AYETLERİ İDEOLOJİLERİNE ALET EDENLER
Vaktiyle Yahudiler, Tevrat’ı tahrif etmemeye başlamışlardı. Hesaplarına gelmeyen kelimeleri, ifadeleri, konulduğu asıl anlamından saptırarak, kendi çıkarlarına uygun olacak şekilde anlamlandırıyorlardı. Allah’ın kitabı olan Tevrat’taki tahrif ve bozulma, zamanla unutularak oluşmuş değildi, Yahudiler gerçek anlamını bildikleri halde anlamını kendi heveslerine göre değiştiriyorlardı. Kur’an ayetlerinde bu durum şöyle bildirilmektedir:
“Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırıp tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar..” (Nisa, 46.) “Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlardan bir zümre, Allah’ın kelâmını işitirler; sonra o kelâmı iyice anlamış olmalarına rağmen yine de bile bile onu tahrif ederlerdi.” (Bakara, 75.) “İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar.” (Maide, 13.)
Üzülerek ifade edeyim ki bu asrımız, çeşit çeşit sapkın mahlûkların boy gösterdiği sapkınlar asrına dönüşmüş gibi bir izlenim vermektedir. Müslümanlar içinde hem de ilahiyatçı camiada ateist ve deistler türediği gibi, şimdi de Kur’an ayetlerini kendi ideolojik fikirlerine göre anlamlandırarak kullanan, çıkarlarına uygun olacak şekilde tahrif eden gruplar ortaya çıkmıştır. Allah’ın ayetlerini asıl anlamından saptırarak tahrif eden ve bu tutumlarından dolayı lanetlenen Yahudilere özeniyorlar, onları taklit ederek onların izinden gidiyorlar. Sözüm ona bu zındıklar, Müslümanlığı da kimseye bırakmıyorlar. Kur’an ayetlerini sapkın ideolojik fikirlerine alet etmeye çalışıyorlar. Müslümanlar içinde çıkan ve bin dörtyüz yıllık köklü İslam kültürüne tamamen aykırı düşen ve İslam’ın zararına yol açan bütün oluşumlar, aslında kökleri mazideki şeytanî izbe çukurlardan gelen, şeytanın kafaları gibi tomurcuklarını uzatmış zakkum ağacının, asrımızın şeytani menfezlerinden yol bulduğu filizleri, dal budaklarıdır. Yine bu türden her bir zehirli oluşum, İslam ümmeti binasında tahrip edici gediklerdir.
Kur’an’da lanetlenen ve korkunç bir helâk ile yerin dibine geçirilen Lut kavminin ahlakını yaşatmaya çalışan Lgbt sapıkları gibi, İslam’a ve Kur’an’a zarar verici her oluşum, her fikir İslam düşmanı güçlerce desteklenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Müslüman görünümlü olsa da İslam düşmanlarının desteğini alan oluşumların, İslam’ın hayrına olmayacağı açıktır. Çünkü semavi kardeşlikle birbirlerine bağlanan Müslümanlar arasında ihtilafları derinleştirmekte ve İslam ümmeti binasında tahrip edici gedikler açmaktadır.
İslam düşmanlarının ihtilafı körükleyen tuzaklarına karşı “Mademki muvahhidiz, müttehidiz.” (mademki bir Allah’a iman olan tevhid inancına bağlıyız, bir ve beraberiz.)” prensibine bağlı olmak lazımdır. Bu itibarla Tevhid’e inananlar, birliklerini bozucu her hareketten uzak durmalıdırlar. Ümmet binasında söz konusu gediklerin açılmaması için, tüm Müslümanların duyarlı ve dikkatli olmaları, saflarını iyi tesbit etmeleri gerekmektedir.
Bir zamanlar dünyalık çıkarları için hadis uyduranlar gibi, günümüzde de bir kısım gruplar, hadislere, hatta ayetlere yanlış mana vermek, asıl anlamlarından saptırmak suretiyle ideolojik saplantılarına kanıt ve dayanak olarak kullanıyorlar. Eski zındıkların yaptığı gibi lafzen uydurmak mümkün olmadığından, asrımız zındıklarının, kutsi metinlere anlam uydurması yaptıklarını görüyoruz.
Ayetleri dünyevi sapkın düşüncesine alet etmek ve kötü niyetine göre yorumlamak, ayetlere yanlış mana vermek kadar kötüdür, merduttur. Bu büyük bir iftira ve zulümdür. Kur'an-ı Kerim'e gerçekte inanmayıp bu inançlarını içinde yaşadıkları inançlı toplumdan gizleyenler bunu çok yaparlar. Ayrıca kin güttükleri, sevmedikleri, hedefe koydukları kimseleri kötülemek için ayet ve hadisleri kullanır ve yorumlarlar. Bu tutum, ayet ve hadislere karşı yapılan büyük bir saygısızlık ve iftiradır. Bunu daha çok kendilerini gizlemiş inançsızlar kullanır. Onlar ayet ve hadislere inanmadıkları için çıkarları uğruna, sevmedikleri kişileri kötülemek ve sevdiklerini övmek için kullanmaktan çekinmezler.
Kur’an’a murad-i İlâhî’ye aykırı olarak bile bile yanlış mana verenler, nefsani heveslerinin isteklerine göre yorumlayanların, vaktiyle hadisleri inkar ederek bu yola koyulduklarını biliyoruz. Oysa ayetlerin manalarını açıklama hususunda Allah tarafından yetkili kılınan ve Kur’an’ın kendisine nazil olduğu Allah Resulü’nün (ASV) açıklamaları dikkate alınmadan Kur’an’ı doğru anlamak mümkün değildir.
Ayetlere yönelik sözünü ettiğimiz bu tarz iftira ve saygısızlıkta, iletişim teknolojisi ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla ilmin ayağa düşmesi, cahillerin kendini âlim zannetmeye başlaması ve bilgi kirliliği gibi unsurların katkısı da büyüktür.