İSLAMCILIĞIN KUDÜS İLE İMTİHANI
İslamcılık, kimine göreİslam’ın hayat bulması, hükümlerinin uygulanması, dünyanın her tarihsel vetoplumsal durumunda yeniden kurulması ideali.
Kimine göre belli biryoruma indirgenmiş, siyaset ve siyasallaştırma biçimi.
Kimine göre liberalizm,sosyalizm ve milliyetçilik gibi bir ideoloji.
Kimine göre hiçbirzaman yitip bitmeyen bir ütopya, daha doğrusu bir rüya.
Kimine göre bircümleyle dinin siyasette istismarı.
Kimine göreMüslümanların milliyetçiliği.
Daha ılıman, dahanesnel bir tanımlamaya göre İslamcılık, 19. yüzyıl ortalarında ortaya çıkandini ve siyasi bir düşünce akımı. Bir tecdid (yenileme) bir ıslah (düzeltme)bir ihya (canlandırma) hareketi.
Siyasi hedef açısındanİslam birliği (ittihad-ı İslam, Panislamizm) İslam’ı algılayış veyorumlayışları açısından “modern İslam” veya “reformist İslam” olarakdeğerlendirilebilir. Ama bu değerlendirme bizce isabetli değil.
Bazı temsilcileri:Mısır’da Afgani, Abduh, Reşit Rıza veSeyyid Kutup. Hindistan’da Seyyid Ahmet Han, Seyyid Emir Ali ve Muhammed İkbal.Türkiye’de Mehmet Akif, Said Halim Paşa, Said Nursi, Necip Fazıl, Nurettin Topçu.İran’da Ali Şeriati…
Amaçları kabaca şöyleözetlenebilir: İslam’ın ilk dönemindeki heybet ve şevketini 20. Yüzyılbaşlarına taşıyarak İslam toplumunu içinde bulunduğu bunalımdan kurtarmak.
Daha anlaşılır birtabirle; Müslüman toplumların mâkus talihini küresel ölçekli siyasal birinkılabın zafer tacı ile değiştirmek.
Eğer amaç buysa itirafetmekten niye çekinelim “İslamcılık, siyasal bir ideoloji olarak çoktan çöktü.Omuzlarındaki ağır iktidar yükü onu çökertti.”
“Doğulu-batılı tümsistemlerin ört pas edilemez iflası, laikliğin ortaçağ sakat din anlayışınadayanan temellerinin İslam karşısında gümbür gümbür yıkılışı, insanlığınkurtarıcıyı çağıran imdat sesleri ve tartışılmaz gerçeğin ifadesi: İstikbalİslam’ındır...”
Her kelimesi buram burammanifesto kokan bu satırlar İslamcı akımın belki de en sevimli ve en samimisiması olan merhum SeyyidKutup’a ait. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen butemennilerden hangisi gerçekleşti?
Batılı hangi sitemiflas etti?
Laikliğin hangi temeliİslam karşısında gümbür gümbür yıkıldı?
Hangi istikbal İslam’ınoldu? (Çok yerde istikbal Müslümanların oldu ama İslam’ın hiçbir zaman olmadı)
Aslında dürüst olarakkonuşmak gerekirse bu temennilerin tam tersi gerçekleşti.
İslamcıların hiçbirrüyası veya hülyası reel hayat tarafından doğrulanmadı, daha doğrusuonaylanmadı. Onlar, çevrelerinde olup biten can yakıcı hiçbir sorunla direktolarak yüzleşmediler, yüzleşemediler.
Mesela Türkiye’de kiİslamcılar en sahici bir gerçek olan Kürt sorunu ile hâlâ dolayımsız biryüzleşmeyi göze alamıyorlar. Ya erteliyorlar, ya te’vil ediyorlar, yaatlıyorlar. Bütün ideolojilerin manevrasıdır bu.
Yakıcı gerçeklerkarşısında ya geçmişe sıçrarlar, ya da geleceğe atlarlar. Her iki durumda darahatlar çünkü vakıadan, yani ‘şimdi’den kaçmışlardır. Reelden, hayattan,yalınkat gerçeklikten hep kaçtılar. Gözlerini kapadılar. Sonuçta realite baskınçıktı.
Bir yazar “İslamcı düşünürlerin bilinçaltlarındaümmetçilikten çok milliyetçilik var” diyor, haklı olarak.
Afgani, milliyetçireflekslerle verilen direniş hareketlerini açıkça destekler. Türkiyeli İslamcıaydınlar anadilde eğitim ve eşit yurttaşlık konusunda amasız, fakatsız,lakinsiz bir cümle kurabilmiş değiller hâlâ. Anlayacağınız İslamcılık ilemilliyetçilik arasında öteden beri süregelen görünür bir dirsek teması var.
Söyleme bakarsankatışıksız bir ümmetçi fakat eyleme bakıyorsun halis bir milliyetçi. Dünün alnıak İslamcıları bugünün iflah olmaz milliyetçileri. Ahmet Hakan daha güzelsöylüyor: “Dünün mücahitleri günümüzün müteahhitleri oldu.”
İslamcıların Kur’an ilekurdukları ilişki ise özsel-deruni değil, yüzeysel. Amaç fert değil toplum, uhrevi-mütealolmaktan çok dünyevi, yani seküler.
İslam’ı bir kimlikolarak benimsemek ve öylece deklare etmek, AbdulkerimSuruş’un da bir yerdebelirttiği gibi, mazinin tanımadığı, modern zamanlara özgü bir hilkat garibesi.İnancını, bir nevi madalya gibi taşımak veya gösterişli bir rozet gibi yakasınatakmak…
Baksanıza, İsrail 57İslam ülkesinin ortasında, hepsinin gözlerinin içine baka baka kadim İslamşehri Kudüs’ü başkent ilan edebiliyor. Buna karşılık bu 57 sözde İslamülkesinin verebildiği tek tepki mahcup bir kınama, o kadar. Üstelik hepsinindeğil, 16 tanesinin.
Hulasa, İslamcılıkbugün bu zavallı devletlerin meşruiyetine bütün varlığını adayarak, bambaşkabir kalıba, bir iktidar gücüne dönüşmüş durumda.
Daha açık konuşmakgerekirse İslamcılık öldü galiba.