EMEKLİ OLUNCA YAPARIM DÜŞÜNCESİ
Emekli olunca, her şeyinen güzelini yaparım düşüncesi; kısır bir düşünce olduğu kadar, hastalıklı bir fikirdir de. İnsan, Mezarlıklar, emekli olunca yaparım diyenlerle dolu olduğunu görmez mi?. Gelen büyür, büyüyen yaşlanır, yaşlananveya süresi dolanın da ölmesi mukadderdir. Gidenlerin tekrar geri gelme şansları olsaydı şayet, (bu mümkün değil tabi) bu dünyada para babaları olan fırıldak adamlar sırayı kimselere kaptırırlar mıydı?
İnsanoğlu, tek bir sefer dünyaya gelir,sonra yaratanına karşı asli olan vazifelerini ya hakkıyla yapar iyilerden olur; ya da gaflet bürür gözlerini şeytana ayak uydurup kötülerle birlikte olmayı boylar. Bunun üçüncü bir yolu yoktur, hiç de olmadı! Yaşadığımız toplumda, yirmi beşlik delikanlıların çoğunda; ibadet şuuru eğitim ve öğretim çağlarında aşılanmadığı için,manevi değerler konusunda neden bu tembel oldukları daha iyi anlaşılmaktadır?. Neden? Çünkü aileler, genellikle (istisnalar kaideyi bozmaz) daha fidan kadar taze olan çocuklarına Allah, Peygamber, Kur’an ve ibadet şuurunuya hiç aşılamıyorlar, ya da yarım yamalak... Aşılamadıkları için de, geleneksel (çevre kültürü) olarak gördükleriyle yetinip; yaşlanınca yaparız mantığına kurban gitmektedirler birçoğu.
Yaşadığım ve tanıdığım çevre ve muhitte, bu tür gençlerinçoğunlukta olduğunu görmekte ve bilmekteyiz. Para ve dünyalık aşkı, insanlarda her şeyin önüne geçtiği zaman; amaç araç, araç da amaç haline dönüşür. Haliyle bu kısır döngü etrafında bir ömür boyu dönüp dolaşan insan/insanlar, hayal ettiklerine kavuşmadan soluğu kabirde almaktadırlar. Evet, emekli olunca namaz kılarım, oruç tutarım, hacca giderim, zekât veririm vs. gibi düşünceler tutarsız oldukları kadar, İslam’i olarak kabul da görmeyen fikirlerdir. Bir saniyesine bile malik olamayan insanın, bu kadar uzun vadede gelecek hayal etmeyi vazife haline getirmesi; akıllı olan kişilerin işi değil tam aksine, gayesiz kişi ve kimselerin mesleği olsa gerek.
Halbuki yüce Allah (Celle Celalühu),bilgi ve anlayış rehberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in şahsında; tüm insanlara olan hitabı: “Ve Sana yakin (ölüm) gelinceye kadar, Rabbine ibadet et.” (Hicr/99) buyurmuş,beyan ettiği bu emirle insanın dünyadaki asıl olan vazifesini kendisine hatırlatmış!... Bu bağlamda hadiseyi ele aldığımızda, insanın dünya hayatında görev yaptığı işten emekli olması sonucu çıksa da; meslekten emekli olan insanların çoğualtmış beş yaşında emekli olduklarında, bastona mahkûm hale geldikleri görülmektedir. Ne maddi manadaki emeklilik, ne de manevi anlamdaki emeklilik düşüncesi; insana ebedi hayat için hiçbir şey kazandırmaz/kazandırdığı da hiç görülmedi.
Nasreddin Hoca (r.alh), alacaklısını gitmiş mezarlıkta beklemiş. Hocayı gören biri sormuş: Hocam ne beklersin burada? Hoca cevap vermiş: Alacaklımı beklerim demiş! Adam ama hocam alacaklınızın burada ne işi var deyince? Hoca: “O nereye kaçarsa kaçsın, en sonunda buraya gelecektir. Onun için bende onu burada beliyorum demekle; yani insanoğlunun, ölüm denilen ilahi kanundan kaçışının olmadığını/olamayacağını altını çizmekle taşı da gediğine koymuş aslında!
Emekli olunca değil, ellerimiz ve ayaklarımız tutuyorken, hastalık ve diğer mânialar önümüze setler çekmeden önce; Yüce Rabbimiz için, davamız için, sevdamız için bir şeyler yapmaya gayret edelim. Unutmayalım ki, ağaç yaşken eğilir!... Vesselam.