KEVNİ AYETLERİ TEFEKKÜR ETMEK

Hayat rehberimizKur’an-i Kerim, Kevni ayetler üzerinde düşünen Mü’minleri şöyle resmetmektedir:“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelipgidişinde, selim akıl sahipleri için gerçekten açık, deliller vardır. Onlarayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken ALLAH’I anarlar; göklerin veyerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve, Rabbimiz, bunuboş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru.” Derler. (Al-iİmran/190,191) Kâinatı eksiksiz bir şekilde, yaratıp veinsanoğlunun istifadesine amade kılan yüce ALLAH; Kur’an’ın birçok yerinde,insanların dikkatini, Kâinat’ın harikaları olarak yarattığı Kevni ayetlerinvarlığına çekmektedir. Yani, yerlerin ve göklerin yaratılışından, ayın güneşinve yıldızların varlığına kadar; görebildiğimiz ve göremediğimiz her varlık;ilahi kudretin bir eseri olması hasebiyle, kulun bu harikalar üzerinde uzunuzun düşünüp, tefekkür etmeli ve: “ALLAH’IM! Sen tüm bunları boşuna yaratmadın,her şeyi bir hikmete, bir sırra binaen halkettin deme bahtiyarlığınıbaşarabilmelidir! Yaşadığımızdünya hayatı, her ne kadar fani ve geçici olsa da; asıl olan, hayatta varolduğumuz sürece; başta insan olarak kendi yaratılışımızdan, daha sonra daALLAH’IN yaratmış olduğu dağlar, nehirler, denizler, sahralar ovalar, esenrüzgarlardan ve dört mevsim şekilden şekle giren yeryüzünün o muazzam dekoratifgüzelliğinden ibret alıp, her şeyin gerçek ve mutlak sahibi olan Rahman’ınhuzurunda diz çöküp, kulluğun kemalatın’a erebilmektir!... Yağanyağmurlar, dolu ve karlar, dondurucu soğuklar ve yüzlerimizi okşayan meltemrüzgarları; dört mevsim giysisini değiştirip, bize derinliklerinden sakladığıtohumlardan nimetler fışkırtan ve mayamızın aslı olan müşfik topraktan çıkan buncasayısız nimetler: “her biri kendi lisan-ı hali ile sahibine, halikına karşınankör ve mağrur olma demiyor mu????!” Evet, hem de her saniye ve her saat,kâinattaki mevcudat; bize seslenmekte ve ey insanoğlu, unutma ki senigözetleyen, senin için; nutukların kesildiği, ancak sadece kendi sözününgeçerli olacağı bir mahkeme hazırladığından gafil olma ki, sonra pişmanolmayasın! Yukarıda mealini vermiş olduğumu ayet-iKerime’nin tefsiri hakkında, Abdullah İbn-i Ömer’in Aişe annemizden, soru cevapniteliğinden (r.a) şöyle bir rivayet getirmektedir ki; dikkate şayandır: “Hz.Aişe annemize, Resulullah ’tan (s.a.v) gördüğün en şaşırtıcısını bana haberver.” Dedim.Hadis uzun olduğu için sadece son kısmını vermekle yetinelim.Resulullah (s.a.v) gece kalktı, abdest alıp namaza durdu; Bir müddet Namazkılıp Kur’an okudu ve ağladı. Derken Bilal (r.a) geldi ve kendisine sabahnamazını haber verdi. Resulullah ’ın (s.a.v)ağladığını görünce; ALLAH TEÂLA senin geçmiş gelecek günahlarını af ettiğihalde ağlıyor musun deyince: “Efendimiz (s.a.v) Ey Bilal nasıl ağlamayayım,ALLAH TEÂLA, bu gece şunu indirdi: ve başta vermiş olduğumuz Al-i İmran 190ayetini okudu. Sonra da, Vay (veya veyl ) bunu çeneleri arasında çiğneyip (yaniokuyup) de bunda (üzerinde) düşünmeyenlere.” Buyurdu. (Buhari/Teheccüd) Demekki, gerçek akıl sahiplerinin; yüce ALLAH’IN kudretinin birer eseri olan Kevniayetleri üzerinde: “İster ayakta, ister otururken ve ister yanları üzerindeyatarken; yani gerek meşguliyet ve gerekse dinlenme hallerinin hepsinde ALLAH’Izikretmeleri ve tefekkür etmeleri lazımdır. Zaten Mü’min olabilmenin yolu dabudur… Üzerinde düşünülmesi gereken, Kâinatta o kadar işaret ve harikalar varki; aklı olanların bu harikaları görmemeleri mümkün değildir. Görmeden, görmekiçin akıllarını kullanmadan, ömür sermayelerini tüketenler; ne talihsizkimselerdir… Peki,ya akıllı olduklarını iddia ettikleri halde; ALLAH’IN, yaratmış olduğu buncagüzellik ve harikaları üzerinde hiç düşünmeden, verilen akıl nimetini iyilikiçin kullanmadan, midelerinden ve şehvetlerinden başka hiçbir şeyi düşünmedenyaşayanlara ne demeli acaba?! Rabbim onlara da hidayet nasip eylesin diyelimve: “Kâinat’ın o eşsiz, uçsuz bucaksız (bizim akıllarımız her şeyi idrakedemediği için) ve muazzam Kevni ayetler üzerinde iyice düşünüp; kullukhanelerimize iyi notlar düşelim!... Selam ve dua ile…