DUYARLILIK/GÜVEN/UMUT/ADALET = HAYAT
“"Fatih’te yoksulluk yüzünden intihar eden dört kardeşin içine düştüğünden daha ağır bir yalnızlık düşünülebilir mi? Rezidans yalıtımı, beton sağırlığı, soğuk bürokrasi ve kibirli öğütler... Gururlu yoksunlar için insanlık, komşuluk, akrabalık nasıl da boş kelimelere dönüşebiliyor!"/Cihan Aktaş
Yanlış uygulamalarda ısrar ederek ve üretime, gereken sağlıklı yaklaşımı göstermeyerek, işsizliğin büyümesine izin veriyoruz. “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), temmuz 2019'a ilişkin iş gücü istatistiklerini açıkladı. TÜİK'in açıkladığı verilere göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 65 bin kişi artarak 4 milyon 596 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 3,1 puanlık artış ile yüzde 13,9 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 3,6 puanlık artış ile yüzde 16,5 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş arasını kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 7,2 puanlık artış ile yüzde 27,1 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 3,2 puanlık artış ile yüzde 14,2 olarak gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 748 bin kişi azalarak 28 milyon 517 bin kişi, istihdam oranı ise 1,8 puanlık azalış ile yüzde 46,4 oldu. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 130 bin, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 618 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin yüzde 19,8'i tarım, yüzde 19,6'sı sanayi, yüzde 5,5'i inşaat, yüzde 55,1'i ise hizmet sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,1 puan, sanayi sektörünün payı 0,1 puan, hizmet sektörünün payı 1,2 puan artarken inşaat sektörünün payı 1,4 puan azaldı. İşgücü 2019 yılı Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 317 bin kişi artarak 33 milyon 113 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 53,8 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,6 puanlık azalış ile yüzde 73,2, kadınlarda ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 34,9 olarak gerçekleşti. Temmuz 2019 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,7 puan artarak yüzde 36 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 puan artarak yüzde 23,2 oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 2 bin kişi artarak 27 milyon 993 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puan azalarak yüzde 45,5 oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 129 bin kişi artarak 4 milyon 677 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,3 puan artarak yüzde 14,3 oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı 0,1 puan artarak yüzde 53,1 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 67 bin kişi artarken, sanayi sektöründe 16 bin, inşaat sektöründe 34 bin, hizmet sektöründe 15 bin kişi azaldı.” https://www.aksam.com.tr
Son iki yıldır ekonomideki daralma ile birlikte, rakamların iyiye gitmemesi herkesin malumu. Artık kağıt üzerinde enflasyon rakamlarını belirlemek durumu kurtarmamaktadır. Halkın büyük bir kesimi ciddi bir sıkıntı içine girmiş ve durum giderek kötüleşmektedir. İliklere kadar işleyen bir işsizlik, yoksulluk ve açlık sorunu ile karşı karşıyayız. Yukarıdaki, resmi kurumun açıkladığı rakamlar endişe verici durumu ortaya koymaktadır. İşsizlik fonunda toplanan paraların gerekli verimlilikte/yerlere kullanılmadığına yönelik gündemlerin konuşulabildiği durumda bile olunsa; işsizlik konusunda ısrarla çözüm arayışından vazgeçmemeli. Açlık ve yoksulluk rakamları da kötüye gidiyor.
“Memur-Sen tarafından her ay düzenli olarak yapılan “açlık-yoksulluk” araştırmasına göre, Türkiye’deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 413 TL, yoksulluk sınırı ise 6 bin 731,97 TL olarak belirlendi.” http://www.memursen.org.tr İşsizlik, sadece ülkemizde yaşanan bir sorun olmamakla birlikte, sosyal devlet anlayış ve uygulamalarının yetersiz olması, açlık ve yoksulluk sınırının artması ve işsizlik rakamlarında genç işsizliğinin artarak yükselmesi durumun vahametini arttırmıştır. Özellikle üniversite mezunu ve vasıflı gençlerin, -daha üniversiteye girerken bile istihdam edilmek noktasında umutsuz olması- mezun olduktan sonra, çoğunun uzun dönem işsiz kalması ciddi bir sorundur ve devlet; herkesi işe almak zorunda olmamakla birlikte; iş alanları açmak, vatandaşlarına iş bulmak, onların ihtiyaçlarını gidermek ve bu yönde politikalar uygulamak zorundadır.
Elbette ülkenin genel anlamda ekonomik ortamı iyi olduğunda, insanların özel sektöre veya farklı alternatiflere yönelmesi de artmakta ancak özel sektörün de işçi çıkardığı kötü bir ekonomik tablonun yaşandığı dönemlerde, devletten başka başvurulacak kapı bulunamıyor. Böyle durumlarda, devletin; iş arayan gençlerin elinden tutması ve onlara destek vermesi, sosyal devlet anlayışının bir gereği ve vatandaşların temel hakkıdır. Elbette bütün kesimler istihdam konusunda elinden geleni yapmalı ve alternatifler çoğaltarak kötü tabloyu gidermeye gayret etmelidir. Çoğu kez vatandaş da, kendi göbeğini kendisi kesmek zorunda kalmaktadır. Ancak genel tablo bazen buna da imkan tanımamaktadır.” https://www.gazeteipekyol.com/issizlige-gecit-verme-makale,13340.html
SİSTEMSEL/EKONOMİK KAYNAKLI İNTİHARLAR ARTTI
Hatay'da A.Y. isimli bir vatandaş, valilik önünde "Çocuklarım aç" diyerek kendini yakmıştı birkaç gün önce.
