ALLAH'IN AYETLERİNİ MENFAAT KARŞILIĞINDA İNKAR EDENLER (II)
Bel'am'ın, Allah'ın ayetlerini kendi dünyevi emelleri için inkara teşebbüs etme noktasında; aynı yol ve yöntemi takip edenlerin piri ve öncüsü olduğunu belirtmiştik. Kur'an'i Kerim, geçmişte yaşanmış olan hadiseleri; hikaye türünden değil kıssa şeklinde izah ederken, ibret ve ders almamızı öğütler.
Yani, Kur’an’ı Kerim bir hikaye kitabı değil; aksine o, bir hüküm ve öğütler kitabı olarak, insanın dünya ve ahiretini ilgilendiren tüm konuları ele almakla, insana/insanlara yol gösterir. Kur'an'i Kerimin bir kısmını alıp, bir kısmını örtmeye çalışmak; Bel'am tipi kişi ve kimselerin mesleğidir.
Menfaatlerine dokunan hükümlere hayır, dokunmayanlara evet diyen bir zihniyetin adı sanı ne olursa olsun; onların İslam Ümmetiyle yakından uzaktan hiçbir alakaları yoktur, olamaz! Onlar olsa olsa, Firavuni düzenleri meşru gösterme çabasını güden ya birer Haman, ya birer Karun ya da birer Bel'am'dırlar!...
Bel'am; bir kötülük ve istismar prototipidir. Yaşadığımız modern dünyada, ilim ve bilimin kolay elde edilebileceği bir zaman ve sürece tanıklık etmekteyiz. Ne ki, bu kolaylık, anında iletişim ve teknolojinin tüm imkanlarından müspet anlamda istifade etmek yerine; insanların büyük bir çoğunluğu bugün, çağın bu nimetini tepercesine onu menfi yollarda harcamakla fıtrat yasalarının dışına çıkmaktadırlar, tıpkı Bel'am İbn-i Baura ve onun karakterinde olan tilmizleri gibi.
Beşeri kanunların hüküm sürdüğü çağımızda, Hukukun hafife alınmasıyla, gerçek manada fikir sahibi şahısların; insanlığın ihyası için ortaya koydukları fikirlerinin kuduz köpek gibi kovalandığı, ama öte yanda Ateizm, Deizm, Darvinizm vs. gibi batıl inanışlar ve düşüncelere hoş görüyle toleransla yaklaşıldığını görmek, dünyada, gerçek fikir insanlarının nasıl bir cenderede can çekiştiğinin açık ve net göstergesidir.
Evet, yazımızın birinci bölümünde; ayetlerin Musa (a.s) veya daha sonra ki bazı kimseleri kıssa ettiğine dair, mufessirlerin görüşlerine yer vermiştik. Burada asıl olan, hükmün hususi olanı değil; bizi ilgilendiren umumi olan yönüdür. Bazı rivayetlere göre, Bel'am'ın duası müstecap olan bir veli olduğudur.
Fakat arz-ı Mukaddese girme meselesinde Hz. Musa (a.s)'nın veya Yuşa (a.s)'nın aksine dünya sevgisi ile zorbalar arka çıkmıştı. Konu geniş olduğu için biz, Kur'an'ın bize vermiş olduğu genel mesajın bize neyi hatırlattığını izah etmeye gayret edeceğiz. Yani kıssadan maksat, herhangi bir şahsın tarifi değil, onun halini dile getirmek ve karakterini söz konusu etmektir. Madem ki, o heva ve hevesine uydu, dinden sıyrılıp çıktı ve insanlık bakımından alçaldı, işte "artık onun temsili bir köpek gibidir, sen onu şevketsen de kehler, bıraksan da kehler, yani onu yorsan da dilini çıkarıp solur, kendi haline bıraksan da dilini solur, hiçbir zaman ıstıraptan, acıdan kurtulamaz. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın tefsirinden)
İşte Kur'an'ın bize, kısaca ve net olarak verdiği mesaj budur. Kim ki, yukarıda zikredilen vasıflara uyar ve o yolda ısrar ederse; işte o, (hangi çağ ve zamanda yaşarsa yaşasın fark etmez) yaşadığı çağın ve zamanının birer Bel'amıdır. Allah'ın kendisine lütfettiği ilmi kötüye kullanan, kim olursa olsun; Kur'an'ın tabir ve tarifiyle o, dilini sarkmış köpek misali bir yaratıktır.
Aslında günümüzde, Bel'am sıfatını taşımakta olan o kadar şahıslar var ki; ilim adamlarının ve akademisyenlerin bu konuya ciddi bir şekilde eğilip insanları/insanlığı söz konusu "tip/tipler" hakkında uyarı mahiyetinde eserler yazmaları gerektiğini düşünüyorum. Kalın sağlıcakla efendim.