AĞAÇLANDIRMA SEFERBERLİĞİ
Ülkemizde devam eden; ağaçlar, hayvanlar da dahil canlıların hayatına mal olan orman yangınlarının bir an önce son bulmasını temenni ediyoruz.
Bu yangında canla başla güzel örneklikler gösteren tüm insanlara Rabbim güç kuvvet versin. Yangında hayatını kaybedenlere Allah' tan rahmet, yakınlarına sabırlar, yaralananlara acil şifalar dilerim.
Bu yangının bir an önce söndürülmesi gerekliliği ve geleceğimizin yandığı bilinci ve sorumluluğu ile yangını söndürme konusunda nerede ve ne konumda olunursa olunsun; her kesin imdada yetişmesi gerekir. Bu çabaları sürdürenlere minnettarız, dualarımız onlarladır. Tek dileğimiz yangının bir an önce son bulması.
***
Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri/bozulma her yıl daha hissedilir hasarları yaşatarak büyük tehlikenin gelmekte olduğunu haber veriyor. Akdeniz bölgesi ve dolayısıyla Türkiye’ de de devam eden orman yangınlarının bununla da ilgisi olduğu su götürmez bir gerçeklik.
Deprem, sel, orman yangınları gibi felaketlerde toplum olarak kenetlenen ve dayanışan bir özellikte olsak bile önceden hazırlıklı olmak ve tedbir almak konusunda ihmalkar olduğumuz ortada. İstanbul için büyük depremin yol açacağı yıkımdan sıkça bahsedildiği halde yapılması gerekenlerin yapılmaması buna bir örnek veya mevcut orman yangınlarına hazırlıksız yakalanmamız.
***
Şehirleşme ve küresel ısınma artıyor, doğa acımasızca tahrip ediliyor, yeşil alanlar azalıyor, atmosfer hızlı şekilde kirletiliyor. Bu gidişatı durdurmak daha çok büyük devletlerin/şirketlerin elinde, şimdilik onlara söz geçiremiyoruz, onlar kardan başka ilke tanımıyor. Ama bu durum yapmamız gerekenleri yapmama hakkını bize vermiyor.
“Urfa’mız da küresel ısınmadan, kuraklık ve yağış yetersizliği şeklinde payını almaktadır. Nüfusu hızlı bir artış gösteren şehrimiz büyük bir yapılaşma süreci yaşadı ve yaşamaktadır. Artan nüfusla beraber; araba, klima ve sair ısınmayı tetikleyici etkenlerin de artması bir yana; yapılaşma için kesilen ağaçlar ve yok edilen yeşil alanları da hesaba kattığımızda durumun vahameti daha net ortaya çıkıyor.”https://www.gazeteipekyol.com/kuresel-kuraklik-iklim-ve-denge-makale,14134.html
Karaköprü başta olmak üzere yüz binlerce fıstık ağacı yapılaşmaya kurban edildi ve yerine yenileri dikilmedi. Aslında bir ağacın yerine en az beş ağaç dikmeli ama bir ağacın yerine bir ağaç bile dikmeyi henüz başarabilmiş değiliz.
Atatürk Ormanı denilen ağaçlık bölge de dahil Urfa gibi yeşilin hayati öneme sahip olduğu bir bölgede ormanlık alanların sadece yüzde birlik bir alana tekabül etmesi ciddi bir eksikliktir.
NE YAPMALI?
