3 E'Sİ EKSİK URFA!
Urfa’ya geldiğimde bana öğretilenlerin başında şu yer aldı:
“Bizde 3 E eksiktir. Eğitim, Ekonomi, E(a)hlak”
5 yıllık süre zarfında bu anekdotu tecrübe etme şansım fazlasıyla oldu. Ekonomi ve eğitim konusunda kesinlikle haklılar. Ehlaka gelecek olursak genelleme yapılmasını doğru bulmuyorum ve ve 5 yılda tanıdığım harika insanları da göz ardı edemeyeceğim ama haklılar mı bir kesim için kesinlikle… Bu noktada İmam Gazali’yi anarak “Bir çürük elma, bir sepet elmayı çürütür.” Bundan olacak ki ehlak da genellemeye alınmış 3 eksikten biri.
Düşünün!
İlk tapınak burada inşa edilmiş, yani medeniyet burada vücut bulmuş. Ne kavimler, ne ırklar, ne dinler, ne dillere ev sahipliği yapmış. Göbeklitepe’den bu yana milyonlarca düşünce bu coğrafyada şekillenmiş. Bu muhteşem sirkülasyon yetmemiş ilk üniversite burada kurulmuş. Bilinen ilk okur-yazar topluluklar burada nefes alıp vermiş. Bu heyecan verici geçmiş 21. Yüzyılda taçlandırılmak yerine eğitimde son sıralarda yer alarak heba edilmiş.
Düşünün!
İpekyolu üzerindesiniz. Mezapotamyanın kalbi değil belki ama ana damarlarından birisiniz. En çok kanla sulanan topraklardasınız. Uçsuz bucaksız bereketli mi bereketli bir ova üzerindesiniz. Üstelik Fırat da sizin. Su ve toprak aşkıyla ekonomide destanlar yazacakken feodal sistemin kölesi, aşiret zihniyetinin mağdurları olmuşsunuz. Tüm bu zenginlik içinde gidip başka illerde ırgatlık yapıp, ekonomi zincirinin son halkalarında yer almışsınız.
Düşünün!
Peygamberler Şehri unvanına layık bir kenttesiniz ve “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diyen bir peygamberin ümmetisiniz. Yani hamurumuz ahlakla yoğrulmuş bizim. Peki niye Urfalılar bizde Ahlak da eksik diyor?
Bence ekonomi ve eğitim ahlakın psikometrisi. Eğitim ve ekonominin heba edildiği bir kentte mutluluk ve “Ahlak” olarak nitelendirilen yumuşak huylu davranışlar aramak sanırım boşa bir çaba.
Suratlar asık, çünkü işsizlik almış başını gidiyor.
Kime baksanız bir mutsuzluk, çünkü en az ailede eğitimsizlik nedeniyle sürdürülen aşiret zihniyeti ve bu zihniyetin doğurduğu akıl dışı acılar var.
Sokakta da bir garip boş vermişlik…
Örnek verecek olursak:
Çarşı caddesinde gezerken elinde sopası güvercinlerle oynayan bir adama geldik. Fotoğrafını çekmek için izin istedik. Önce tamam dedi, “De hele yürüyün gidin lo” diye bir çıkış yaptı. Turist değildik sosyal medyada binlerce takipçisi olan fenomenlerden de. Ama onlardan biri olsaydık Urfa tanıtımına -1 ile başlardık.
Mardin’de ise benzer bir durum yaşadık. Mardin’in o dar sokaklarında atın üzerinde 2 çuval yükle gelen birine rastladık üstelik öyle 4 nala değil ancak hızı da vardı. Makineleri görür görmez ellerini havaya kaldırdı ve poz verdi. Üstelik yanımızdan geçerken de seslendi “İsterseniz siz de gelin binin.”
O samimiyet ve sıcakkanlılık biz de Mardin ile ilgili olumlu bir algı yarattı.
Urfa’da durum -1.
Bir kişi ile bütün kenti değerlendirmek elbette doğru değil ama bir turist olduğunuzu düşünürseniz size verilen bu tepki hevesinizi kıracak ve ne yazık ki algı ivmeniz olumsuzluğa evrilecektir.
İşte bu noktada ahlak meselesi bir kez daha devreye giriyor ve ne yazık ki bir çürük elma, bir sepet elmayı çürütüyor.