İFTİRA ETMEK
Muhterem Kardeşlerim…
Yazımıza ilgili bir hadisle başlayalım.
“Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların tâ kendileridir.” [Nahl 105]
Efendim…
İkinci binin müceddidi, hadis-i şerifle müjdelenen İmam-ı Rabbani hazretlerine yaptıkları eziyet diğer iftiraların yanı sıra, ne dediler biliyor musunuz, Serhend cahili dediler, bu isimle de yazılar yazıp dağıttılar.
Resulullah’ın vârislerinin istisnasız hepsi de aynı eziyet ve sıkıntılarla karşılaşmışlar, çeşitli iftiralara maruz kalmışlardır. Hatta ibni Âbidin hazretleri, hocası Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerine yapılan iftiralara dayanamayıp, iftiracılara ve onlara inananlara bir reddiye risalesi yazdı. Bu risaleye de Sell-ül-Hüsâmü'l-Hindi li-Nusreti Mevlana Şeyh Halid Nakşibendi ismini verdi.
İmam-ı Gazali hazretleri de iftiralara maruz kalan büyüklerdendir. Felsefeciler ve bid’at ehli olanlar hâlâ bu büyük imama iftiralarına devam etmektedirler.
Kim Muhammed aleyhisselama çok benzerse o derece, bu sıkıntılar, bu iftiralar başına gelir. Bunlar, bu yolun şanındandır. Eden kendine eder. Allahü Teâlâ kimi azaba atmak isterse büyüklerin üstüne salar, yani o insanlar büyüklere dil uzatır. Yaradılışında said olanlar kesinlikle büyüklere dil uzatmazlar. Başka günahları olabilir ama büyüklere dil uzatmazlar.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Şeyh-ul-islam Abdüllah-i Ensâri Hirevi, "Ya Rabbi! Dostlarını öyle yaptın ki, onları tanıyan sana kavuşuyor ve sana kavuşmayan, onları tanımıyor" buyuruyor. Bu büyüklere düşmanlık etmek, sonsuz ölüme sürükleyen bir zehirdir. Onları incitmek, sonsuz felaketlere sebep olur. Allahü Teâlâ bu belaya düşmekten korusun! Şeyh-ul-islam yine buyurdu ki, "Ya Rabbi, her kimi felakete düşürmek istersen, onu bizim üzerimize atarsın." (m.106)
Peygamberlerden başka herkes günah işler. Allahü Teâlâ sevdiği kullarının günahlarının cezasını ahirete bırakmaz. Çünkü günah suçtur. Karşılığı cezadır. Dünyada 3 sıkıntı verir:
1- Hastalık verir. Sabrederse affeder. Sebeplere yapışmak ve geleni Allah’tan bilmek lazımdır. Ve ne maksatla geldiğini bilerek şükretmeli.
2- Günahların affı için ikinci yol maddi sıkıntıdır. Borçlu olmaktır. Borçlarını ödemek için çekilen sıkıntılardır. Bu da günahların affına sebeptir.
3- İnsanların yalan ve dedikodu ve iftiralarıyla haksız olarak iftiraya uğramaktır.
İftiraya ceza
Hazret-i Âişe validemize iftira yapılınca, âyet-i kerime inmişti. Bu âyet-i kerimeye göre iftira edenler cezalandırıldı mı? Derseniz, evet, iki erkekle bir kadına kazf haddi yapıldı. (Ebu Davud)
Kazf haddi: Kazf, fırlatmak, atmak demektir. İslamiyet’te muhsan olan [evli olan namuslu] erkek veya kadına zina lafı atmak olup, büyük günahtır. Kazf edilen kimsenin istemesiyle, kazf edene had vurulur.
Her Müslüman, küfre sebeb olan şeyleri iyi öğrenmelidir
İslâm dîninin inançlarını, emirlerini ve yasaklarını bildiren binlerce kıymetli kitâb yazılmış, bunların çoğu, yabancı dillere çevrilerek, her memlekete yayılmışdır. Buna karşılık, bozuk düşünceli, kısa görüşlü kimseler ve câsûslara aldanmış olan câhil din adamları, her zamân, İslâm’ın fâideli, feyzli ve ışıklı ahkâmına, ya’nî emirlerine, yasaklarına saldırmış, onu lekelemeğe, değişdirmeğe, Müslümânları aldatmağa uğraşmışlardır.
İslâm âlimlerinin şimdi de, dünyânın hemen her yerinde, İslâm i’tikâdını yaymağa, savunmağa çalışdıkları şükranla görülmekdedir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okumamış veyâ anlıyamamış, tektük kimsenin, Kur’ân-ı Kerîmden ve Hadîs-i Şerîflerden yanlış ma’nâlar çıkararak, uygunsuz konuşmaları ve yazıları da görülüyor ise de, böyle sözler ve yazılar, Müslümânların sağlam îmânı karşısında, eriyip gitmekde, sâhibinin bilgisizliğini göstermekden başka te’sîri olmamakdadır.
Müslümân olduğunu söyliyen veyâ cemâ’at ile namâz kılarken görülen bir kimsenin Müslümân olduğu anlaşılır. Sonra, bunun bir sözünde, yazısında veyâ bir hareketinde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri îmân bilgilerine uymıyan birşey görülürse, bunun küfr veyâ dalâlet olduğu kendisine anlatılır. Bundan vazgeçmesi, tevbe etmesi söylenir. Kısa aklı, bozuk düşüncesi ile cevâb verip vazgeçmezse, bunun sapık veyâ mürted olduğu yâhud kâfirlere satılmış olduğu anlaşılır. Namâz kılsa, hacca gitse, her ibâdeti ve iyiliği yapsa da, bu felâketden kurtulamaz. Küfre sebeb olan şeyden vazgeçmedikce, bundan tevbe etmedikce Müslüman olamaz. Her Müslümân, küfre sebeb olan şeyleri iyi öğrenerek, mürted olmakdan korunmalı, kâfir olanları ve Müslümân görünen yalancıları ve câsûsları iyi tanıyıp, zararlarından sakınmalıdır.
Kalbinde bir katılaşma gördüğünde, sâlihlerle sohbet et, onlarla bulun, yemeği azalt, nefsinin isteklerini yapma ve onu sıkıntılara alıştır. (Ahmet bin Ebûl-Havârî "Rahmetullahi Aleyh")
Allahü Teâlâ cümlemizi iftiralardan ve küfre düşmekten muhafaza eylesin. (Amin)