RAMAZAN HİLALİ

Ramazan-i Şerif, ayın dünya etrafındaki dönüşünü esas alan “Kamerî Takvim” adı verilen ay hesabına göre düzenlenen kutsal bir aydır. Ay, dünya etrafındaki bir turunu 29 gün 12 saatte tamamlar. Bu nedenle kameri takvimin ayları genel olarak 29 gündür. Ancak artan 12 saat her iki ayda bir 24 saat ettiğinden bir gün eklenmiş olmaktadır. Bu itibarla her iki aydan sonraki ay, bu artık günün eklenmesiyle 30 gün olmaktadır. Söz konusu bu artık günün eklenmesi bazen Ramazan ayına rastlayınca Ramazan 30 gün çekmiş olur. Bu yılki Ramazanın durumu da böyledir. Ayın dünya etrafında dönüşü ve bir turunu tamamlamasıyla oluşan ayların başlangıç ve bitişi eskiden beri tartışma konusu olmuştur. Ay her gün önceki günden ortala 50 dakika gecikmeli doğar. İlkin incecik bir yay gibi olan aya “Hilal” adı verilir. Sonraki günlerde gittikçe kalınlaşır ve ayın ondördünde tam yuvarlak bir durumda görülür. Farklı görüntülerine “ayın menzilleri” denir. Kur’an-ı Kerim, bununla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Ay için menziller tayin ettik, nihayet eskimiş hurma çubuğu gibi döner.” (Yasin, 39) Ayette geçen “eski hurma çubuğu” ifadesinde güzel bir tasviri ifade eden bir incelik vardır. Hurma salkımının takılı olduğu hurma çubuğu hilal gibi kavislidir ve eskidikçe beyazlar. Ay, hilal şeklinde göründüğü ilk gün, yedi yıldızdan oluşan bir yıldız kümesi olan Süreyya yıldızı hilalle aynı hizada görünür ki bu hurma salkımı asılı bir hurma çubuğunu andırmaktadır. Kur’an’ın bu benzetmesinde bu müthiş tasvir bulunmaktadır. Her ayın bir gününde ay ve güneş aynı hizada doğar ve güneşle beraber batar. Yüzeyine güneş ışığı da vurmadığından gün boyu görülmez. İşte ayın bu durumda olduğu güne “içtima günü” denir. Astronomik kabule göre ayın ilk günü bu içtima gününden sonraki gündür. Ancak İslam’a göre ayın dünyadan çıplak gözle görülebilir olması esastır. Bu nedenle İçtima gününden sonraki günün akşamı ay dünyadan görülebildiğinden onun da ertesi günü aybaşı kabul edilir. Yani içtima’dan iki gün sonra aybaşı olmaktadır. Çünkü Peygamberimiz (ASV) “Sûmû li rü’yetihi ve’ftırû lirü’yetihi: Hilalin görülmesiyle oruç tutun ve onun görülmesiyle bayram yapın” buyurmuştur. (Tirmizi, Savm,5, Hadis no: 688) Bu itibarla İslam’a göre ayın görülebilir olduğu günün ertesi günü ayın ilk günü olmaktadır. Ramazan-ı Şerif’in başlangıcı da bu kurala göre tesbit edilir. İçtima günü ayın görülmesi mümkün olmadığından ertesi gün önceki ayın son günü olmaktadır. Kameri takvimlerini Greenwich Rasathanesi ile Paris Rasathanesinin bir yıl önceden tüm rasathanelere gönderdiği almanaklara göre hazırlayan Arap ülkeleri öteden beri Ramazan-ı Şerif’i ülkemizden bir gün önce başlatıyorlar. İçtima gününün ertesi gününü başlangıç kabul eden Astronomik aybaşı esas alındığı için bu fark ortaya çıkmaktadır. Arap ülkelerini dikkate alan kimileri de Ramazandan bir gün önce “dün hilal görülmüş” şeklinde aslı astarı olmayan bir dedikodu yayarak memleketimizde de ihtilaf çıkarmaya çalışıyorlar. Oysa güneşle beraber batan bir hilali, battıktan sonra görmek nasıl mümkün olabilir? Bir kısım Müslümanlar da ilmi gerçeklere aykırı bu dedikoduyu doğru zannederek Diyanetin hazırladığı takvime itibar etmiyorlar. Oysa namaz vakitlerinde Diyanet takvimine uyarak Ramazan tespitinde karşı çıkmak çelişkili bir tavırdır. Aslında Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı kameri takvimde Greenwich Rasathanesi’nin Kandilli Rasathanesine gönderdiği almanaklarından faydalanmaktadır. Ancak Ramazan’ı başlatmak için içtima gününü değil, hilalin yeryüzünde herhangi bir yerden gözle görülebilir olduğu ertesi günü esas alarak takvimde düzenleme yapmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de hazırlanan bu takvim kanaatimizce Hadis-i Şerif’in rüyet-i hilal emrine daha uygundur. (Geniş bilgi için bknz: