HUKUK SİSTEMLERİ VE İSTENİLEN SONUÇ
Ülkelerin hukuk sistemleri her ülke için spesifik kurallar olmakla birlikte genel anlamda ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım daha çok; teorik ve uygulama temelinde farklılıklar göstermektedir.
İkiye ayrımın ilki:
Kıta Avrupası Hukuk Sistemi (Civil Law)
Kıta Avrupası dendiğinde İngiltere hariç Avrupa kıtası ülkeleri anlaşılmaktadır. Bu sistem modern dünyadaki en yaygın hukuk düzenidir. Avrupa Birliği üye ülkelerinin tamamı, Rusya, Çin, Türkiye, Afrika kıtasının %60'ı, Guayana hariç Güney Amerika Ülkelerinin tamamında bu sistem kullanılmaktadır.
Kıta Avrupası Hukuk Sistemi'nin temeli kuralların yazılı olmasına dayanmaktadır. Kanun yapma yetkisinin mutlak üreticisi ve otoritesi yasama meclisidir. Kanunlar asli kaynaklardır. Mahkeme içtihatları ancak yardımcı bir kaynak olarak destekleyici niteliktedir. Bu sistemde en önemli noktalardan biri de kamu ve özel hukuk ayrımı ve adli yargı ve idari yargı ayrımıdır.
İkiye ayrımın ikincisi:
Anglo-Sakson Hukuk Sistemi
İsminden de anlaşılacağı üzere İngiltere menşeili bir hukuk sistemidir. Başta İngiltere olmak üzere; ABD, Kanada, Avustralya, Hindistan, Güney Afrika ve İngilizlerin geçmişte sömürgecilik faaliyetinde bulunduğu ülkelerin kullandığı bir sistemdir.
Bu sistemde Örf ve Adet Kuralları asli kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Mahkeme içtihatlarının bağlayıcılığı da emsal nitelikteki kararların önemini artırmaktadır. Kamu Hukuku ve Özel Hukuk ayrımı olmadığı gibi Adli ve İdari Yargı ayrımı da yoktur. Yargı birliği ilkesi geçerli kılınmıştır.
Bu sistemleri toplumsal düzen, ahlaki ve vicdani anlamda yorumlamamız gerekirse; ister Kıta Avrupası Hukuk Sistemi'nin dayalı olduğu kırtasiyecilik mantığı, isterse Anglo-Sakson Hukuk sisteminde teamüller ve emsallerin ağırlıklı olması, verilen kararların genel ahlaka, toplumsal vicdana ve kamu düzenine ters düşmeyen sonuçlar doğurması açısından farklılık göstermemektedir. Verilen her kararın; düzen, ahlak ve vicdan üçgenine oturtulması ideal adalet düzeninin, birlikte yaşama kültürünün gereğidir.
Dolayısıyla bahsettiğimiz hukuk sistemlerini ahlaklı ve vicdanlı insanların ellerinde barış ve huzur içinde yaşamak için çeşitli araçlar olarak görebiliriz. Ancak menfi duyguların ağır bastığı, özünde kötülük taşıyan insanların elindeyse; namlusunu insanlığa çevirmiş bir silah, toplumun kılcallarına sızmış kötü huylu bir tümör olarak karşımıza çıkabilmektedir.