DUVARLARI YIKMAK

Adaletin olduğu yerde duvar olmaz. Duvar bir çelişkidir. Duvar bir anormalliğe delalet eder. Duvar, kendimizi, doğal olmayan araçlarla bağlamamızı,sınırlamamızı ifade eder. Duvar bir olumsuzluktur. Bizi pek ilgilendirmese de sevinmiştik, iki Almanyaarasındaki duvarın yıkılmasına. Doğal olmayan tüm sınırlar ve tüm duvarlar; iletişimi,etkileşimi, paylaşımı, barışı ve huzuru tehdit eder. Trump’un Meksika sınırına duvar örme planı, öncedenİsrail’in Filistinliler için ördüğü duvarlar, İsrail-Mısır arasındaki duvar veİsrail’in bu defa Lübnan sınırına duvar öreceği haberleri bir tarafa, diğertaraftan Türkiye-Suriye sınırına ördüğümüz duvardan sonra, şimdi de -AbdulkadirSelvi’ye göre- Türkiye’nin İran sınırına örmeyi planladığı duvar... Bu somut duvarların hepsinin nedeni, aramızdaki görünmeyenduvarlardır elbet ama bunca duvar, bunca sınır, bunca soyutlanma bizi güvendekılacak mı gerçekten? Bu duvarlar neyin habercisi? Bölge savaşlarla, terörist ve mülteci sirkülasyonlarıylaboğuşurken, yeni ve daha büyük savaşlara da hazırlık gibi geliyor bana bu yeniduvarlar. Her ülke, kendince kendini düşmandan/tehditten korumakamacıyla, kendini duvarlara hapsediyor. Duvarların inşa edilmesinin amacı, yasal olmayan geçişleri,kaçakçıları, teröristlerin geçişini õnlemek gibi sunulsa da, bunu aşan vegelecekte olası savaşlara hazırlık taşıyor olabileceği ihtimali endişe verici. Görünen o ki, Suriye ve Irak merkez olmak üzere, bölgeselgibi görünen kürsel savaş adım adım ilerleyecek. HAMAS’ın yeni siyaset metni, İslami Cihad ve diğer bazıyapıların bu metne getirdikleri eleştiri, Netenyahu’nun; Hamas’ın Filistindevletini kurması durumunda İsrail’i yok etmek için uğraşacağını öne sürerek,Hamas’ın yeni siyaset belgesini yırtarak yanındaki çöp kutusuna atması… Arabistan Savunma Bakanı’nın “Savaşı İran sınırları içineçekmeliyiz” sözlerine, İran SavunmaBakanı Hüseyin Dehkan’ın: “Arabistan ahmakça bir harekette bulunsa Mekke veMedine dışında emniyetli yer bırakmayız” şeklinde cevap vermesi, bölgeülkelerinin İsrail’i bırakıp, İran’la uğraşmaya başlaması, bu yönde saflarınısıklaştırmaları hayra delalet etmemektedir. Ne yaparsak yapalım, hangi duvarı örersek örelim ve hangiülkenin emriyle veya vaat ettiklerine binaen komşularımızla savaşa girersekgirelim, hangi plan gereği birbirimizi ötekileştirerek savaş pozisyonu alırsakalalım, yine de huzurlu olmayacağız. “İsrail güvende oldukça; Müslümanlar güvende olmayacaktır”ilkesi ve bu ilke kaynaklı denklem, bölgede, neredeyse tüm taraflarca kabuledilen temel paradigma durumuna gelmiştir. Böylesi zor bir realite karşısında,işimiz zor olsa da umutsuz olmamalıyız. Başkalarının, oyununa gelmeden, insanı, hukuku önceleyenaçılımlara yönelmeli; savaştan, duvarlardan, başkalarının gayrimeşru“güvenliği”nden değil, kendimiz, bölgemiz, insanımız ve hukukumuza dairpolitikalar üretmeliyiz. Bunu başarmanın tek yolu, reel olanı görmek, iç barışısağlamak ve küresel egemenlerin bölgeye dair planlarında piyon konumunadüşmemek için uyanık olmaktır. Bölgemizde yaşanan acıların bir an önce son bulması, yeniacıların yaşanmaması için eski hataların tekrar etmemesi, aramızdaki görünen vegörünmeyen duvarların yıkılması dileğiyle.