ÜNİVERSİTE İLE MESELEMİZ!
Bugüne kadar gazeteciliğimi takip eden herkes bilir, hiçbirhaberi hiçbir olayı kişiselleştirmedim. Neler yaşandı neler. Ben sadecegazeteciliğimin gereği haberimi yapıp kenara çekildim.
Sadece Harran Üniversitesi Rektörü ile ilgili durum farklıoldu. Çünkü rektör bilim adamı olma vasfını tam olarak içselleştirememiş. Helehele rektör olmayı hiç… Makama oturduğu ilk günden beri görevden alınacakkorkusu mu yaşıyor, yoksa hala o makamda oturduğuna mı inanmıyor anlamışdeğilim. Bu sebeple olur olmaz yargıya koşuyor. Koşsun bu onun doğal hakkı.
Ancak bir sıkıntı var. Bu sıkıntının bedelini de burası birhukuk ülkesi olduğuna göre ödeyecek. Ama er, ama geç. Buna imanım gibiinanıyorum. Yargıyı meşgul etmenin, yazılan eleştirilerden ötürü gazeteciyiadliyede meşgul etmenin bir karşılığı olmalı. Öyle herkesin her canınaestiğinde yargıya başvurması sıradan bir olay olmamalı.
Gelelim üniversite yetkilileri ile neden anlaşamadığımıza.Hazine arazisi olan Eyyübiye Kampüsü yerinin Harran Üniversitesi Senatosutarafından TOKİ’ye devredilmek istendiğini sanırım duymayan, okumayankalmamıştır. Aklı başında herkes oranın tarım arazisi olduğunu ve TOKİ’yedevredilmesi halinde ovanın önlenemez bir şekilde betonlaşma süreciyle karşıkarşıya kalacağını bilir. Büyükşehir Belediye Meclisi de aynen bu yönde kararalmıştı. Ayrıca Tarım Bakanlığı’nın gümbür gümbür “kamu spotu” adı altındatarım alanlarının betonlaşmaması için yayınları oldu.
Dolayısıyla tarım arazilerinin korunmasına yönelik yapılanher haber kamu haberidir. İnsanlığın en büyük mirası olan toprağın korunmasıamaçlı haberdir. Gazete İpekyol da, rektörün topu senatoya atmasının ardındangözler tam da senatoya çevrilmişken “kim bu senato” içerikli bir haber yaptı.Harran Üniversitesi’nin internet sayfasında senatonun kimlerden oluştuğu kısmızaten mevcut… Kamuoyu pek bilmese de burada tek tek isimleri ve hangi görevdebulundukları yer alıyor.
Haberi ben hazırladım. Hiçbir senato üyesinin fotoğrafı yeralmadı. Zaten istesem de kolay kolay bulamazdım. Kimsenin peşinde hafiye gibidolaşmadım. Kimse ile ilgili yorum yapmadım. Sadece tarım için elverişlitoprakların bulunduğu araziyi kimler TOKİ’ye devretmek istiyor bunu yayınladım.Rektörün çok zoruna gitmiş olmalı ki, “Halkı kin ve nefrete tahrik suçu”işlemekle beni itham edip suç duyurusunda bulunmuş. Şimdi güler misin ağlarmısın?!
Haberin uzaktan yakından suçlamayla alakası yok. Şaşırdımkaldım rektörün kafa yapısına. Böyle bir adam Harran Üniversitesi’ne idarecilikyapıyor diye kahroldum, eninde sonunda suçlamadan bir şey çıkmaz diye degüldüm. Ama rektörün bu anlayışla bu üniversiteyi iyi bir yerleregetiremeyeceğine iyice kanaat getirdim. Bir iki paylaşımımla sosyal medyadaespri de yaptım kendisi ile ilgili. Başkan konumunda bulunan ve saygı duyduğumiki dostum geldi yanıma. Üniversitenin ve Urfa’nın zarar görmemesi için bizibuluşturma ve problemleri çözme teklifinde bulundular. Problemimin olmadığını,sadece suç duyurusu nedeniyle bu aşamaya geldiğimi söyledim. Aracı olarak gelenbaşkan da konuşup davayı geri çektirebileceğini söyledi. Ben de kesinlikleböyle bir ricada bulunmamasını istedim.
