NE KADAR SAMİMİYİZ?
Bir insan, hangi fikre ve davaya bağlı olursa olsun; ister hak isterse batıl bir dava olsun, öncelikle kendini nispet ettiği fikri konusunda; kaypak, dönek, ikiyüzlü ve bukalemun karakterli olmamalıdır, yani neyse o olmalıdır, samimi davranmalıdır.
Hz. Mevlâna’nın o güzel deyimiyle; "ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün!... Günümüzde, Şeriat-i inkar eden de sıkıştığında ben Müslümanım diyor, hayatında İslam’ın hiçbir emaresi bulunmayan da... İslam, kayıtsız şartsız; Allah'ın tüm emir ve yasaklarına teslimiyeti öngörür.
Adam hem laikim hem de Müslümanım diyor. Hem demokratım hem de Müslümanım diyor, fakat kendisine; Şeriatın toplumsal hayatımıza hakim olmasını istiyor musun diye sorduğun zaman, ama modern çağda Şeriat yasalarıyla (!) Kendimizi idare edemeyiz ki dediğini görecek ve duyacaksınız. Vay zavallı akıl fukarası vay!...
Eh, biraz önce Müslüman olduğunu iddia eden, Laik ve Demokrat kafanın sahibi; Şeriat söz konusu olduğunda, nasılda karşı olduğunu söylemesi, samimiyetsizliğin dik alası değil de ya nedir? Zira Aziz ve Celil olan Allah, bir insanda iki tane kalp yaratmamıştır ki, her birinde bir inanç olsun! Kişi ister Komünizme inansın ister Kapitalizme isterse Sosyalizme inansın; bu o kimsenin kendi hür tercihidir, lakin kuyruğu sıkıştığı zaman aslında bende Müslümanım babam hoca idi (!) vs. Ne kendini ne de Müslümanları kandırmaya çalışmasın! Dürüst ve samimi olsun, ne olursa olsun, fikri zikri, ideolojisi, hedefi, davası batıl matıl âtıl fark etmez; işin o tarafı onu bağlar ammmma, iki yüzlü olup da kimseyi kandırmaya çalışmasın. Samimiyet, samimiyet!
Mesela, Müslüman görünüp de Hristiyan gibi yaşamasın, yerine göre kılıktan kılığa girmesin; Müslümanın yanında Müslüman, Hristiyan’ın yanında Hristiyan, Ermenin yanında Ermeni gibi görünmeye çalışmasın. Neyse, o olarak görünüp yaşasın ve dünyevi çıkarları için onu bunu kandırmaya çalışmasın.
Aziz ve Celil olan Allah Teâla, insanın ikiyüzlü olanını, Münafık diye isimlendirmistir Kerim kitabımızda!... "Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "inandık" derler. Fakat şeytanların yalnız kaldıkları zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler. kaldıkları zaman ise; biz sizinle beraberiz (Asıl) Allah, onlarla alay eder/edecektir, ve tuğyanları/taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet verir. (Bakara/14 ve 15) İlahi mesaj; Allah'a, Resulune, ve iman edenlere karşı samimi olmayan ikiyüzlü münafıklardan haber verip, ehli iman olan kullarını onların şer ve fitne dolu oyunlarına karşı uyarmaktadır.
Dünyada, masum insanın olmadığı bilinen bir gerçektir. Lakin, Müslüman olan kimse; "Rabbine karşı daima tövbe, nedamet ve istiğfar halinde olandır. Zira, onu, samimiyetinden ne makamı ne mevkisi, ne siyasi ve bürokratik kariyeri, ne de mal mülk ve evlat çokluğu alıkoyar. Çünkü, Allah'a iman eden her insan; dünyadaki her şeyin fani ve geçici olduğunu bilir ve kendini bunlara karşı bir emanetçi olarak görür. Asli vazifesi olan, Rabbine olan kulluk görevini samimiyetle yapmaya gayret eder, iyiliğin hakim kötülüğün de mahkum olması için, rahatından feragat edip çalışır. Samimiyetsiz ve menfaatperest olan kimseleri ayıklayıp hayatından çıkarır. Tek başına kalsa da, inancından ve davasından vaz geçmez. Ödün vermez, başkalarının önünde iki büklüm olmaz. O halde, her birimize düşen görev; kendimizi sorguya çekip, Rabbimize, inanç ve davamıza karşı ne kadar samimi olduğumuza bakmalıyız. Ömür bitmeden, ölüm memuru kapımızı çalmadan önce, biz kendi kendimize iyice çeki düzen vermeye gayret edelim. Rabbim cümlemizi, ahir zamanın fitne ve tuzaklarından muhafaza eylesin. Kalın Sağlıcakla Efendim...