ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ VE SORULAR

Aslında Göbeklitepe’yi yazacaktım. Göbeklitepe öncesiyapmamız gerekenler ve bir türlü hızlandıramadığımız zihniyet değişikliği. Yani burada fikir değişikliği demek istemiyorum, fikirdeğişikliğine zorlamak, yönlendirmek haklı bir davranış değil ama uyandırma,gözden kaçanları gösterme, görmeyi sağlama ve empati gibi temel düşünselargümanlardır kastım. Yoksa herkesin fikri kendine. “Göbeklitepe’de süren çalışmalar nasıl dahahızlandırılabilir ve öncesinde Urfa olarak ve bireyler olarak neleryapabiliriz?”i yazacaktım ki; Bakan Çelik’in, gazetemizde, önceki günyayımlanan konuyla dolaylı da olsa ilgili olan röportajını okuyunca fikrimdeğişti. Gerçi Bakan, Göbeklitepe’den bahsetmiyor ama zihniyetimizdenbahsediyor. Dolayısıyla neden bahsedersek edelim, sorunlarımızın kökenide çözümü de büyük ölçüde zihniyetle ilgili gibi. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki: Şahsım olarak, sonyirmi yıllık gözlemlerime dayanarak, siyasiler ve halkımızın genelinde önemlizihniyet değişikliği olduğunu söyleyebilirim. Ama arzu edilen yönde ve miktardaolduğunu söylemek –bana göre- zor. Bakan’ın geldiği gün bazı protestolar, yuhalamalar olmuşfilan. Bunlar işin siyasetle ilgili kısmı, zihniyetimiz burada da pek sağlıklıgörünmüyor. Kimdirler, niçin yaparlar bunun üzerinde durmayacağım. Zaten Bakanda bunu tüm Urfalılara mal etmediğini belirtiyor. Yalnız Bakan, çok üzülmüşolmalı ki buna karşılık sarf ettiği ağır sözlerin anlamı çok sertti. Tercümeedecek olursak: ”Adam gibi karşıma çıkın, delikanlı olun” Yani adam gibisiyaset yapın, demeye getiriyor ki “etek” sözcüğü de buna binaen öncesindekitepkilerinde kullanılmış. Bakan, ağır konuşmuş; ağırına gitmiş. Keşke bunlarınhiçbiri olmasaydı. Bütün Urfalılar, bu yaşananlara haklı olarak üzüldü. Bu konuda kimin haklı, kimin haksız olduğu kısmına karışmakistemem ancak siyaset yapanlarımızın Urfa’nın mı kendilerinin mi çıkarlarınıöncelediklerini, icraata ve hükümete yönelik tepkilerin yol ve yöntemlerinidoğru bilmeleri ve doğru kullanmaları gerektiğiyle ilgili sorgulamalarıyapmaları da onlara oy verenlerin hakkı. İşin zihniyetle ilgili kısmı bu… Çelik, siyaset yaparken arkama hiçbir aşireti almadım diyor.Bu da zihniyetle ilgili. Yani aşiret gücüne dayalı siyaset zihniyeti artıktarihe karışmamalı mı? Bakan Çelik, Urfa’ya şöyle veya böyle hizmet etmiş birsiyasetçi. İtirazlarımızı ve beğenilerimizi usulüne uygun şekilde yapmayıönemserim. Şimdi 03.07.2017’de gazetemizde, Gıda Tarım ve HayvancılıkBakanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik’le yapılan röportajdankesitlere kısaca değinerek, yapamadıklarını da gözler önüne sermeye çalışalım. Röportajdan bazı bölümler: “Biz Urfa’ya hizmetin peşindemiyiz, kendimizi alkışlatmak peşinde miyiz? Böyle ucuz bir siyaset olur mu,bunu geçmişte çok yaptılar. O zaman kim kürsüye çıkarsa taraftarlarını da alsınherkes herkese yuh çeksin. Böyle bir şey olur mu? Yanlış bir yerde yanlış birzamanda çok yanlış bir iş yaptılar. Çok kendilerini açığa verecek yanlış bir işyaptılar. Şimdi herkese sesleniyorum adam olan çıkıp der ki, ‘evet ben buişteydim, özür dilerim yanlış yaptım’ der. Ya da adam olan çıkıp der ki ‘benyaptım gerekçem de şudur’ der. 3’üncü yolu yok.” “…Onun için bizim bütünüyle bunu Şanlıurfa’ya mal etme gibidurumumuz olamaz yani.” “MKYK üyesi kimmiş, bakan kimmiş, bunlar Urfa’nın ilacıdeğildir. Esas