İDLİP… UTANIYORUZ…
YâRâb,bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûristiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
'Yandık! 'diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Mazlûmunedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ
Cânigeziyor dipdiri... Can vermede mâsûm
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?
Mâdâmki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın
İslâm'ıelinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: Âcize hak yok!
Yetmezmi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!
Mehmet AKİF ERSOY
Birkez daha, bir kez daha, bir kez daha fotoğraflar dolaşıyor her tarafta… Hertarafta acıya dair görüntüler, izlemeye tahammül edemediğimiz görüntüler. Hertarafımız kanıyor, her tarafımız acıyor, yara bere içindeyiz. Görüntüler, görüntüler,görüntüler… Acıya dair görüntüler, çaresizliğe dair görüntüler, gözyaşına dair görüntüler.Görüntülerden geriye, bize ne mi kalıyor? Eziliyoruz… Utanıyoruz… Kahroluyoruz…Çaresizlik, acizlik, utanç, koskocaman bir utanç kalıyor payımıza. Başka dahiçbir şey gelmiyor elimizden.
Suriye’de,acının bu seferki adresi, zalimlerin bitmeyen zulümlerinin yeni merkeziİDLİB. Kahrolası zalimlerin kullanmışoldukları kimyasal bomba sonrası çoğu çocuk yüzden fazla insan. Yüz insan,sadece rakamlar,öylesine geçiyor ekranlardan. Ardından görüntüler. Acı içindeboğularak ölen çocuklar, nefes almaktazorlanan, ağızlarından köpükler gelen,kamyonetkasasında maruz kaldığı kimyasal gazdan kurtarılmak için üzerlerine su sıkılanminicik çocuklar. İdlip’te çocuklar nefes alamıyor, dünyayı solumak istiyorlarama dünya nefeslerini kesiyor, dünya dar geliyor onlara,ölüyorlar… Büyüklerin,kahrolası büyüklerin, kahrolası hesaplarının, kahrolası stratejileri içinçocuklar ölüyorlar…
Sözbitiyor, elimizden bir şey gelmiyor. Çocuklarımıza bakıyoruz, ekranda İdlip’teki çocukları izliyoruz, utanıyoruz. Elimizin aciz kaldığı yerde duaya duruyordilimiz, dilimizden utanıyoruz, semaya kalkan elimizden utanıyoruz, duaediyoruz duamızdan utanıyoruz, gözyaşı döküyoruz gözyaşımızdan utanıyoruz,sesimizden, sözümüzden, duyarsızlığımızdan utanıyoruz, kendimizden utanıyoruz,insanlığımızdan utanıyoruz… Böyle bir dünyada yaşıyor olmaktan dolayıkahroluyoruz.
YA KAHHAR, YaKahhar, Ya Kahhar, diye biliyoruz başka da bir şey diyemiyoruz,duyarsızlığımıza da kahrediyoruz. Görüntüler, fotoğraflar çepeçevre kuşatıyorher tarafımızı sadece izliyoruz,her geçen gün biraz daha hissizleşiyoruz, hergeçen gün biraz daha uzaklaşıyoruz insanlığımızdan, her geçen gün biraz dahauzaklaşıyoruz Müslümanlığımızdan. Suriyeli çocuklarıngözlerindeki acıyla kahroluyoruz, yüreğimiz daralıyor, sıkılıyoruz, utanıyoruz.
Bir kez daha çocuklarölüyor, bir kez daha söz tükeniyor, bir kez daha sessizliğin çığlığındaboğuluyoruz, bir kez daha annelerin payına ağıt düşüyor ve biz bir kez dahasadece ve sadece utanıyoruz…vakilli@hotmail.com