“Zaman zaman belediyeler veya diğer bazı kurumların yaptığı sınırlı ağaçlandırma kampanyaları ile Urfa'nın ağaçlandırma sorununu çözmenin mümkün olmadığı ve olmayacağı açıkça ortadadır. Urfa gibi illerde, bunun merkezi bir politikaya dönüştürülmesi için en az 20 yıllık bir planın gerekli olduğunu belirtmekte yarar vardır. İlk on yılı ağaçlandırılacak bölgelerin tespiti, yoğun bir ağaçlandırma yapılması ve ağaçlandırılan bölgelerin korunarak, ekilen ağaçların kayıt altına alınıp takibinin yapılması ve onların yetişmesini, büyümesini sağlamak şeklinde planlanmalıdır. Yani ağacı ekip oradan uzaklaşıldığı ve
kontrolü yapılmadığı zaman; ağaçların birçoğu sonradan kurumaya terk ediliyor ve emekler boşa girmiş oluyor. O yüzden bu makro planda ağaçların takibinin yapılması, ağaçlandırma bölgelerine resmi hüviyet kazandırılması, orada sulama ve bakımla ilgili gerekli zimmetleme ve istihdamların yapılması kaçınılmaz olarak gereklidir .” https://www.gazeteipekyol.com/yesil-kirmizi-cizgimiz-mi-makale,7288.html
“Şahsım olarak ağaçlandırmaların makro bir plan çerçevesinde yıllara dağıtılarak yapılmasından yanayım. İşin katılımcı kurumları, vatandaşın katılımı, projelendirilmesi, ekilen ağaçların takibi, şehrin, kurum bahçeleri ve parkların, çevre köy ve mahalleler ile kırsal bölgelerin ayrı ayrı ele alınması, hangi ağaçların nereye ekileceği, sıcak iklimimize etkisi, baraj suyu ile ilişkilendirilmesi, şehri güzelleştirmesi, tarımsal üretimi artırmaya yönelik türlerin belirlenmesi ve tabiî ki istihdam. Gençlerimize bu süreçte, güvenceli ve sürekli istihdam sağlama boyutu olmalı. Bir heves olarak gelip geçmemeli… https://www.gazeteipekyol.com/urfa-yesile-mecbur-makale,13234.html
Yanan, kuruyan her ağacın yerine en az bir ağacın ekilmesi rutin ve kesin olmalı ama esas olan belli bir plan çerçevesinde mevcudu artırmaya yönelik çalışmaların rutinleştirilmesidir.
Orman yangınlarına yönelik hızlı tespit ve hızlı müdahale yöntem ve teçhizatı önemli bir husus. Ağaç dikmek kadar onu korumak da önemli.
Zeytin, badem ve benzeri yanmayan ağaç türleri seçilmelidir, ancak elli yılda ancak oluşabilen ve çeşitlilikle de ilgisi olan ormanın bir ekosistem olduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Orman sadece ağaç değil; içinde yaşayan canlılar, erozyonu önleyen yapı, iklime etki eden mekanizma, insan/toplum psikolojisi ve kültürüne etki eden etken ve daha bir sürü etkileşimi içeren bir sistemin adıdır.
Mesela Urfa için 5 yıllık bir planla 5 milyon ağaç dikmek planlanıp; tüm yerel yönetimler, STKlar, sendikalar resmi ve sivil inisiyatifler bu planda görev ve sorumluluk alabilirler…
Bağ evleri ve hobi bahçeleri planlı şekilde yaygınlaştırılarak ağaçlandırma kültürü geliştirilebilir.
dolayı ağaçsız kalmış orman alanının bir metre karesi dahi imara açılmamalı, satılmamalıdır. tarafından “Milli Ağaçlandırma Günü” olarak ilan edilen ve pandemiden dolayı sönük geçen “11 Kasım Ağaçlandırma Seferberliği” etkin ve sürekli hale getirilmeli ve bu kapsamdaki plan ve politikalar belirlenerek bu etkinlikler kurumsallaştırılabilir.
Toprağın olduğu her yere; okul, resmi kurumlar, parklar vs her yere uygun ağaçlar dikilebilir.
Kısacası ağaçlandırma seferberliğini geciktirmemeli, ciddiye almalıyız. Bunun kaçınılmaz bir gereklilik olduğu ve gerçekleşmesinin mümkün olduğu artık biliniyor. Umarım olur, selam ve dua ile.