günün orucunu dikkatle yaşamak, oruca başlama veakşam iftar etmedeki ilahi emrin farkında olmak için sahura kalkmak, sahuruimsaka kadar geciktirmek ve iftara acele etmek emredilmiştir. Peygamber (ASV)bununla ilgili olarak:“Nübüvvetamellerinden biri de iftarın ta'cili (acele edilmesi), sahurun da te'hiredilmesidir.”Buyurmuştur. (Muvatta’, Kasru’s-Salât,16.)
“Fecirde beyaziplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin için. Sonra da orucu geceoluncaya kadar tamamlayın.” (Bakara, 187) ayeti sahura kalkmak vesahuru imsak vaktine kadar geciktirmek gerektiğine işaret etmektedir.
Değerli birmisafiri otogarda karşılamak ve oradan uğurlamak ne kadar güzel, söz konusu bumisafirin geliş ve gidişinde uykuda olmak ne derce çirkin bir davranış ise;orucun başlangıcında ya da bitişinde uykuda olmak da böyledir. Oruca Allah’ınemriyle başladığını ve iftarda da Onun emriyle orucu açtığını hissetmekhikmetiyle sahuru geciktirmek, iftarda da acele etmek gerekir. Sahurun asılamacı da budur. Yoksa bazılarının zannettiği gibi, ertesi gün fazla acıkmamakiçin tıka basa yemek değildir. İftara acele etmek de “Buyurunuz!” ilahiemrine itaat içindir; çok acıktık da bir an önce yemeğe kavuşalım diyedeğildir.
Bütünokuyucularımın Ramazan-ı Şerif’ini tebrik eder, hayırlar getirmesini dilerim.