YALNIZLAŞIYORUZ FARKINDA MIYIZ?

Ulaşım ve iletişim araçlarının, arz-ı endam ettikleri bir zaman diliminde; içtimaî hayatımızın daha iyi durumda olması gerekirken, tam tersi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu söylemek, mübalağa olmasa gerek! Modern çağ; kalabalıkların yalnız, yalnızlıkların gurbet içre olduğu; inişi yokuşu, zalimi zorbası bol olan bir çağ olarak tarihteki yerini alacaktır/almıştır. Nitekim yıllarca aynı apartmanın sakini oldukları halde, tanışmayan, insanların var olması; toplumda içtimai hayatın, merhamet ve saygının ne denli dumura uğradığını öğrenme açsından yeterlidir. Erdemli insanların saf dışı bırakılıp, ciğeri beş para etmeyen haramzadelerin de e üstünde tutuldukları bir çağ; ilericilik çağı değil tam aksine ilkellik ve yobazlığı ahlak haline getirip vesavundukları kirli bir çağdır. Evet, günden güne yalnızlaşıyor, hak namına bir araya gelenlerde artış değil azalma baş gösteriyor. Sekülerleşme hastalığı almış başını gidiyor. Aynı anne ve babadan dünyaya gelen kardeşler, bir birlerine tahammül gösteremiyor, başka eve gelin giden kızların kahır ekseriyeti kayınvalide ve kayınbaba istemiyor, varın yok olduğu yokun çok olduğu bir bereketsizlik döneminden geçiyoruz... Her şey var aslında lâkin insanlardaki doyumsuzluk hali; hiç-bir şey yokmuş gibi onları açgözlü ve bencil kılmış durumda. Evet, yaşamın her yönüyle yalnızlaşıyoruz ama bunun ne kadar farkındayız asıl mesele bu! Para hırsıyla helal haram hududuna riayet etmeyenler çoğalmakta; bina ve zina çoğalmakta, dün naçar olanların çoğu bu gün iş adamı siyasetçi, müteahhitveya başka bir makamda. Maddi hastalıklar o kadar çoğalmış ki, manevî hastalıkların yanında adından bile söz edilmez olmuş ve toplum korkunç bir belirsizlik hedefine doğru koşar adımlarla yürümektedir... Karamsarlıkta ne demek? Hâl-i hazırdaki durum ve tablo bu değil midir? Yalnızlaşıyoruz dostlar, çevremizdeki iyi insanlar da bir bir bizi terk edip ebedi âleme göç ediyor; fakat yerleri doldurulmuyor, (istisnalar hariç) . Miras yedi bir nesille karşı karşıyayız ve toplumda; hayâ, edeb, sevgi ve saygı, merhamet ve diğerkâmlık gibi toplumları ayakta tutan güzel meziyetler bir bir uçup kayboluyor... Başımıza gelen musibetlerden ders almaz olduk, dünyanın yapay cazibelerine kanıp kendimizi kaybettik. Ahiret hayatındaki sorgu suali unuttuk dünyaya ve içindekilerine dört elle sarılınca sarsıldık. Eğitim ve öğretimden geçen gençlerin çoğu, başıboş ve gayesiz yaşamakta, yaratılış gerçeğini ya hiç bilmemekte ya dabildikleri yarım yamalak ve çoğu kulaktan dolma... Yalnızlaşıyoruz! Kadir kıymet bilen saygın aileler ve insan azalmakta, mal bulmuş mağribi türünden çakma ve mirasyedi haneler çoğalmakta... Evet, aile değil haneler. Çünkü aile olabilmenin kriterleri var ve söz konusu olanlar da onlardan uzakta. Günümüzde kapitalistler, modernizm adı altında özellikle kadınları; kozmetik ve sanayi malzemelerinin reklamında birer malmış gibi kullanmakta oldukları halde ama o bunun ne kadar farkında? Her gün biraz daha yalnızlaşıyor, iyi insanlar gidiyor yerlerini, gösterişçi kibirli, had hesap bilmez, kural kaide tanımaz/bilmez çömez kimseler kuruluyor işgal edercesine...Bütün bu olumsuzluklara rağmen hâlâ bir kısım güzel haslet ve değerlerimizin var olduğunu unutmadan onlara sahip çıkmalıyız. Zira nimet eldeyken kıymeti bilinmelidir. Kuş misali kafesten uçup gittikten sonra ah vah etmek faydasız... Kadirşinaslıkla efendim. 14 Eylül 2020.