AHİRETTEN YANSIMALAR

Yazmevsiminin hüküm sürdüğü her yörede sıcaklardan şikâyet edilir. Bölgemizdesıcak diğer yerlerden biraz daha şiddetlidir. Bu yörenin insanları olaraksıcağa alışkınız ama yine de bunaldığımız zamanlar olmaktadır. Kış mevsimindeise diğer memleketler donarken yöremizde gayet mutedil bir hava hâkimdir. Demekki sıcaklık ve soğukluk kâinatta sürekli hüküm sürmektedir. Budünya hayatında karşı karşıya olduğumuz sıcak-soğuk, karanlık-aydınlık gibizıtlar aslında bize birçok tatların, lezzetlerin eğitimini vermekte, onlarıalgılamamızı sağlamaktadır. Gizlenen birçok lezzet, zıtların karşılaşmasısonucu ortaya çıkar. Bu nedenle “Her şey zıddıyla bilinir” sözügenel bir kural olmuştur. Dondurucu soğuklar olmazsa, kışın soba sıcaklığınınrahatlığı anlaşılmaz; yazın bunaltıcı, kavurucu sıcağı olmazsa serinliğinlezzeti anlaşılmaz. Hiç tutsaklık yaşamayan, özgürlüğün lezzetini kavrayamaz. Cennette,dünyadaki gibi zıtların çatışması yoktur, orada zıtlıklar bulunmaz. Daimiolarak lezzet ve keyif vardır. İşte oradaki daimi lezzetleri algılayabilmemiziçin, zıtlar diyarı olan bu dünyada emr-i ilahî ile bir süre ikamete mecburedilmişiz. Burada zıtlarla karşılaşıp bir nevi lezzet eğitimi alıyoruz. Ruhaderc edilmiş lezzet algılayıcıları bu eğitimle ebedi olarak ortaya çıkıyor. “Dünyaahiretin tarlasıdır” hadis-i şerifinin bir anlamı da budur. Yazınbunaltıcı sıcak günleri bazen tatlı bir serinlikle aralanır. Herkes: “mutlakayakınlarda bir yerlerde yağmur yağmıştır, onun serinliğidir” diye düşünür.Odamıza gelen aydınlık görmesek de güneşten olduğunu biliriz. Şehrimiz tozbulutuyla kaplandığında yine bir yerlerde kum fırtınası olduğunu anlarız. Tümbunlar, uzaklarda meydana gelen faaliyetlerin bize yansıyan işaretleridir. Akılufkumuzu dünyadan ahirete uzattığımızda, ahiretin dünyaya gelen birçokyansımaları olduğunu anlarız. Kâinattabulunan yakıcı, keyif kaçırıcı, sıkıntı verici, ürkütücü tüm unsurlarcehennemin yansımalarıdır, sanki ondan taşan sızıntılardır. Kâinattakiserinlik, neşe ve lezzet veren tüm güzellikler de cennetin sızıntılarıdurumundadır. İnsan, cennet ve cehenneme aday olduğu için o memleketten bazıyansımaları Allah tarafından bir esinti, bir dalga gibi onun algılarınaçarpmaktadır. Dünyaahiretin tarlası, hazırlık meydanı ve bir eğitim alanı olduğu için, dünyadakiher şey, ahirettekinin yansımış gölgeleri durumundadır. Yazın kavurucusıcakları cehennemin yansımalarından olduğu gibi, keyif ve lezzet veren her şeyde cennetten yansıyan güzelliklerdir. Buna işareten peygamber (ASV): “Yazsıcağı, cehennemin nefesindendir!” (Buhari, Mevakit, 9) buyurmuştur.Yine cehennemle ilgili hadislerde, deveboynu gibi yılanlar, katır gibi akreplerşeklinde dünyadaki ürkütücü yaratıklarla tasvir etmesi, dünyadaki bu ürkütücüyaratıkların aslında cehennem yansıması olarak dünya halkına gösterildiğineişaret eder. Aynı şekilde serinliklerin, ırmaklar akan ormanların, insanıdinlendiren ve keyif veren bahçelerin de cennetle ilişkisi vardır; dünyadaki bugüzellikler de cennetin yansımasındandır. Kur’an, Bakara suresinin 25. Ayetindebu hususu açıkça dile getirmektedir: “Resulüm!İman edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlerlemüjdele. Kendilerine ne zaman onlardan bir meyve rızıklandırılsa, herdefasında: “Bu bizim daha önce de dünyada iken yediğimiz şeydir.” derler.Bunlar söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlar için orada tertemizeşler vardır. Orada ebedî olarak kalacaklardır.” Bugünlerde geceleri bile bunaltıcı sıcaklarlakarşı karşıyayız. Yaz gecelerinde cehennemi andıran boğucu sıcaklara karşınsabah namazı vaktindeki serinlik gerçekten cennet serinliğini andırıyor. TekvirSuresinin 18. ayetinde “Ve’s-subhi iza teneffese” (Nefes almayabaşladığı zaman sabaha and olsun!) yeminiyle sabah nefeslemesinin adeta dünyayanefes aldıran bir cennet soluğu olduğunu ima etmektedir. Sanki cennettendünyamıza bir pencere açılıyor ve Yüce Allah dünyaya nefes aldırıyor, olezzetli serinliği bize tattırıyor. Özellikle yaz gecelerindeki boğucu sıcaktansonra sabah serinliği ayetteki nefeslenen sabaha yapılan bu yemini çok dahamanidar kılmaktadır.