YALAKALIK
İnsan, Cenab-ı Hakkın, Esmasını yansıtması bakımından en kapsamlı, en harika bir sanat eseridir. Yüce Allah, insanın yaratılış aşamalarını anlattıktan sonra “Fetebâreke’l-lahu ehsenu’l- Halıkîn” (Müminun, 14.) buyurarak böyle bir eseri yarattığından dolayı kendini tebrik etmektedir. Başka varlıklara verilmeyen ilahi bir donanımla insana özel bir saygınlık verilmiştir. Kur’an, “Yemin olsun ki biz âdemoğlunu saygın kıldık” ayetiyle insana verilen ilahi değeri ilan etmektedir. (İsra, 70.)
Ancak ne yazık ki hırs derecesinde hazır lezzetlere ve görüntüsel güzelliklere düşkünlüğü sebebiyle insanın kötülüğe tutkusu, şeytanın tuzaklarına kapılması ve nefsini aklın kontrolünden çıkarması sonucu kendisine verilen paha biçilmez saygınlığını ortadan kaldırıp kendini bütün kâinat halkı nazarında küçük düşürmektedir. Hiç bir insan için temenni edilmeyen bu aşağılık konuma düşüren en onur kırıcı davranış “yalakalık”tır.
Yalakalık, geçici ve küçük bir menfaat ümidiyle içinden gelmeden, kendi gibi bir insana gereksiz ve aşrı iltifat ve övgüler dizilmesi şeklinde tanımlanabilir. Bu yönüyle insan dışında hiç bir mahlukta rastlanmayan bir çeşit münafıklıktır. İslam literatüründe “gizli şirk” olarak ifade edilen “riya: gösteriş” ile de yakın bir ilişkisi vardır. Yöremizde yalaka için, dalkavuk, meddah, yağcı gibi kavramlar da kullanılır.
Tarih boyunca nice hükümdarların devrilmesine zemin hazırlayan yalakalardır. Onlar yağcılıklarıyla hükümdarı uyutur, düşmanları da altını oyar ve onu düşürürler. Böylece yalaka ve düşman işbirliği yapar. Çünkü yalakalık nefsi okşar ve akılı etkisiz duruma getirir. Yalaka olmadan düşman onu deviremez.
Hiç bir çıkar bulunmadığı halde yapılan yalakalık ise “ahmaklık”tır.
Allah katında özel bir değere sahip insanın kendi tavır ve davranışıyla kendini küçük düşürmesi insan için acı bir durumdur. Münafıklığı deşifre olmuş kimselerin toplum içinde hiç bir insani değerleri kalmadığı gibi, yalakalığı anlaşılmış olan kimselerin değeri de yok olur.
Yalakalığın en açık belirtisi kişiyi yüzüne karşı övmesidir. Çünkü gıyaben övmek samimi olabilir ama yüzüne karşı övmek, hele bunda aşırıya kaçmak samimiyetsizliğin açık delilidir. Böyle bir tavır takınan kimsenin mutlaka başka bir niyetinin bulunduğu anlaşılır. Peygamber (ASV) bu tür yalaka kimselere karşı uyarıda bulunmuştur: "Meddahları (övücüleri) gördüğünüz zaman yüzlerine toprak serpiniz" (Müslim, Zühd, 69)
Yalaka kişi, kendi onurunu ortadan kaldırdığı gibi, yalakalığını yaptığı kimsenin de değerini düşürür. Peygamber (ASV) “ Birbirinizi (dalkavukça) medhetmekten sakınınız. Çünkü bu, boğazlamak (yâni medhedileni bir nevi öldürmek) dir” (İbn Mace, Edeb, 36) buyurarak, dalkavukluğun kişiyi kesmek kadar zarar verici olduğuna dikkat çekmiştir.
Yağcılık, diğer tabire yalakalık toplumda artış gösterirse, samimiyete dayanan sevgi ve saygıyı zedeler, münafıkça tutum ve davranışlar toplumun düzenini tehdit eder. İnsanlar bir çok muamelelerde birbirlerine karşı iki yüzlü bir tutum içinde olurlar. Yalakalığın toplumsal bir afete dönüşebileceğini bildiren Allah Resulü (ASV) buna karşı da ümmeti şu hadisiyle uyarmıştır:
“Allah’ın çizdiği sınırlara riayet ederek İslam’ı yaşamaya dikkat gösterenlerle riyakârlık ve yağcılıkla Müslüman geçinenlerin durumu denizdeki bir geminin alt ve üst katını kur’a çekerek paylaşan insanların durumuna benzer. Bunlardan kimisine geminin alt kısmı kimine de üst kısmı düşer. Aşağıdakiler su almak için yukarı inip-çıkarlarken yukarıdakilerin üzerlerine su sıçrattılar. Bunun üzerine yukarıdakiler şöyle derler: “Yukarıya çıkarak bize eziyet etmenize müsaade etmeyeceğiz.” Aşağıdakiler de şöyle derler: “Biz de geminin alt kısmından bir delik açarak suyumuzu oradan alırız.” Eğer üsttekiler, alttakileri yapacakları bu işten el çektirmezlerse hepsi birden boğulup ölürler, onlara engel olurlarsa hepsi birden kurtulurlar.” (Buhârî, Şerike, 6)