DUT MEVSİMİ

Koronavirüs belasından dolayı evden çıkmayalı iki ay geride kaldı. Bu bir hapis cezası kadar olmasa da insanı ummadığı ölçüde sıktığı da kesindir. Geçen akşam yatsıdan sonra gecenin sükûnetinden istifade ile hem biraz nefeslenmek hem de yürüyüşle rahatlamak amacıyla evimizin yakınında bir süre dolaştım. Yola yakın karanlık bir köşeden geçerken bir ağacın altında bir şeyler döküldüğünü fark edince durdum. Dikkatle bakınca dut olduğunu anladım. Şerbetle doldurulmuş şeker tulumbacıkları dutlar, zengin Kudret hazinesinden ağacın üzerine dökülmüş, olgunlaşanlar ağacın altına saçılmış, yol kenarına kadar kaplamıştı. Ağacı perde yaparak dutları bollukla yağdıran Kudrete hayran kaldım. İçerde kala kala dut mevsiminin geldiğini bile anlamamışız diye iç geçirdim. Bir süre ağaca ve dutlara bakakaldım. Tuhup’ta dut mevsiminde dut ağaçlarına çıktığım günleri hatırladım, özlemden gelen duygu yüklü bir hüzün içimi kapladı. Evet, yaz sıcağının kendini hissettirmeye başladığı bir döneme girdik. Ağaçları, bitkileri Kudret eline perde yapan Allah, yeryüzünü bir nimet sofrasına dönüştürüyor. “tüm canlılara merhamet eden” anlamındaki “Rahman” isminin sahibi olan Allah, bu sıcakları, yaz sofrasında sunduğu çeşit çeşit meyveleri tatlandırmak ve olgunlaştırmak için sebep kılmıştır. Her canlının rızkını akılalmaz bir tarzda en mükemmel şekilde vererek “Rezzak” olduğunu gösteriyor. Bütün canlılara yönelik İlahi ziyafetin en tatlısının sunulduğu dönemin başında dut mevsimi gelmektedir. Bu mübarek ağaçlardan adeta kudret helvası yağdırılmaktadır. Vaktiyle Musa (AS)’ın gözetimindeki İsriloğullarına kudret helvası yağdıran Allah, dut ağaçlarını da mucizevî bir helva fabrikası olarak yaratmıştır. Bu mevsimde dut ağaçları binlerce annesiz yavrunun barındığı bir beşik ve gıda kaynağı durumundadır. Karıncadan, sinekten, böcekten insanlara kadar her canlının düşkünlük düzeyinde ilgisini çeken dut nimeti, kimisine lezzetli şeker tulumbası bir meyve, kimisine azık ve gıdadır. Sadece uçan veya ağaca çıkabilen canlılar istifade etmez; ağaçların altında dökülen dutlar da hiçbir tanesi zayi edilmeden yerdeki canlılara ziyafet olmaktadır. Kimi böcek ve sinek yavruları için anne kucağı veya anne sütü değerinde hayat suyudur. Küçücük bir böcek, sevk-i ilahi ile bir dut tanesine yumurtalarını bırakır, uçar gider. Yumurtadan çıkıp gözlerini açan annesiz, korumasız ve aciz yavrular, üzerinde bulundukları dutu yemeye başlarlar. Anneleri uçup gitmiş ama Rableri onları unutmamış ve terk etmemiştir. Dutu bitirinceye kadar, büyürler ve artık onlar da kendilerine yeterler. “Kur’an’da peygamberine hitaben: “mâ vedda’ake Rabbuke ve mâ Kalâ: Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı.” buyruğundan anlaşılıyor ki, aslında ihtiyaç sahibi hiçbir mahlûkunu terk etmez. Dut meyvesine düşkün olmayan insan yoktur. Ancak insana düşen, nimeti sevmenin ötesinde nimeti verene karşı bir şükür görevi bulunmaktadır. Bu sevgi, nimeti vereni unutmamak, O’nun ikramı olduğunu hissetmek şartıyla nimete karşı manevi bir şükür hükmündedir. Güzel, lezzetli meyveleri, Cenab-ı Hakkın nimeti yönüyle sevmek, O’nun “Rahman” ve “Mun’im” isimlerini sevmek demektir. Nimete olan sevgi, ilahi iltifatı hissetmeye bir aracı olmalıdır. Nimetteki ilahî iltifatı hissetmek, o nimeti yemekten gelen lezzetten daha lezzetlidir. Cenab-ı Hakkın asla abes iş yapmadığı, yaratmasında gereksiz israf bulunmadığı açık bir gerçektir. Yarattığı her şey duyulan ihtiyaç oranındadır. Buna göre, dut mevsiminde rahmet hazinesinden hesapsız bir bollukla dutların ihsan edilmesi, canlılardaki ihtiyaç oranın yüksekliğini gösterir. Demek çok ihtiyaç var ki bu kadar bolca teksir edilmektedir. Hem eski hem modern tıpta dutun insan sağlığı açısından önemli yararları olduğu tesbit edilmiştir. Dut mevsiminde sunulan bu ilahi ikrama icabet etmek ve tazesinden istifade etmek gerekir. Ancak kurutularak ve pekmez yaparak çeşitli yararlar için tüketilmektedir. Dutlardan istifade yalnız meyvesiyle sınırlı değildir. Yapraklarından, dallarından da yararlanılır. Dut yaprağından ipek üretildiği bilinmektedir. Ağacı, kökleri, dalları, yaprak ve meyvesiyle insana yararlar sunduğu için birçok kültürlerde dut ağacı kutsal sayılmıştır. Yöremizde halk arasında, dutun “vakf-ı nebi” olduğu inancı yaygındır. Yani peygamber (ASV) dutu herkesin yararlanması için vakfetmiştir. Bu inanç nedeniyledir ki, dut ağaçları eskiden beri daha çok yol kenarlarında, herkesin gelip geçtiği güzergâhlarda, başkasının mülküne girmeden kolaylıkla ulaşabileceği mekânlarda yetiştirilmiştir. İnşallah Pazar günü Ramazan Bayramını idrak edeceğiz. Bütün okurlarımızın, İpekyol gazetesi yönetici ve çalışanlarının bayramını tebrik eder, gerçek mutlu günlere kavuşturmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.