'ÖDÜL' DEYİP GEÇMEMEK LAZIM
Bir günpolis bir araba durdurmuş ve arabadaki adama:
-“Bugünemniyet kemerini takan ilk sürücü sizsiniz. Ödül olarak 10 bin lira kazandınız”demiş.
Adamsevinerek parayı almış ve polis muhabbet olsun diye sormuş:
- “Buparayla ne yapmayı düşünüyorsunuz?”
Adam:
- “Herhaldebir ehliyet alırım” demiş.
Polis birazafallamış. Adamın karısı durumu toparlamak için atılmış:
- “Sizkocama bakmayın memur bey kendisi içince sapıtır!”
Polis dahabir afallamış tam ne ehliyeti ne alkolü diyecekken kadının arka koltukta oturankardeşi atlamış lafa:
- “Abla bensize çalıntı arabayla yola çıkmayalım demedim mi?”
Tam polistoparlıyormuş kendisini ki bagajdan bir tıkırtı gelmiş ve ardından bir ses:
- “Yunanistansınırını geçtik mi?”
Daha önceçok okumuş olabileceğiniz bu hikayeyi bir de bizim Şanlıurfa’daki “plaket” ve “ödül”törenlerine uyarlayarak okuyun istedim.
Daha çokhakim olduğum için kendi mesleğim olan gazetecilikten örnek vereyim…
Yalakalıkve dalkavuklukla ayakta durmaya çalışan birisine gazetecilik ödülü veya plaketverildi diyelim. Bu zaten başlı başına bir skandal ve facia iken hikayedekisürücünün karısı gibi onu iyi tanıyan birisi çıkıp, “Yahu bunun menfaatiolmadan klavyenin tek tuşuna basmaz.” der haklı olarak.
Daha iyitanıyan birisi ise, “Düne kadar FETÖ’cülerin tetikçiliğini yapıyordu” şeklinde,yani o da bir şey mi demek ister. Tıpkı otomobilin bagajındaki gibi bir sesgelir: “Sadece FETÖ olsa iyi, Ergenekon’a da, ondan önce Batı Çalışma Grubu’nada muhbirlik yapardı.”
Ödül veplaket olayı basit gibi görünse de çok önemli aslında. Bu memleketin başına negeldiyse dalkavukluk ve yalakalıktan geldi. Bundan daha da beteri böyleinsanların el üstünde tutulması. Demek ki, hikayedeki trafik polisi gibi insanönüne gelene ödül vermeyecek. Ödülü alan sürücünün kaybedeceği hiçbir şeykalmamıştır ama ödül veren trafik polisinin kaybedeceği çok şey vardır.
Yanlış cezaile belki sadece cezalandırılan kişinin kul hakkı çiğnenmiş olur, yanlış ödülleise herkese kötü örnek olunur.
İtirafedeyim, ödül ve plaket işinin ayağa düştüğü bu şehirde ben de zaman zaman haketmediğim halde ödül aldım.
Hiçunutmam, bu duruma en güzel karşı çıkışı şimdi Bursa Valisi olan döneminŞanlıurfa Valisi İzzettin Küçük yapmıştı.
Yıllardıryüz karamız olan çadırdan yapma fuarın açılışına katılan Vali Küçük’eorganizasyonu yapanlarca plaket verildi. Küçük de, “Daha yeni Şanlıurfa’yageldim. Henüz bu şehirde bir şey yapmadım ki bu plaketi bana veriyorsunuz” gibisözler söyleyerek tebessümlü bir halle verenleri iyice bozmuştu.
Şimdi ödülalanlara, plaket alanlara, verenlere, kimlerin kimleri ağırladığına bakıyorum, memleketolarak hiç ama hiç mesafe kat etmediğimizi görüyorum.
Sonra daçıkıp, “Urfalının terazisi Urfalıyı hafif tartar” diyoruz. Kişileri ağırkılacak olan tavırlarıdır, tavrımızdır.