mesele bu… Urfa’nın ilacı, zihniyet dönüşümüdür.” “… Tarım Bakanıyım öyle değil mi? İki türlü… Bir suyakavuşturmamız gerekiyor Şanlıurfa’yı. Neden? Şanlıurfalı kendi toprağındaçalışsın. Dışarı gitmesin. Bunda büyük bir mücadele veriyoruz. Geçen de geldik750 milyon TL’lik yatırım yaptık. Yol boyuncu Orman Bakanımızla 1 milyon 500bin dekar alanın sulanmasıyla ilgili şu anda kaynak teminiyle uğraşıyoruz.Yani, Bozova, Hilvan, Viranşehir, Siverek, Ceylanpınar’ın sulanmasıyla ilgili 1buçuk milyon dekarlık alanda sulamayı gerçekleştirdiğimiz an Şanlıurfaçiftçisi, Şanlıurfa sanayicisi, Şanlıurfa esnafı, Şanlıurfa çalışanı rahateder.” “… Elektrik işi bitecek, bu sulama işi bitince. Bununlauğraşıyoruz şu anda. Yaptık bir şeyler tamam ama henüz 1 milyon 500 bindekarlık alanın sulanmasıyla karşı karşıyayız. Bunu çözmemiz gerekiyor.” “Peki suyla toprağı buluşturduk. Şimdi drenaj işleriyleuğraşıyoruz. Harran, Akçakale bölgesinde yoğun drenaj var. Niye? Yer altısuları yükselmiş. Sulamadaki dengesizlikler, suyu kötü kullanmaklar… Şimdi ozaman çiftçimizin zihniyet değişimine ihtiyacı var.” “Tarımda eğitim seferberliğini biz nerede başlattık?Türkiye’deki tarımdaki eğitim seferberliğini Şanlıurfa’da niye başlattık?Hocalarımızı, dekanlarımızı, rektörlerimizi, ziraat, veterinerlikfakültesindeki hocalarımızın hepsini gönderdik. Gidin, Şanlıurfa’nın,Birecik’in, Harran’ın, Akçakale’nin, Siverek’in, tarımı nasıl yapılmalı, topraksuyla nasıl buluşmalı? Hayvancılık nasıl olmalı? Bununla ilgili eğitimseferberliğini başlattığımız yer bu zihniyet değişimin yaşanması içinŞanlıurfa.” “…İkincisi, öteden beri ben diyorum ki, ‘Şanlıurfa bir tarımkentidir.’ Ama Şanlıurfa tarım şehri olmanın yanında mutlaka tarım organizeyi,besi organizeyi ve gıda organizeyi oluşturmak durumundadır. Çünkü bu kadartarım üretimi gerçekleştiren bir şehrin ürünlerinin markaya dönüşmemesi çokbüyük bir eksiklik. Onun için bizim zihniyet dönüşümünü yapmamız gerekiyor.” “…Buğday var, un yok. Un var diyelim, makarna yok, irmikyok. Buğday üreten, mercimek üreten bir şehir değil, bunları üreten ama bunlarımamul ürüne dönüştüren bir şehir haline gelmemiz gerekiyor. Onun için hızlı birşekilde un fabrikalarımız, hızlı bir şekilde makarna fabrikalarımız, hızlı birşekilde yan sanayi OSB’lerini kurmamız gerekiyor.” “…Yatırımı salt anlamda ürünü çıkarıp diğer illere, Antep’e,Ankara’ya gönderip un yaptıran değil; kendi şehrinde un ihraç eden, kendişehrinde makarna ihraç eden bir kente mutlak surette dönüşmemiz gerekiyor. Şanlıurfa parasını çok kötü kullanıyor. Şanlıurfa’da çokzengin arkadaşımız var. Parasını ya bankada tutuyor ya da batı illerinegidiyor, arsa, daire benzeri gibi gayrimenkullere yatırıyor. Oysa Şanlıurfa’nınbu bereketli toprakların ürünlerini işleyecek birkaç tane varlıklı insan biraraya gelse devasa tesisler kurabilirler. 6 yıldır söylüyorum. Bir fıstıkişleme tesisi kurun. 20 bin metrekare üzerine. Yazın oraya ‘Şanlıurfa Fıstığı’diye. Dünyanın her yerine ihraç edersiniz. Şanlıurfa Fıstığı markaya dönüşür.” “…Sırtta çuvalla değil, bakın tırlarla. Zihniyet değişimidiyorum. Bunu ben Faruk Çelik olarak kendi başıma sağlayabilir miyim yalnızbaşıma? Medya olarak siz üzerinize düşeni yapmayacaksınız. Yok MKYK üyesi kimolmuş da, yok bakan kim olacakmış… Urfa’yı kurtaracak olan bunlar değil ki.Urfa’yı kurtaracak olan bu anlattığım şeyler.” “…Ya yemek yiyeceksiniz, misafiriniz geliyor, turistgeliyor. Urfa’mızın