İNSANOĞLU'NUN DÜNYA METAINA KARŞI ZAFİYETİ VARDIR
Dünyayı ve içindekileri,İnanoğlu’nun istifadesine sunan yüce ALLAH; dünyanın cazibe ve geçicigüzellikleriyle de insanı imtihan eder. Çok mal vermekle, imtihan eder;hakkından gelip gelemeyeceğini denemek için! Fakr-u zaruret ile imtihan eder,sabrını ve kulluktaki sadakatini ölçmek için… Her halü karda, yüce ALLAH;imtihan dünyasında, kullarını farklı farklı sınamalardan geçirir… Biz farkındaolmazsak bile, ömrümüz boyunca; yüce ALLAH’IN, bizi nerde, ne zaman ve ne ileimtihan edeceğini bilemeyeceğimize göre; aslında her an, imtihanda olduğumuzbilinciyle hareket etmek zorundayız…
İnsan için dünyadakiimtihanın enönemlisi de, onun dünya metaına karşı çok düşkün olması, ömrünün önemli birkısmını ona hasretmesidir!... Şayet İnsan, dünya ve içindekilerine kendini haddindenziyade kaptırırsa;işte o zaman kulluk sınavında sınıfta kalma tehlikesiylekarşı karşıya kalır… Öyle ki, bir miktar mala sahip olunca, ikinci bir miktarıtalep eder. Nihayet,dünya metaına karşı, sonu gelmez tul-i emel ve arzular; onudünyalık denizinde boğmaya kadar götürür ki; böyle bir son ise, insan için çokhazin bir akıbet demektir.
Elbette ki, dünya hayatındaayakta kalabilmesi için, insanın çalışıp çabalaması, hayatın idamesi için birşeyler kazanması lazımdır. Lakin bu çalışma ve kazanma; hiçbir zaman, insanısırat-ı Müstakimden çıkaracak türden olmamalı, onu zafiyete sürüklememeli veaşırı hırsa sevk etmemelidir… Bilinmelidir ki, mallar, evlatlar, bağ bahçeler,gönül hoplatan araziler, salma hayvanlar gökdelen binalar, ofisler, arsalar,sıra sıra dizilmiş dükkânlar vs. hepsi; insan için imtihanın birerparçasıdırlar… Şayet insanoğlu ayaklarını denk atmayıp da; kendini fazlasıylabunlara kaptırırsa, işte o zaman bu onun felaketi olur. Tıpkı tarihte yaşanmışolan Sa’lebe’nin durumu gibi…
İbn-i Abbas ve Enes b. Malik’in (r.anhüm) rivayetiyle; İki cihan Server-iEfendimiz (s.a.v): “Âdemoğlunun bir dere (dolusu) altını olsa, ikincisiniister. Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. ALLAH tevbe edenintövbesini kabul eder.”(Buhari ve Müslim) Buyurmakla; insanoğlunun, dünyamalına karşı ne kadar düşkün ve hırslı olduğunu bildirmiştir.
Her insanın dünyaya karşı, istekve arzularının olduğu bir gerçektir. Helal yoldan kazanıp ve yine iyi işlerdekullanmak için, para kazanmaya çalışanlar olduğu gibi; haram yollardankazanmaya çalışıp, yine kazandıklarını da kötü ve habis işlerde tüketmek içinçarçur eden nasipsizlerde vardır ve var olacaklardır. Ama en önemlisi, insanın;malı nereden, niçin ve nasıl kazandığına, nerelerde veniçin harcadığınabakmasıdır. Öyle ya, mal ve mülkün gerçek ve tek sahibi ALLAH (c.c) olduğunagöre; insanın, ben kazandım, istediğim gibi harcar, istediğim toplar veistiflerim demeye hakkı yoktur…
Yüce ALLAH’IN emanet olarak tevdiettiği her bir şeyden hesaba çekilecek olan insanoğlu; dünyanın ve dünyadakilerinmutlak sahibi değil, zira o, bir emanetçidir… Evet, o, sahibinden emanet olarakaldığı canın, malın, evlatların ve sahip olduğu tüm varlıkların birer çobanımesabesindedir. İnsanoğlu bu idrak, bilinç ve selim akıl ile hareket ettiğimüddetçe; o, dünyanın bir imtihan salonu olduğu gözüyle bakar, elde ettiği herşeyin de, fani olup ölümünden sonra dünyada kalacağını unutmaz ve ona göredünyaya yanaşır!...
Peki, helal haram demeden mal veservet yığanların; kazanmak aşkına faiz, karaborsa, dolandırıcılık yapanların,insanların evlerini ve ceplerini soyanların, onun bunun kapısını kırıp birbilezik için cana kıyanların bol olduğu bir dünya da; şüphesiz ben de Müslümanlardanımdiyen insanların, daha dikkatli ve itidalli bir şekilde dünya malınayaklaşmaları gerekmez mi???
Akıllı insan odur ki; dünyaya birmisafirhane gözüyle bakıp, dünyası için ahiretini ihmal etmeyen ve ömürsermayesini dengeli bir şekilde harcayan kimsedir. Müslüman bir kimse, atacağıher adımın, yapacağı her işin, kazanacağı her malın, söyleyeceği her sözün;verdiği her çabanın ve mücadelenin meşru olmasına dikkat etmekle mükelleftir.Çünkü Müslüman insan, “Kim zerre kadarhayır işlerse ecrini, kim de zerre kadar şer işlerse cezasını.” (Zilzal)görecektir, ilahi buyruğa iman eden kimsedir… Yüce ALLAH, cümlemizi;dünyaya rağbet etmeyen, günahlarla kirlenmeyen, dünya ve ahiretini dengedetutan kullarından eylesin… Selam ve dua ile. 14 Eylül 2017