Buluşma konusunda da, yapılan yanlışlıkları yazmaktan aslageri durmayacağımı, belki cevap hakkı olarak kendilerini de hakem tutarak birkonu olduğunda sorabileceğimi söyledim. Ancak yanlış ve usulsüz gördüğüm birkonuyu yazmaktan kendilerinin de beni alıkoyamayacağını açık açık belirttim.“Tamam” deyip yine dostane bir şekilde gittiler. Herhalde yazmaktan geridurmayacağımı öğrenince rektör de istemedi buluşmayı.
En çok zoruma giden işte bu halkı kin ve nefrete tahriksuçlaması ve böyle bir uyanıklığa başvurmasıydı. Her açıklaması neredeyse birhezeyan olan üniversite geçtiğimiz hafta “bir ihaleyi iptal edebilirler ve buiptal edilirse kafadan 1,5 milyon zarar edilecek” şeklindeki haberimizinardından tekrar bir açıklama yaptı. Hitlerin bir sözünü de açıklamadakendilerine düstur edinen üniversite, bir de “hoşafın yağı kesildi” şeklindebir ifade kullanmış. İnsaf dedim başka bir şey demedim.
PARA MESELESİ NEREDEN ÇIKTI?
Rektör, 4 Temmuz 2017’de ŞASEMKOM’un misafiri olmuş veburada yaptığı konuşmada skandal olarak nitelendirilebilecek ifadeler kullanmıştı.“Cumhurbaşkanı buraya geldiğinde etrafında 50 kişi vardı. Eski başkan, yenibaşkan, eski vekil, yeni vekil. Ben rektör olarak sıkıntılarımı iletemedim. 50kişilik zırh var.” demişti. Be adam Cumhurbaşkanı seni dinlemeye mi gelmiş,Cumhurbaşkanı senin sorunlarının muhatabı mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Harran’areferandumda vermiş oldukları destek nedeniyle teşekküre gelmişti. Yani siyasibir çalışma ve referandum geri dönüşü için gelmişti. Bunu anlamayacakkapasiteye sahip olan rektör, burada sitem dolu sözler sarf etmişti. Biz debunu haberleştirdik. Tabi az önce bahsettiğim kendi yorumlarım yok haberde.Sadece kendi söyledikleri yayınlandı. Ertesi gün bir dostum aradı. Kendisinidevreye koyduklarını ve haberi kaldırmamı istedi. Bir elemanla da faturayıbasın birimine yollamamı istedi. Ben de aynen “ne münasebet” diyerek tepkigösterdim. Dostum kendisinin de böyle bir şeyin olmayacağını ilettiğinisöyledi. Haber hala sitede duruyor. Ben de bu teklifin üzerinde pek durmadım.Çünkü çok duyduğumuz bir şeydi. Bize sıradanlaştı artık.
Son açıklamalarında “hoşafın yağı kesildi” denilincepişkinliğin bu kadarına da pes dedim. Evet belki rektör direkt olarak “birfatura kesin” dememiştir. Ama demek ki birileri devreye girip işleri böyleçözüyor. O telefon konuşmasını yapan dostumu tekrar aradım, hafızamızı tekrartazeledik. Rektörden çıkmamış ama rektöre yakın birisi dostuma “o haberikaldırsın bize ne düşüyorsa razıyız” demiş. Üniversite adına demiş olmalı bunu.Dolayısıyla rektörün haberi yoksa bile rektörün karşı olmayacağı bir durumdurki bu teklif rahat yapılabiliyor.
Allah’a şükür kimse çıkıp da bana bu memlekette “ben paraverdirip bu haberi kaldırttım” diyemez. Ama teklif edip de teklifi geridönenler inkar edebilir. Bununla ilgili yapacak pek bir şey yok. Sadece herdaim adil şahitlik yapmaya hazır olan dostlar var.
Şimdi Allah’tan korkmaz mısın be adam, sen çıkıp nasıl“hoşafın yağı kesildi” diyerek insanı zan altında bırakırsın diye haykırahaykıra sormak istiyorum.
Allah’tan korkmaz mısın, sen o oturduğun makama nasılgeldin, nasıl senden önce yapılan pislikleri ortaya döktüm bunu bilmez misindiye sormak isterim.
Ben Allah’tan korkarım. Kim olursa olsun bir insana iftiraetmekten Allah’a sığınırım. Sırf makamda kalmak için bu çırpınmalardan vazgeçipsenin de Allah’tan korkmanı tavsiye etmek isterim. İşte o zaman daha rahat olurve çırpınmak yerine dik durmanın daha çok işe yaradığını görürsün.