MECLİSLERDE KONUŞMA ADABI
Modern zamanların, modern nesli genellikle, daha çok fizikberisi,yani madde eksenli düşündüğü için; neyi nasıl, nerde ve ne zamankonuşacağını bilmiyordur çoğu kere!... Bundan ötürüdür belki, birçok yaşlıinsanımız, bazı çevrelerden saygısızlık gördüklerinden dolayı; ne olacak sankizamane gençliği işte deyip sitemlerini dile getirirler…
İnsan ve Müslüman olarak, bulunduğumuz her hangi birtoplantı veya mecliste, üzerimize vazife olmayan konular hakkında, ileri gerikonuşmamalı; nezaket ve terbiye kurallarını ihlal edecek davranışlardanşiddetle kaçınmalıyız… Çünkü düşünmeden, tartmadan ve sonrasını hesaplamadankonuştuğumuz sözler; icabında, o ortamda bulunan insanları rahatsız edebilir,dahası hangi düşünce nasıl bir ahlaka sahip olduğumuza dair, yakayı da eleverebiliriz.
Onun için, âcizane olarak bendeniz; özellikle tanımadığımortamlarda bulunduğum zamanlarda, söz bana düşmeyinceye kadar, konuşmamaya özengösteririm. Neden? Çünkü kalabalık ortamlarda, her fikir ve her inançtan insanlarınolması kabildir. Bundan dolayı, cemaat veya meclis adabına çok ama çok önemvermeli; özellikle büyüklerin, âlim ve sözü dinlenilen zatların bulunduğuortamlarda, öne atılmamalı, boyumuzu aşacak laflar etmekten şiddetlekaçınmalıyız.
İbn-i Ömer’den (r.a) nakledildiğine göre, bir gün Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: -<<öyle bir ağaç gösterin ki, onun haliMüslümanın hali gibi olsun. Bu ağaç her zaman Rabbinin izniyle meyve verir,yapraklarını dökmez.>> İbn-i Ömer (r.a): -<< Benim kalbime “Bu hurmaağacıdır” fikri doğdu. Fakat orada Ebu Bekir (r.a) ve Ömer (r.a) olduğu içinonlara rağmen konuşmayı hoş görmedim. Onlar da cevap vermeyince, Hz. Peygamber(s.a.v): “Bu hurma ağacıdır” buyurdu. -<<Ben babamla dışarı çıktığımızda,babama: --Babacığım, benim kalbime, bu ağacın hurma ağacı olduğu fikrigelmişti, dedim.>> Babam: “Öyleyse neden söylemedin? Eğer söylemişolsaydın, bana şundan ve şundan daha sevimli olurdu” dedi. -Ben: “Benimkonuşmama mani olan şey seninle Ebu Bekir’in (r.a) orada olması idi.” Sizkonuşmayınca ben de konuşmayı hoş bulmadım dedim.” (Müslim)
Abdullah İbn-i Ömer’in (r.a) bu davranışı; büyüklerinbulunduğu yerde küçüklerin konuşmamaları gerektiğinin,veya onlardan izinaldıktan sonra konuşabileceklerinin; yol ve yordamını öğretmiyor mu? İşteahlakı hesene, işte saygı ve nezaket kurallarına riayet etmenin numunesi buolsa gerek!.. Lakin gelin görün ki, günümüzde öyle insanlarla karşılaşıyoruz kibazı zamanlar; ne saygı bilirler, ne sevgi ve ne de kural tanırlar… Bu türmanevi hastalıkların çoğalmasının nedeni; neslimizi, özünden uzak, geçmişineyabancı bir şekilde yetiştirdiğimizdendir.
Erdemli bir toplumun inşası, öncelikli olarak inançlıvevahyin irfanından beslenen erdemli nesillerin yetiştirilmesine bağlıdır… Bunaher hal-u karda, riayet ettiğimiz zaman; işte o zaman, büyüklerine saygılı,küçüklerine karşı şefkatli, vatan ve memleket sevdalısı bir toplumu inşaedebiliriz inşallah!... Rabbimiz! Başta Resulullah ’ın (s.a.v) ve Sahabe efendilerimizinahlakını, yaşam ve davranışlarını referans alan bir nesil ile bizi şereflendir.Âmin…