Konya’da iki çocuk babası olduğu belirtilen TIR şoförü Mevlüt Çankaya Konya Kamyon Garajı’nda intihar etti, TIR şoförünün maddi sıkıntılar nedeniyle intihar ettiği söyleniyor.
Cizre’ de Nezir Kılıç isimli vatandaş, Cizre Kaymakamlığı binasının penceresine çıkarak intihar etmişti.
Hemen her kesimden intihar edenlere rastlanmakta. Üniversite öğrencisinden işçisine; işsizinden borçlusuna; kadınından aile babasına. Ya çocuğuna harçlık verememiş, eve ekmek götürememiş ya borçlarını/ödeyememiş…
En son -umarım son olur- Ankara’da yaşayan ve 15 yıldır matematik öğretmenliği yapan İnan Avşar intihar etti. Yüklediği bir videoda anlatıyor durumunu. Keşke videoda değil de; bir dostuna ya da devletin bir sosyal destek birimine/kurumuna ya da güvendiği birine anlatma durumu olsaydı; belki de sorunu halledilir, intihar etmezdi.
Güven ve umut. Kaybolan değerlerimiz.
Diyanet; keşke, zaten faiz bataklığına düşüp her gün intihar eden insanlarımıza faizle ilgili fetvalar vermek yerine; onların sıkıntılarını gidermeye yönelik söylemlere/birimlere/kurumlara ihtiyaç olduğu yönünde bir duyarlılığa sahip olduğunu gösteren pratikler sergileseydi. Kapitalizmin acımasızlığına yönelik alınabilecek tedbirlere yönelik çalışmalar yapsaydı.
Evet. İnan Avşar Hoca Videoda; eğitim sistemini eleştiriyor ve insanların, sistemin, insan ilişkilerinden, güvensizlikten, ekonomik sömürüden şikayet ediyor. Şöyle diyor:
“"İnsan ister istemez güvenmek istiyor. İnsan insana güvenmedikten sonra bu dünyada yaşamanın ne anlamı var ki?"
"İnsan ister istemez güvenmek istiyor. İnsan insana güvenmedikten sonra bu dünyada yaşamanın ne anlamı var ki?"
“On beş yıllık eğitimciyim, bu işe severek girdim. Babam da eğitimciydi. Çocuklardan çok şey öğrendim. Ama şunu fark ettim ki, okul tamamen ticari bir hapishane. Çocukların şu an oralarda beyni yıkanıyor. Saçma sapan bir sisteme adapte etmeye çalışıyorlar çocuklarınızı. Artık çocukların yüzüne bakamıyorum. Yüzlerine bakamıyorum. Saçma sapan bir sisteme hazırlıyorum çocukları."”
Ne Yapılacaksa Bir An Önce Yapılsın
Elbette ekonomide küresel bir daralma var ancak sorun sadece bu değil. Üretime yönelik bir ekonomiye dönük planımız yok ve gelir dağılımında sistemsel sorunları umursayan da yok. Sistem insanlara gelecek vadedemiyor. Kurumlara güven zayıflıyor.
Ne yapılacaksa yapılmalı ve bu durumun sürdürülebilir olmadığı; kağıt üzerindeki hesaplarla vatandaşın ekonomik sıkıntılarının giderilemediği görülmelidir.
“İşsizlik ve pahalılık tak etti cana. Toplum kaosa girmeden ciddi ekonomik tedbirler alınmalı, köklü değişiklikler yapılmalıdır. Bütün kesimler, ekonomik gidişattan ciddi şekilde etkilenmeye devam ediyor. Özellikle genç işsizlik başta olmak üzere, istihdama yönelik tedbirler alınmalı. Üretime ciddi manada destek olmalı, borçlanma ve rant ekonomisine son verilmeli. Üniversite mezunu gençlerimiz başta olmak üzere iş verilmeli; iş verilene kadar destek verilmelidir. Yerel yönetimler de ekonomiye el atmalı...” https://www.gazeteipekyol.com/gencler-issiz-ve-parasiz-aileler-borc-bataginda-makale,13223.html
Sorun; küresel Kapitalist uygulamalar/gelir dağılımındaki dengesizlik/tüketim ve rant ekonomisi, değerlere ve kurumlara artan güvensizlik…
Çözüm; küresel Kapitalist sistemden kaçış ve itiraz, gelir dağılımında adalet ve denge, istihdam ve üretime dayalı ekonomi, sosyal devlet ve değerlere/hukuka dayalı uygulamalar…