ŞEVVAL ORUCU
Hadis rivayetlerinden anlaşıldığı kadarıyla, Ramazandan sonraki ay olan Şevval ayında altı gün oruç tutmak Peygamber (ASV) tarafından teşvik edilmiştir. Bununla ilgili hadis rivayetleri nakledilmiştir. “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse sanki yıl orucu tutmuş olur.” Şeklindeki rivayet başta Müslim olmak üzere hadis kaynaklarında yer almıştır.
Şafii ve Hanbelî mezheplerine göre “Şevval ayından altı gün” orucu Hadis rivayetlerine dayanarak müstehab olduğuna hükmedilmiştir. Bu tutulacak günlerin peşpeşe ya da ayrı ayrı olmasında fark yoktur. Şevval ayından olması yeterlidir.
Ancak İmam Malik, Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre söz konusu bu altı gün orucu mekruhtur. İmam Malik ilgili hadis rivayetlerini sahih olarak değerlendirmemiş ve “Şevval orucunu tutan hiçbir âlim ve fakih görmedim. Selef’ten de bu konuda bana hiçbir rivayet gelmedi” demiştir. Mekruh hükmünün gerekçesi olarak da cahil insanların bu orucu zamanla Ramazandan saymaları ve bu altı günün de farz oruç gibi algılanması endişesi olduğunu belirtmiştir.
İmam Şafii ve İmam Ahmed bin Hanbel ile Hanefî müçtehitlerinden İmam Muhammed, Şevval ayındaki altı gün orucu ile ilgili hadislerin sahih olduğunu kabul etmişlerdir.
Nafile oruçlar için herhangi bir engelleme bulunmamaktadır. Nafile olarak istendiği kadar oruç tutmak mümkündür. Bu itibarla Şevval ayındaki altı gün orucu mekruh sayan İmam Malik bir endişeden dolayı bu hükme varmıştır. Yoksa orucun tutulamayacağına hükmetmemiştir.
Yukarıda mealini verdiğimiz hadis-i şerif birçok hadis kaynaklarında bulunmaktadır. Söz konusu hadis-i şerifte anlam açısından birkaç incelik tesbit edilmiştir:
1-“yıl” olarak tercüme edilen kelimenin hadisteki orijinali “dehr” şeklindedir. Bu ise “uzun zaman parçası” anlamındadır, yıl olarak anlaşılmayabilir. Bu taktirde “uzun bir zaman oruç tutmuş gibidirler” anlamında düşünülebilir.
2-Nefis, Ramazan orucunun bittiğini ve oruç sıkıntılarından kurtulduğunu düşünüp sevindiği sırada hemen bayramın ertesi günü oruca devam kararı almak nefsi epeyce hırpaladığından altı gün süresinin uzunca bir zaman olarak nefse ağır geleceği muhakkaktır.
3-Hadisteki “dehr” kavramını bir yıl olarak aldığımızda, İmam Nevevi’nin tespitiyle şöyle bir incelik ortaya çıkmaktadır: Hadisin diğer bir rivayetinde “Her bir hasene on misliyledir” ifadesi de bulunmaktadır. Buna göre, Ramazan ayı on ay değerindedir; Şevval ayındaki altı gün orucu da iki ay değerinde olunca, bir yıl hükmünü kazanmış olur. Böylece Ramazan ve Şevval’deki altı gün birlikte bir yıl oruç tutulmuş gibi sevap kazandırmış olmaktadır.
4-Bu manayı açıkça ifade eden başka bir hadis rivayeti daha vardır: "Ramazan ayı orucu on aya, Ramazan'dan sonra tutulan altı gün oruç ise, iki aya denktir ki bu, bir senelik oruç demektir." (Ahmed b. Hanbel, V, 280, Hadis no: 22465; Sünen-i Darimî, II, 34, Hadis no: 1755.)
4-Hanımların aylık özel hallerinde oruç tutmayıp sonradan kaza etmeleri İslam’ın emridir. Ortalama olarak hanımların bu özel halleri altı gün sürmektedir. Ramazan’ın hemen akabindeki Şevval ayında tutamadıkları orucu kaza etmeleri için bir teşvik yapılmıştır. Evin hanımının yalnızca oruç tutması yerine, kadın-erkek herkes oruç tutmaya teşvik edilmiş ki, hanımlar yalnız kalmasın. Hanımların kaza işleminde de destek olsun. Çünkü oruçlu hanımın oruç tutmayan beyine yemek hazırlamak zorunda kalması insani yönden ağır gelmektedir. İşte Şevval orucunun hikmetlerinden biri de budur.
En doğrusunu Allah bilir.