mutfakları öyle olmalı ki, yemek Urfa’da yenir arkadaş, camgibi olmalı, ayna gibi olmalı. Hijyen açısından söylüyorum… … Biz ciğer yiyoruz zaten, biz Urfalıyız. Bana geliyorUrfalı hemşerim. Pırıl pırıl samimi insanlar. Geliyor eli kömürlü pideyi banaveriyor. Al ye diyor. Ben yiyorum. Ben yiyorum. Samimi olarak iftihar ediyorum.O pideye gönlünü katmış. Kömürlü olsa da eli, gönlünü kapmış. Yemekte yüreğinikatmak önemli… Evet, sevgilerini katsınlar. Şimdi Şanlıurfalı ustam böyleyapıyor. Gönlünü katıyor, eyvallah. Benim için bir mazuru yok. Ben onu yerim, çünküben onu tanıyorum. O, eliyle ciğerleri alıyor, takıyor. Benim için bir mazuruyok, seve seve de yiyorum. Ama dışarıdan gelen birisi bakacak diyecek ki, ‘yabu nasıl bir şey’ İşte bu değişimi yapmak durumundayız. Bunlar gidip ‘yemekUrfa’da yenir kardeşim’ diyecek. Ciğer Urfa’da yenir, kebap Urfa’da yenir,köfte Urfa’da yenir. Ufak müdahalelerle ama bunları eğitim çerçevesinde yaparakbu değişimi göstermemiz gerekiyor. Demek ki, tabelalarımız değişirse caddelerimiz temiz,dükkanlarımız temiz, yenilebilir lokantalarımız, üretimde fabrikalarını kurmuş,yalnız buğdayını, mercimeğini, fıstığını satan değil de bunlara işleyerek satanbir şehir olursanız bu müthiş bir değişimi meydana getirir. Bu arkasında neolmayı getirecek? Marka olmayı getirecek. Şehriniz marka şehir olacak” Bakan Çelik içinden geldiği gibi konuşmuş. Birçok sorunu vekendinde çözüm yolunu göstermiş. Şimdi sorular: Mesela, tarım şehri olan Urfa’nın, bahsedilensulama sorunu ve akabinde elektrik sorunu dolayısıyla mevsimlik işçilikten veişsizlikten bizi büyük oranda kurtaracak icraatlarla ilgili siyasilerimizinçıkıp bir itirazı, bir takvim belirlemeye yönelik girişimleri oldu mu? Bakan, 1 milyon 500 bin dekarlık alanın sulanmasındanbahsediyor. Kaynak temin etmeye çalışıyoruz deniyor. 6 yıldır kaynak teminedilemedi mi? Ne zaman diye soran var mı? Baraj ömrünü doldurunca mı buralarasu gelecek? Baraj bitmeden, bu hazırlıkların yapılması gerekli değil miydi? “Geçen de geldik 750 milyon TL’lik yatırım yaptık.” Deniyor.İyi de, hadi bizim siyasiler takip etmiyor diyelim, hükümetin, bu kaynaklarınamacına yönelik kullanıp kullanılmadığının takibini yapmamasının nedeni nedir? Şimdi turizm diyoruz. GAP, bitmeden sulama kanallarımızıyapsaydık, Siverek, Hilvan ve diğer sözü edilen yerler, yıllardır sulanıyorolacaktı. Ne dedik? Keşke önceden yapılsaydı. Yarın, Göbeklitepe için“keşkeler” olmasın diye ne yapmalıyızın çırpınışlarını sergilemek, sadece SayınSabri Dişli’nin mi görevi? 11 Nisan Stadında uygulanan projenin, tüm tepkilere rağmenranttan korunamamasının mücadelesi, sadece Sayın Mehmet Cafer’in mi görevi? Meraların peşkeş çekilmesi, LİMAK’ın rantabl faaliyetlerinidenetlemek sadece, Mustafa Arısüt ve Gazete İpekyol’un mu görevi? Yatırıma gelince. Sayın Bakan, Urfalı, Urfa dışında, sanayiyatırımı da, emlak yatırımı da yapar, yapıyor da. Ancak, Urfa’daki, geçmişvalilerimizden birinin de itiraf ettiği, emlak/arsa rantiye sitemi/spekülatörlüğüolduğu müddetçe bu durumun devam edeceği aşikar değil mi? Bu rantiyeci tekeli kırmak için, meraların peşkeşçekilmemesi için ne yaptınız? Belediyeleriniz, kısmi bazı projeler hariç, halka ucuz konutsatmak ve bu tekeli zayıflatmaya yönelik yeterince yatırım yaptı mı? TOKİ, Urfa’da konut fiyatlarını ve miktarını, neden butekeli de etkisiz kılacak tarzda gerçekleştirmiyor? diyerek sorularımıza ara;yazımıza son verelim.