İNSANSIZ DÜNYA; TRANSHÜMANİZM

“Hümanistler, "tanrıyı boşlamakla" itikadi ve ahlaki bir sorun oluştururken; transhümanistler, Tanrı'nın yaptıkları ya da yapacakları şeyler (biyonik adam vs.) konusunda ne düşündüğünü umursamadıkları gibi onun yaptığından (insan, hayvan, bitki vs.) daha mükemmelini yapma iddia ve güdüsü ve eylemi içinde bulunarak itikadi ve ahlaki sorunların dışında kozmosa dair ciddi ve endişe verici sorunlar doğurmaktadırlar. Hümanistler tanrıdan bağımsızlaşıp yarı tanrı olmak isteğindeyken transhümanistler ise tanrı olmak isteğindedirler.” (Ahmet DAĞ; İnsansız Dünya; Transhümanizm) “Fe Eyne Tezhebun” Yüceler yücesinden, düne, bugüne, yarına dair en kutsal uyarı. “Ey insan! Nereye bu gidiş? Hümanizm insanı yücelteceğim diyerek “Tanrıdan kaçırmıştı.” Tanrıdan kaçan insan, kendi eliyle yarattığı bilim-teknik-sanal dünya tanrılarının elinde neler yaşayacak? “İnsansız Dünya; Transhümanizm” yeni dönemi anlayabilmemiz için üzerinde çokça kafa yorulması gereken bir kavram. Bu cümlelerle bitirdiğimiz bir önceki yazımızda “İnsansız Dünya; Transhümanizm” kavramına işaret etmiştik. Bu yazımızı bu minvalde bir kitaba; Ahmet Dağ’ın yazmış olduğu ve Ketebe Yayınlarından çıkan “İnsansız Dünya; Transhümanizm” kitabına ayırdık ve kitaptan bir alıntıyla başladık. Nedir Transhümanizm; en genel tanımıyla artık insanın olmadığı bir dünya. Açmamız gerekiyor, dinleyelim o zaman: “Transhümanizm, insan kapasitesi ve yaşamını geliştirmek için yeni teknolojilerin gelişimini ve kullanımını savunan bir harekettir. Yaşam süresinin uzatılması, beden ve zihin-gücünü artırma, zihin yükleme vb. çeşitli amaçlara sahiptir. Ölümsüzlük içeren transhümanizm ölümün, genetik mühendisliğin katkısıyla hastalık ve yaşlılığı alt ederek veya tekno-dâhilerin bilinci/beyin kapasitesini bilgisayara yükleyerek bilgisayar donanımının içinde yazılım olarak sonsuza kadar zihinsel yaşam türü ile aşılabileceğini iddia eder. Transhümanistler için, zihin yüklemesi nihai hayatta kalma tekniğidir... “ İnsan, insanlık ne yapacak? Tam da içinden geçtiğimiz “virüslü” günler ve gündemlerde, “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” denilen yenidünya düzeninde; teknoloji, yapay zekâ ve dijital dünyada nasıl bir tavır ortaya koyacak? Yeni durum yok sayılabilecek gibi durmuyor. O yüzden anlamak ve zamanı doğru okuyarak bir tavır alabilmek gerekiyor. Bir defa bu yeni teknolojiler karşısında salt hayran kalıp insanlığın ne isteniyorsa ona göre hareket etmesi gerektiğine yönelik tavrın bizi sürece mahkûm edeceğini iyi idrak edebilmemiz gerekiyor. Seküler bir bakışın girdabında olan insanın yine insandan korunması gerekiyor. Durum maalesef budur. Ne diyordu, Nuri Pakdil: “İnsan! Seni savunuyorum; sana karşı!” Evet, insanın kendi eliyle yapmış olduğu teknoloji, dijitalizm ve siber dünya putları karşısında yok oluşunu önleyebilmek için esaslı bir duruş ve bakış gerekiyor. O yüzden önce bilmek ve anlamaya çalışmak gerekiyor. Nereye varmak istiyoruz; genelde bu konulara temkinli bir yaklaşım muhatabını, “Modernizmle alıp veremediğiniz ne?” sorusuna muhatap kılıyor. Modernizmle alıp vermediğimiz ne? Esasen modernizmle alıp veremediğimiz yok, modernizme verip alamadıklarımız var. Başka bir hayatı mümkün kılabilmemizin yolu yaşamış olduğumuz hayatın çarklarının dışına çıkabilmekte. Başka bir hayat için; başka bir bakış, başka bir medeniyet, başka bir duruş başka bir mekân, başka bir zaman anlayışına ihtiyacımız var. Başka bir hayat yaşayabilmemizin yolunu bize sunacak olan girdabında boğulduğumuz bu hayatın dışına çıkabilmekte. Bu sürecin, ekonomiden hukuka, toplumsal yapıdan gıdalara kadar insanı ilgilendiren birçok alanı kökten değiştireceği hususu bir tahmin değil artık. Mesele, insanın bu sürecin sonunda insan kalabilmesi, daha doğrusu insanın ve insanlığın kalabilmesi; Zira ölümsüzlük; insan olmaktan kaçmaktır, “tanrılığa özenen” insanın ölümsüzlük isteği ile insan yanını terk etmesidir. Kitaba dönecek olursak çare “yasak elma”yı yememesidir. “İnsanoğlu, transhümanizmle bir kez daha “yasak elmayı” yiyip başını belaya sokma teşebbüsüne girmiş gibi görünüyor… Şimdilerde insan, Âdem ile Havva’nın yasak meyve karşısındaki havf ve reca duygusunu transhümanizm sürecine karşı sürdürmektedir.” Transhümanizm çok yönlü bir kavram; yazımıza konuk ettiğimiz “İnsansız Dünya; Transhümanizm” kitabı bu konuda ülkemizde yazılmış en kapsamlı kitap. Biz de ancak hazineye işaret edebildik, meraklısı ve daha fazlası için kitabı tavsiye ederek yazımız sonlandıralım.