BEŞ VAKİT ZAMAN

“Nedirzaman, nedir? / Bir su mu, kuş mu? / Nedir zaman, nedir? / İniş mi yokuş mu?” NecipFazıl zamanın ardına düşmüş idi. Zamanı anlamlandırma biçimiz bizim hayatabakışımızı oluşturacaktır. Modern hayat zaman anlayışımızı alt üst etmiştir.Zaman bize ait değildir artık. Bize ait olmayan zamanda yaşadıklarımızla hayatbulamıyoruz. Hayatı yaşayamıyoruz. Bize ait olmayan zamanın çarkların arasındabir hengâmedir yaşadığımız. AhmetHaşim “Müslüman Saati” yazılarında beş vakte ayarlı bir zaman anlayışına, bizimolan, bizden olan, bizi biz kılacak, bizi kendimize getirecek zamananlayışımıza çağırıyordu. “Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içindekaybolmuş kimseleriz.” Bu kaybolmuşluk duygusundankurtulabilmek için, bu şaşırmışlık halinden, bu garabet durumdankurtulabilmemiz için bizim olan bir zaman anlayışına ihtiyacımız var. Dönüyorzaman, geçiyor hayat. Ellerimizden kayıyor, bir kuş gibi uçuveriyor, su gibi akıyor zaman ve biz hiçbir şeyyapamıyoruz. Günümüzün anlamı yoksa anımızı yaşanılır kılamıyorsakbereketlendiremiyorsak hayatı zaman anlayışımızdaki sakatlıktandır. “Ey insan,vaden dolmuş; fakat sen yalvarıp yakarıp Allah’tan bir gün daha verilmesiniistemişsin ve sana o gün verilmiş. İşte şimdi o günün içindesin, o gün neyapacaksan, her gün onu yap! İmam Gazalinin nasihati ile hayata yaklaşmakolmalıdır tavrımız, bu bilinçle sahih kıldığımız yaklaşımla zamanıanlamlandırabiliriz ancak. Budur; bize vakti hayy’at kılacak olan bakış! Nedir,zaman ve kaç vakittir? Sizin zaman anlayışınız kaç vakit? Güne nasılbaşlıyorsunuz, öğle, ikindi, akşam; neredesiniz, nasılsınız, hangi halüzeresiniz, gece ne ifade ediyor sizin için... Bu soruları sorabiliyorsanızeğer; zamana dair bir meselenizin olduğunu ifade edebiliriz. Sözün başındadedik ya; modern zamanlar birçok şeyi olduğu gibi zaman anlayışımızı da alt üstetmiştir. Zaman beş vakit değil artık.Gece geç yatan insanın sabahı yok, öğlen, ikindi koca bir telaş. Akşam sükûnetsunmuyor artık, salt yorgunluk. Oysa bizim zaman anlayışımız beş vakittir. Her vakit ayrı bir mesuliyettir, her vakitbaşka bir bilinç. Sabahyeniden diriliştir; bizi uykunun ölüm halinden uyandıran Rabbe hamd makamıdırsabah. Öğlen vaktin tecelliyat halidir, rahatlıktır, olgunluktur, daha birzindeliktir öğle. Zahir olmuş, zuhuretmiş zamandır o yüzden “zühri ahir” denmiştir öğleye. İkindi; Vel Asr; vakti asrdır ikindi. Dünyadave ahirette; zarardan ve hüsrandan kurtaracak olan ticaretle daha bir yüz yüzeolur ikindide insan. Akşam daha bir başkadır, zaman kayıp gidiyordurellerimizden, dardır akşam. Zaman daha kısadır. O yüzden acele etmelidir insan, eve dönmelidir, sükûnet içinde dışarınınkirlerinden sakınabilmek için eve ulaşmalıdır. Ve nihayet yatsıdır ve gece. Yeni bir dünyanın kapılarını bizearalayacak olan, gecedir. Dinlenmedir gece. Kendinle, dünyayla, insanlahesaplaşma zamanıdır. Yeni bir güne uyanabilmek için, sabaha ulaşabilmek için,karanlıklardan aydınlığa kavuşabilmek için; geceyi onararakkendini onaracaktırinsan. Gün ve güneş; uykudan uyanıklığa yol bulanların olacaktır. Sabah veaydınlık; gecenin zifiri karanlıklarını yırtarak sabaha yürüyenlerin olacaktır.Gün ve güneş onların üzerine doğacaktır... Bakgeçiyor zaman, bak kayıyor ellerimizden her an, günler aramızda dolaşıpduruyor, her an biraz dahakayboluyoruz, her an biraz dahadağılıyoruz. Gecemiz gece değil, sabahımız sabah, ikindimiz ikindi değil artık.Yitiriyoruz vakti, tüketiyoruz zamanı. Zamanın çarkları bizi öğütüyor… Beş vakitnamazdaolmazsa vaktin neresinde olduğumuzu bize düşündürecek bir şey yok. İyiki beşvakitnamaz var, iyi ki zaman beş vakit...